EKONOMİ
Giriş Tarihi : 21-02-2025 11:32

TÜKETİCİNİN KORUNMASI  ALANINDA “TÜKETİCİ HAKLARI”  RAPORU

TÖK Araştırma Merkezi (TÖK-AR)- TÖKAKADEMİ-TÖK Araştırma Merkezi (TÖK-AR)-TÖKAKADEMİ 01Aralık.2024/31Aralık.2024

TÜKETİCİNİN KORUNMASI  ALANINDA  “TÜKETİCİ HAKLARI”  RAPORU

2024 yılında da ülkemizde hak ihlallerinin boyut kazanarak devam etmesi hak arama mücadelesinde daha etkili ve emek yoğun mücadeleyi zorunlu ve gerekli kılmaktadır.

Tüketici Örgütleri Konfederasyonu (TÖK) bileşenleriyle birlikte hak arama mücadelesinin öncü gücü olarak, ülkemizde tüketici haklarının gelişmesinde, Yasaya ve hukuka karşı uygulamaların ortadan kaldırılmasında, Tüketici mağduriyetlerinin önlenmesinde, Tüketici bilincinin gelişmesi ve tüketici politikalarının ülke gerçekleri, tüketici ihtiyaç ve talepleri ekseninde geliştirilmesinde üstlendiği görev ve sorumlulukların bilinciyle çalışmalarını yoğun bir biçimde sürdürmeye devam etmektedir.

Bileşeni olan tüketici örgütlerinin 28 yıllık uzun soluklu mücadele deneyimleri ışığında çalışmalar yürüten ve Consumer International (Dünya Tüketiciler Birliği) üyesi olarak uluslararası alanda ülkemiz tüketicilerini temsil eden Tüketici Örgütleri Konfederasyonu ülkemizin ilk tüketici çatı örgütüdür. Tüketici haklarının geliştirilmesinde, 2024 yılında da bileşenleriyle birlikte, toplumsal hak arama kültürünün gelişiminde üstlendiği görev ve sorumluluklarını yerine getirmektedir.

Anayasanın 172. Maddesi, Evrensel Tüketici Hakları ile Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun amaç 1. maddesinde belirtilen gönüllü tüketici örgütlenmelerinin desteklenmesine yönelik sorumlulukların ve görevlerin bu güne kadar yeterince yerine getirilmemesi, politikalarının hayata geçirilmemesi tüketici hareketinin gelişim sürecini olumsuz etkilemektedir.

Yaşanan ekonomik krizin boyut kazanması sonucu ortaya çıkan fahiş fiyat artışlarının olumsuz etkileri ve devam ederken, haksız ve hukuksuz uygulamalar nedeniyle tüketicilere yönelik olumsuz girişimlere karşı bir duruş sergilediği gibi mal ve hizmet piyasalarının tüketiciyi mağdur eden uygulamalarına karşı hak ve hukuk mücadelesi sürdürülmektedir.

4077 sayılı TKHK nın Eylül/1995 tarihinde İlk kez yürürlüğe girmesinden, günümüze kadar geçen süreçte Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun işleyişinde ve tüketicilerin yaşadıkları uyuşmazlıklardan kaynaklı sorunlara ilişkin geçen 28 yılı aşkın süreçte geldiğimiz noktaya baktığımızda gelişmelerin tüketicinin ihtiyaç ve taleplerini dikkate alan noktada olmadığı görülmektedir.

Piyasa aktörleri olan (kamu tüzel ve özel kuruluşlar) mal ve hizmet piyasası aktörleri ile çalışanlarının da aynı zamanda tüketici olduklarını da unutmadan sorumluluklarını öncelikli olarak yerine getirmeleri gerekliliği vardır. Bu kesimlerin başta tüketicinin korunması hakkındaki kanun olmak üzere, ilintili kanunların getirdiği sorumlulukları ve yükümlülükleri bilmeleri ve uygulamaları için kadrolarının meslek içi eğitimleri sürdürülebilir bir şekilde gerçekleştirmeleri gerekmektedir.

Mal ve hizmet piyasası aktörlerinin, tüketici memnuniyetini ilke edinerek ve sorumlu tacir yaklaşımıyla çözüme yönelmelerinin öncelikli görevlerinden olması gerekliliği yanında, tüketici üst kuruluşlarına kanunla tanınan tüketici mahkemelerinde topluluk davası açmalarına yönelik verilen desteklerin, İdari yargıda açılacak tüketiciyi ilgilendiren davalarda da sağlanması önemli ve gereklidir.  

