Demokrat parti GİK üyesi Kamil Karametenin yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı: Sokağa çıkarak sosyalleşme!
Hulusi Akar: "Burada en önemli konulardan biri, benim asıl vurgulayacağım konu muhafazakar insanların sosyalleşmesi. İnsanların sokağa çıkması lazım. Bunun için çeşitli faaliyetlerin yapılması lazım. Herkes evinde kendi çalıp kendi oynuyor, dolayısıyla sosyalleşme olmuyor. Sokakta görünmüyorsunuz ve siz görünmediğiniz zaman da sokakta yanlış işler oluyor. İnsanların evinden çıkması lazım. " demiş.
Sayın Akar, Asıl siz kendiniz çalıyor, kendiniz oynuyorsunuz. Karşınızda sizi alkışlamak için getirilmiş insanlara bir komutan edâsıyla, astlarınıza emreder gibi, önü arkası olmayan, hiçbir ilmi, fikri ve felsefi derinliği bulunmayan konuşmalar yapıyorsunuz.
İnsanları evlerine sizler kapattınız sayın Akar. Duvarlar ördünüz insanların arasına, bariyerler, yasaklar koydunuz sosyal hayatlarına. Pandemideki "sosyal mesafe" terimini hayat tarzı yaptınız topluma, gerçekten mesafeler koydunuz aramıza, kapanmayacak uzunlukta. Sosyalleşmeli diyorsunuz insanlara ve sosyalleşmeyi, sadece sokağa çıkmak, parklarda yuvarlanıp, kek yiyip, çay içmek, şemşamer(ayçiçeği) çitmek, mangal yakmaktan ibaret sanıyorsanız eğer aldanıyorsunuz.
Toplum içinde yaşayan bireyin, karşılıklı etkileşimler ve insani münasebetler yoluyla içinde bulunduğu toplumun ahlakî değerlerini, davranış kalıplarını ve görme biçimlerini öğrenmesi, içselleştirmesi ve birlikte yaşama sürecine sosyalleşme denir. Demokrasinin, adaletin, eşit rekabet şansının olmadığı, birbiriyle kutuplaştırılan ve ayrıştırılan toplumlarda, insanların sosyalleşmesinden bahsetmek, abesle iştigaldir, sayın Akar. Toplumun değer yargılarını, geleneklerini, kültürünü, diğer başka toplumların etkisi altına bilerek bıraktığınız zaman ise, zaten insanların sosyalleşmesi mümkün olmayacaktır. Hele hele, korkutulan, biat etmesini istediğiniz, hurafelerle aldatılan, özgürlüğü elinden alınmış, bilimden uzaklaştırılmış, cehaletin özgüveninin arttığı, inançların siyasete alet edildiği, Siyasetin dinleştiği, sivil toplum örgütlerinin üyelerini temsil etmekten çok, iktidarın değirmenine su taşıdığı, gelir dağılımında uçurumların olduğu toplumlarda, insanları, hiç ama hiç sosyalleştiremezsiniz. 2 yaşındaki kız çocuğu, yurtlardaki erkek çocukları istismar edilirken, 8 yaşındaki kızımız acımasızca katledilirken, toplum ayağa kalkmıyor, sokağa çıkmıyor ve bir şeyleri sorgulamıyorsa nasıl sosyalleşeceğiz sayın Akar. Sizler demiyormuydunuz, "Kadının yeri evidir" diye. Fetö nün tuzağına itilen ve beyinleri yok edilirken seyrettiğiniz, o asosyal çocukları nasıl tekrar sosyalleştireceğiz. Köyleri mahalle yaparken, şehirlerin mahallelerini kentsel dönüşümle betona gömerken, aslında köy ve mahallede başlayan ilk sosyalleşmeyi asfalta gömdüğünüzün farkındamısınız? Artık bir mahalle ve köy dayanışması yok, birlikte yaptığımız düğünler, birlikte kaldırdığımız cenazelerden, haberimiz dahi olmuyor. Aynı sokakta, asansörde, birbirini tanımayan, hal hatır sormayan, selam vermeyen insanlardan nasıl bir sosyalleşme bekliyorsunuz?