Aksi durumda tüketicinin ve tüketici işlemi tanımlarının hayata geçirilmesinin mümkün olamayacağı açıktır. Ticaret kesiminin hak ve çıkarlarını düzenleyen/koruyan Ticaret Bakanlığının, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında, kanunun uygulanmasında tüketiciyi korumakla yetkili olması başlangıçtan günümüze adil, gerçekçi ve objektif bir yaklaşım ve uygulama olmadığı bugün daha net bir biçimde ortaya çıkmıştır. Yaklaşık 15 yıldır ilgili her zeminde gündeme getirdiğimiz bu ihtiyacı, gerçekleşinceye kadar da getirmeye devam edeceğiz.

Almanya Federal Tüketici Bakanlığı ve Dünyada birçok ülke örneğinde olduğu gibi, ülkemizde de tüketicinin korunması konusuna objektif bir bakış açısıyla yaklaşılarak, konunun özü gereği ülke gerçekleri ile tüketici ihtiyaçlarını öncelikli olarak tespit edecek, tüketicinin haklarına ilişkin düzenlemeleri gerçek anlamda ve somut bir biçimde yürütecek bir idari yapının kurulması ve bu idari yapının da nihai olarak TÜKETİCİ BAKANLIĞI kurulması ihtiyacı devam etmektedir.

Tüketicinin korunması alanına ilişkin TÖK Akademi ve Araştırma Merkezimizin (TÖK-AR) işbirliği ile hazırladığı bu rapor 2024 yılında tüketicinin korunması alanında yaşanan yasaya ve hukuka aykırı haksız uygulamalar ve tüketici ihtiyaç ve taleplerine ilişkin durum tespitleri ile çözüm önerilerini yanında teori (mevzuat) ile pratiğin (uygulamalar) bir anlamda yüzleşmesini yansıtmaktadır.

Tüketicinin Korunması Alanında Yaşananlar;     

 2024 yılında da tüketicinin korunması alanında yaşanan işleyişe baktığımızda, üretim süreçlerine yansıyan girdi fiyatlarının yüksekliği, fırsatçılardan kaynaklı gerçekleşen fiyat artışları ve tüm bunlara karşı başta yeterli denetimlerin ve gerekli önlemlerin alınmadığı gerçeği karşısında tüketicinin alım gücünün büyük ölçüde düşmesinin yarattığı olumsuz sonuçları her geçen gün daha da fazla hissediyoruz.

Ekonomik krizin etkileri yanında ülkemizde hak ihlallerinin boyut kazanarak devam etmesi ve bu durumun uzun soluklu bir hale gelmesi hak arama mücadelesinde daha etkili ve yoğun emek harcamayı zorunlu ve gerekli kılmaktadır.

2024 yılında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunun uygulanmasında ortaya çıkan önemli sorunlar ve hak ihlalleri ortaya çıktığı gibi kanunda yapılan değişikliklerin, ülke gerçekleri ve tüketici ihtiyaç ve taleplerini yansıtan tüketici örgütlerinin önerileri çok büyük ölçüde dikkate alınmaması nedeniyle de, bu alanda yaşanan sorunlar artarak devam etmektedir.

Tüketicinin temel ihtiyaçlarına bir yıldan daha az bir zamanda, başta akaryakıt ürünleri olmak üzere yüksek oranlarda ve sık sık ZAM yapan kamu tüzel kişilerinin uygulamaları yanında, çok yüksek oranda uygulanan/alınan dolaylı vergiler ve tüketim maddelerine yapılan yüksek oranlı zamlarda 2024 yılı şampiyonluğu devam etmiş ve dolaylı vergilerin yükü tüketici yurttaşa yükleyen kamu otoritesinin uygulamalarıyla, önceki raporlarımızda da belirttiğimiz gibi, Telekomünikasyon. Bankacılık, Gıda, Sigortacılık, e-ticaret, Turizm ve tüketiciyi ilgilendiren tüm sektörlerde yaşanan, ayıplı mal ve hizmetler, haksız sözleşme şartları, satış sonrası hizmetlere ilişkin haksız, yasa hukuk tanımaz uygulamalar devam etmektedir. Önceki yıllarda olduğu gibi 2024 yılında da tüketici yurttaşların mağduriyetine yol açan uygulamaların artan bir biçimde devam ettiğini görebiliyoruz.

Tüketici mağduriyetine yol açan sorunları irdelediğimizde finansal işlemlerin, mesafeli satışlar (e-ticaret), abonelik işlemlerin, ayıplı mal ve hizmetlerin, Ticari Reklam ve İlanlar ve Haksız Ticari Uygulamalar, bankacılık ve telekomünikasyon sektörü uygulamaları, Satış Sonrası Hizmetler, Devre Tatil, Paket Tur Sözleşmeleri, Fiyat etiketi ve tarifeler ile Gıda maddelerinden kaynaklı sorunlar ön plana çıktığını görebiliyoruz.

Mal ve hizmet piyasası aktörlerinin aynı zamanda birer tüketici olarak da sorumluluklarını ve yükümlülüklerini  öncelikli olarak yerine getirmeleri gerekliliği vardır. 

Bu nedenle başta tüketicinin korunması hakkındaki kanun olmak üzere alanlarıyla ilgili kanunları bilmeleri ve uygulamaları için sürdürülebilir biçimde meslek içi eğitimler gerçekleştirmeleri ülkemizde tüketici sorunlarının aşılmasına katkı sağlayacaktır..

Mal ve hizmet piyasalarının duruşu, Dünyada ki örneklerinden hareketle kanun gereği, ortak sorumluluklarından yola çıkarak, tüketici memnuniyetini ilke edinen ve sorumlu davranan yaklaşımla çözüme yönelmeleri öncelikli olmalıdır.

2024 yılında önceki yıllara oranla Rekabet Kurumunun açtığı soruşturmalar sonucunda kesilen cezaların katlanarak arttığına da tanık olmaktayız. Bu durumda piyasa aktörlerinin bir çoğunun hakim durumun kötü kullanması sonucu kartel-oligopol uygulamaların ne ölçüde boyut kazandığını da göstermektedir.  Rekabet Kurumu çalışmalarının sonuçlarına göre hakim durumu kötüye kullanmaya çalışan mal ve hizmet piyasası aktörlerinin tüketicinin zarar görmesine yönelik iş ve işlemlerinin boyutu ve önemi ortaya her geçen gün daha da fazla ortaya çıkmaktadır.

Tüketicilerin yaşanan sorunlara yönelik tepkilerinin ortaya çıkan etkenlere göre değişiklik gösterdiği ve başta reklamlar olmak üzere dışsal etkileyicilerin satın alma kararlarında önemli rol oynadığı somut bir biçimde yaşama yansımaktadır.

Tüketicinin korunmasına yönelik girişimlerin öneminin tam olarak anlaşılamamış olması ve/veya göz ardı edilmesi, bu girişimlerin yeterince desteklenmemesi yanında, tüketicilerin büyük çoğunluğun hakları konusunda bilgi sahibi ya da farkında olmadıkları ve/veya yüzeysel bilgilere sahip oldukları daha çok duyumlarla hareket ettikleri sonucuna varmak mümkündür.                               

Tüm bu nedenlerle, ülkemizde tüketicilerin, hakları konusunda yeterince bilgi sahibi olabilmeleri için, var olan kanunun gerektiği biçimde uygulanması ile tüketicinin korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin geliştirilmesi yanında tüketici bilincinin gelişimine yönelik faaliyetlerin artırılması ve yeni önlemlerin alınması gerekmektedir.

*Ülkemizde hakların yeterince bilinmemesinin, mal ve hizmet piyasaları tarafından fırsatçılığa dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ihlal ve istismarlardan kaynaklı yaşanan sorunlar.

*Hukuk’un işleyişinden kaynaklı ortaya çıkan sorunlar.

*Ticari işletmelerin uygulamalarından kaynaklı sorunlar.

*Kamu ya da kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlardan kaynaklı yaşanan sorunlar.