Sayın Akar:
22 yıllık iktidarınızın sonunda bu bir itirafmı, yoksa pişmanlığınızmı? Kadın voleybol Milli takımın başarısında bile bir araya gelip kutlama yapamayan toplum, 2.ligde, şehrin nüfusu 150000 ken, 12000 kişilik stadyumu tıklım tıklım dolduran, benim takımım diyerek alkış tutan, tezahürat yapan taraftar artık, rant ve siyaset uğruna mahvedilen Kayserisporumuzun maçlarına gelmiyorlar. Nerede kaldı Bayramlarda okul bandoları ve spor dalları arasındaki ailelerede yansıyan tatlı rekabet, nerede amatör maçlarda ki taraftarlar arasındaki heyecan. Siyasallaşmamış, sanat değeri olan bir tiyatro oyunu, gerçek bir sanatçı geldide, konserine gitmedikmi sayın Akar?. Sokak müzisyenleri vardı da dinlemedikmi, sokaklarda sanat eserleri vardı da seyretmedikmi? 12000 TL maaş alan emekli, açlık sınırının altında asgari ücretle geçinmeye çalışan işçi, bir paket cipsi öğle yemeğinde arkadaşıyla paylaşan öğrenci, iş bulamayan Üniversite mezunu genç, tenceresinde dert kaynayan ev hanımı, ürünü tarlada kalan çiftçi, hayalleri bitmiş ve umutları kalmamış insanlar, sokağa çıkacak ve sosyalleşecek ha? Sokakta bir kepçe dondurma, bir bardak çay, bir simit, bir döner kaç lira biliyormusunuz? Bir aile sinemaya giderse kaç lira öder, haberiniz var mı? Şehrimizden en son, bir roman yazarı, bir şair, bir ressam, bir bestekar, bir müzisyen, bir heykeltraş, bir büyük sporcu, ne zaman çıktı, bunun sosyalleşememekle bir alakası varmı, bunun bu şehre yaşattığınız bağnazlıkla ilgisini hiç sorguladınızmı? Sonra, siz ne kadar sosyalsiniz sayın Akar. Rakiplerinizle demokratik kurallar içinde, nezaket ve hoşgörüyle, Türkiye'nin ve Kayseri'nin meselelerini konuşup, hiç tartıştınızmı? Cenaze perşembeleribe gitmek, zengin düğünlerinde şahitlik yapmak, fotoğraf paylaşmak sizce sosyalleşmek için yeterlimi? Belediyelerinizin yaptığı salça günleri, pekmez günleri, aşure, çorba, tavuk dağıtma, sucuk partileri, gösterileri sosyal faaliyetlermi?
Gelin bir akşam üzeri başlayıp gece yarısına kadar, korumalarınız olmadan, tebdil-i kıyafet, birlikte Kayseri'nin hiç gitmediğiniz sokaklarına gidelim ve görelim sosyalliği. Sizden önce ne kadar sosyaldi bu şehir, anlatayım size.
Sosyalleşme başka bahara sayın Akar, başka bahara, sizden sonraya. Evet haklısınız insanlar bir gün mutlaka sokağa çıkacak. Özellikle de muhafazakarlar, samimi inançlarını, manevi ve Milli değerlerini kullandığınız muhafazakarlar, ama sosyalleşmek için değil. Muhafaza edemediğiniz tüm değerlerimiz, muhafaza edemediğiniz kadınlarımız, çocuklarımız, muhafaza edemediğiniz ormanlarımız, denizlerimiz, topraklarımız, muhafaza edemediğiniz sınırlarımız, muhafaza edemediğiniz Süleyman Şah türbemiz, Ege deki 18 adamız, muhafaza edemediğiniz varlıklarımız, paramız ve muhafaza edemediğiniz Yüksek Türk Kültürünün hesabını sandıkta sormak için.