*Mevzuata ilişkin ortaya çıkan tüketici ihtiyaç ve taleplerine yeni düzenlemelerle yanıt verilmemesi,

*Tüketici hakem heyeti kararlarının tüketici aleyhine çıkma oranının her geçen gün giderek artması ihlal ve istismar yapanlar açısından caydırıcılığı ortadan kaldırmaktadır. (TÜBİS te yaşanan sorunların devam etmesi) Tüketicinin yanlış yönlendirilmesi, bilgilendirilmesi hak arama sürecine olumsuz etkiler yapmaktadır. Ayıplı mal ya da hizmetten kaynaklı uyuşmazlık karşısında yapılması gereken, hak aramak isteyen tüketiciye “ne yapayım ben satıcıyım git hakkını üreticide, ithalatçı da ara” yada, “ilk 6 içindeki ayıplarda servise götür tamir edilsin” denilerek sorumluluğunu yerine getirmek yerine,  sorunun yaratıcısı yada parçası olarak kanunu ihlal tüketiciyi istismar etmektedirler. Oysa olması gereken tüketici memnuniyetini ilke edinerek çözüme yönelmek olmalıdır.

81’i il merkezinde ve 130’u ilçelerde olmak üzere toplam da 211 adet tüketici hakem heyeti yetki çevreleriyle birlikte tüm yurdu kapsayacak şekilde vatandaşlarımıza hizmet vermeye devam etmektedir. Tüketici hakem heyeti oluşturulmayan ilçelerde ise kaymakamlıklar bünyesinde var olan başvuru merkezleri tüketici başvurularını kabul ederek ilgili hakem heyetine gönderme görevleri vardır. Ancak hakem heyetlerinin işleyişinde yaşanan sorunlar devam etmek olup, Tüketici Bilgi Sistemi (TÜBİS) de var olan sorunlar tüm uyarılarımıza rağmen artarak devam ettiği görülmektedir.

Tüketici hakem heyetleri 2024 yılı faaliyetlerine ilişkin Ticaret Bakanlığın Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğünden çalışma sonuçları istatistiklerini aşağıda yer alan soruları yazılı olarak talep ettik.

 a) 2024 yılı hakem heyetlerine yapılan toplam başvuru (bizzat+TÜBİS) ve karar sayısı,

b) Hakem heyeti olmayan merkezlere yapılan başvuru sayısı ve karara bağlanan dosyaların TL cinsinden tutarı,

c) Başvuruların uyuşmazlık konularına ilişkin dağılımı,

d) Tüketici lehine ve aleyhine verilen kararların sayısı ve oranı,

Bilgilerin yazılı talebimize oldukça geç gönderilmesi nedeniyle raporumuzun yayınlamasında da gecikme yaşanmıştır. Gönderilen istatistik’i bilgilere göre;

Tüketici hakem heyetlerine 2024 yılında toplam 755.997 adet başvuru yapılmış olup, 762.100 adet uyuşmazlık tüketici hakem heyetleri tarafından karara bağlanmıştır.

Tüketici hakem heyeti bulunmayan ilçelerdeki başvuru noktalarından 42.649 adet başvuru yapılmış olup, 2024 yılında yapılan toplam başvuruların parasal değeri yaklaşık 7 Milyar Türk Lirası tutarındadır. Ayrıca, aynı dönemde tüketici hakem heyetlerine yapılan başvuruların yaklaşık %50’si tüketici lehine sonuçlandığı bildirilmiştir.

Tüketici hakem heyetlerine 2024 yılında yapılan başvurulara, şikâyet konuları açısından bakıldığında en çok ayıplı mal konusunda şikâyette bulunulduğu görülmekte olup, toplam başvuruların yaklaşık %40’ı (303.219 adet başvuru) ayıplı mala ilişkin olarak gerçekleşmiştir.

Diğer şikâyet edilen konulara bakıldığında, en çok ayıplı hizmet (208.840 adet, %27,62), mesafeli sözleşmeler (38.576 adet, %5,10), abonelik sözleşmeleri (30.052 adet, %3,97), finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler (10.364 adet, %1,37), garanti belgesi (7.347 adet, %0,97) ve sigorta sözleşmelerine (5.846 adet %0,77) ilişkin başvuru yapıldığı görülmüştür.

Bu kapsamda, 2024 yılında yapılan başvuruların yaklaşık yüzde 67'si e-Devlet üzerinden (TÜBİS) elektronik ortamda gerçekleştirilirken, yüzde 33 kadarı da bizzat başvurularla gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Tüketicilerin hak arama sürecinde elektronik başvuru yönteminin daha fazla kullanıldığı görülmektedir.                                                                                                                                                 

Tüketici Hakem Heyetlerine yapılan başvuruların yaklaşık 293 bini ‘bedel iadesi’ talebi olduğu, yaklaşık olarak 204 bin başvuruda ise ‘ürünün değişimi veya hizmetin yeniden görülmesi’ talebinde bulunulduğu, diğer başvurularda ise, ‘ücretsiz onarım’ ve ‘bedel indirimi’ talep edildiği anlaşılmaktadır.  

2024 yılında ürün ve hizmet bazında değerlendirildiğinde, tüketiciler tarafından en çok ayakkabıya ilişkin konularda başvuru yapıldığı, Toplam başvuruların yaklaşık yüzde 13,2'si ayakkabıya ilişkin (100 bin 448 adet başvuru) olarak gerçekleştiği, bir diğer şikayet konusunu yüzde 4,86 ile kıyafet (36 bin 800 adet) başvurularının izlediği, diğer şikayet konuları ise yüzde 4,85 ile kredi kartı üyelik ücreti (36 bin 725), yüzde 4,09 ile cep telefonu (30 bin 959), yüzde 3,94 ile mobilya (29 bin 846), yüzde 3,80 ile internet abonelikleri (28 bin 733) ve yüzde 2,82 ile GSM aboneliği (21 bin 328) olduğu görülmüştür.

Şikayetleri sektörel bazda değerlendirildiğimizde ise 2024 yılında en çok başvuru yüzde 58,79 ile en çok perakende ticaret sektöründe (444 bin 485) kayıtlarda yer aldığı, sektör bazında diğer başvurular sırasıyla yüzde 10,14 ile finansal hizmetler sektörüne (76 bin 702) ve yüzde 9,79 ile abonelik hizmetleri sektörüne (74 bin 70) yönelik başvurular izlediği görülmüştür.

2024 yılında Tüketici Hakem Heyetleri'ne yapılan başvurularda, tüketicilerin en çok 'bedel iadesi' talebiyle başvuruda bulunulduğu, sayısal olarak yaklaşık 293 bin başvuruda 'bedel iadesi' talep edildi.  204 bin başvuruda ise 'ürünün değişimi veya hizmetin yeniden görülmesi' talebinde bulunulduğu, diğer başvurular ise 'ücretsiz onarım' ve 'bedelden indirim' tüketiciler tarafından hakem heyetlerine iletildi.

Hakem heyetlerinin son dört yıldır verdiği kararların oranı manidardır. 2023 yılında verilen kararların yüzde 47,3 oranında tüketici lehine olurken, yüzde 52.7 oranında aleyhine çıkmıştır. Ancak, tarafımıza oldukça geç gönderilmiş olan talep ettiğimiz soruların yanıtında yaklaşık yüzde 50 oranında tüketici lehine sonulandığı ifade edilmiş olsa da, biliyoruz ki 2024 yılına ait kamuoyuna net bir biçimde açıklanmayan hakem heyeti kararlarının (lehte/aleyhte)  oranları 2024 yılındada tüketici aleyhine verilen kararlar önceki yıla göre birkaç puan daha yüksektir.

Ortaya çıkan sonuç tüketiciler açısından vahim bir durumu göstermektedir. Tüketicinin hak ve çıkarlarını korumayı önceliğine alan ve bu amaçla çalışması gereken hakem heyetlerinin geldiği bu nokta tüketicileri korumak yerine aleyhine yüksek oranda karar verilmesi kabul edilebilir değildir. İlgili kamu otoritesi tarafından Tüketici Hakem Heyeti sayısının azaltılması çabaları yerine artırılması ile karar birliğini sağlayacak, başvuruları kolaylaştıracak, TÜBİS in her geçen gün artan sorunlarını ortadan kaldırarak, işlevselliğini artıracak düzenlemelerin yapılması ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. İstanbul Ticaret Müdürünün bizlerden ve kamuoyundan saklayarak değişik sektörleri temsilcileri ve hakem heyeti raportörleriyle her ay yaptıkları toplantılarda raportörler yönlendirilmeye çalışılmış olup, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun ruhuna aykırı olarak bu çalışmaların durdurulması ve sorumlular hakkında idari incelemenin zaman geçirmeden başlatılması talebimiz ise maalesef karşılıksız kalmıştır.

Tüketici hakem heyeti üyelerinin görev ve sorumluluk alanındaki karar süreçlerinde daha dikkatli ve inceleyici olmaları tüketicilerin hak ve çıkarlarının korunması açısından çok önemlidir.                                   

Başta raportörler olmak üzere heyet üye eğitimlerinin sürdürülebilir biçimde hayata geçirilmesi ile yetkin bilirkişilerden oluşan bilirkişi sisteminin hayata geçirilmesi gibi konulara hızla çözüm üretilmesi önemlidir.

TÖK ün kuruluşundan bu yana TÖK-AKADEMİ tarafından 2024 yılında düzenlediğimiz 4. Danışma Kurulu çalıştayında TÖK bileşenlerinden oluşana Akademisyenler, Hukukçular, tüketici alanında çalışan uzmanların katılımıyla gerçekleştirildi. Çalıştayda tüketici Hukukunda yaşanan gelişmeler bu alandaki yargısal işleyiş ve tüketiciyle ilişkili birçok konuda yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini değerlendirilmiş olup, toplantı sonuçları çalışmalarımızda kullanılarak tüketici politikalarının oluşumuna, tüketici bilincinin artmasına ve toplumsal hak arama kültürünün gelişimine katkı sağlamaktadır.

TÖK-AKADEMİ 4. Danışma Kurulu sonuç bildirisinde;

a)- Ülkemizde yaşanmakta olan ekonomik krizin etkisiyle tüketicinin alım gücü önemli ölçüde düşmüş, başta güvenli temel gıda maddeleri olmak üzere tüm tüketim maddelerine ulaşmada toplumsal boyut kazanan sorunların aşılması ihtiyacı her geçen daha da fazla hissedilmektedir.

Özellikle, son üç yılda fahiş oranda artarak devam eden fiyat artışlarından kaynaklı yaşanan sıkıntılar/sorunlar tüketicilerin gıdaya erişimini engellemektedir. Gıda güvenliğinden kaynaklı sorunlar ise büyük ölçüde devam etmektedir. Gümrüklerden tarım ilaçları ve katkı maddeleri nedeniyle geri gönderilen ürünlerin akibeti ise bilinmemektedir.

Zaman geçirmeden tüketicinin alım gücünün artırılması yanında girdilerde yaşanan ve spekülatif fiyat artışlarına neden olan gelişmelere DUR denilmeli ve gıda güvenliğine ilişkin denetimler kaynağında yapılmalı ve fiyat etiketlerine ilişkin önlemler hızla alınmalı, Gümrüklerden tarım ilaçları ve katkı maddeleri nedeniyle geri gönderilen ürünlerin durumuyla ilgili açıklama somut delilleriyle birlikte kamuoyuna açıklanmalıdır.

b-) Fiyat artışlarının hızı aynı zamanda raflarda fiyat etiket değişimlerinin gerçekleşmemesi yetersiz denetimler nedeniyle raf ve kasa fiyatları kontrol edilemediğinden tüketici bu başıboş durumdan olumsuz etkilenmektedir. Yerel yönetimlerin fiyat etiketi ve tarifelerin denetlenmesine ilişkin yetkileri hızla artırılmalıdır.

c)- Konut edinme koşulları her geçen gün daha da imkansız hale gelmiş olup, kiracı ve kat malikleri arasında yaşanan uyuşmazlıktan kaynaklı sorunlar her geçen gün daha da boyut kazanarak artan oranda toplumsal barışı olumsuz etkilemektedir.

ç)- Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yapılan değişiklikler tüketici ihtiyaç ve taleplerini karşılamadığı gibi, gerek mevzuatta yer alan konular, gerekse uygulamada ortaya çıkan sorunlar tüketicinin haklarına zarar vermektedir.

Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda tüketici aleyhine hükümlerle ilgili değişiklik yapılması zaman geçirmeden gündeme alınmalıdır.

d)- Tüketici Hakem Heyeti kararlarının son üç yılda olduğu gibi, 2024 yılında da yarıdan fazlası tüketicilerin aleyhine çıkmıştır. Bu sonuç tüketiciyi korumak için kurulmuş bir yapının işleyişini sorgulamayı gerektirmekte olup, yeni politikaların hızla geliştirilmesi ihtiyacı olduğu açıktır.

e)-İl ve ilçelerde görev yapan 211 adet Tüketici Hakem Heyetinin işleyişi ve yeniden yapılanma ihtiyacı her geçen gün artmakta olup, konuyla ilgili tüm önerilerimize rağmen kamu otoritesi tarafından yeterli çözüm üretme iradesi gösterilememiştir. Zaman geçirmeden konu gündeme alınarak, Tüketici hakem heyeti sayının artırılması, karar birliğinin sağlanması, yeni bir yapılanma oluşturulması gereklidir.

Hakem heyetlerindeki bilirkişilik sistemi gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesi, başta raportörler olmak üzere heyet üyelerinin eğitimlerinin sürdürülebilir biçimde hayata geçirilmesi ve sorunlara hızla çözüm üretilmelidir.

f)-Son yıllarda rekabet ihlalleri olağanüstü artmış olup, Kartel ve Oligol uygulamalarla, hakim durumun kötüye kullanılması, tüketicilerin mal ve hizmetlerin kalitesinde yaşanan düşüşler nedeniyle de sağlık ve güvenliği tehdit altına girdiği gibi, alım gücünün önemli ölçüde düşmesi nedeniyle mal ve hizmetlere yeterli erişim sağlamakta yaşanan büyük sorunlar acil çözüm beklemektedir.

g)- Ülkemizde ürün güvenliği hala sorgulanabilir düzeydedir. Tüketicinin sağlık ve güvenliğini tehdit eden güvensiz ürünlerde yaşanan sıkıntılara yönelik gümrükler, üretim yerleri ve dağıtım/satış noktalarında etkin denetimlerin yapılması ile ürün denetimi üst kurulunun kurulması ihtiyacı her geçen gün artmaktadır.  

ğ)- Günümüzün yükselen trendi olan e-ticaret alanında yaşanan güncel sorunlar her geçen gün giderek artmakta ve hem güvensiz ürünler açısından hem de tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunması açısından çok hızlı çözümler üretilmelidir.

ı)- Tüketici Konseyi Tüketicinin sorunlarının ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ile çıkarlarının korunmasına ilişkin gerekli tedbirleri araştırmak ve Kanunun uygulanmasına yönelik tedbirlere dair görüşleri öncelikle ele alınmak üzere ve ilgili mercilere iletmek amacıyla çalışmalar yapar.”Hükmü tüketici kanunda yer almış olup, ancak bugün yılda bir kez tüm taraflar bir araya gelip birkaç konuşma, birkaç öneri sunularak tavsiye kararlar alındıktan sonra yıl boyunca da alınan kararlar hayata geçirilmeden bir diğer konsey toplanmaktadır. Tüketici Konseyi yapısı ve işleyişi masaya yatırılmalı ve amaca uygun sonuçlar alacak şekilde yapılandırılmalıdır.

i)- Finansal tüketicilerin yaşadığı sorunlar uzun yıllardır en önemli konulardan biri olmuştur. Özellikle

kredi kartları uygulamaları ve kredi kartı faizlerinin fahiş oranlar da (Aralık-2024 akdi %4,75, gecikme %5,05) belirlenmesi, bu alanda yaşanan sorunları katlayarak (akdi ve gecikme faizi sarmalında) mağdur olan tüketici sayısı yüz binlerce olmuştur. Tüketici kredilerinde artırılan faiz oranları tüketicilerin konut araba vb. mallara erişimini ortadan kaldırmıştır. Uygulama da yaşanan ihlallerde sorunlar her geçen gün daha da büyümekte olup, bankalar hala ülkemizin en karlı kuruluşlarıdır. Finans sektörünün haksız ve hukuksuz uygulamalarının önüne geçecek önlemlerin zaman geçirmeden alınmalıdır.

k)-Tüketici Örgütlerinin kapasitesinin artırılması ihtiyacı günümüzde kendini daha çok ortaya koymaktadır. Tüketici örgütlerinin mali destek ihtiyacı her geçen gün daha da artmaktadır.                        

Gerek Anayasanın 172. Maddesi, gerekse Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun amaç

1. Maddesine yer alan hükümlere göre Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi bağımsız tüketici örgütleri desteklenmelidir.

l)- Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü bünyesinde 4 yıl önce kurulan “Tüketici Örgütleri Şubesi” tarafından hazırlanan tüketici örgütleri strateji belgesi hayata geçirilememiş, hedeflendiği belirtilen tüketici örgütleriyle işbirliği geliştirme amacını gerçekleştirememiş ve şube işlevsiz hale gelmiştir.

m)- Tüketici bilincinin artırılmasına yönelik okullarda “Bilinçli Tüketim-Bilinçli tüketici” dersinin müfredata konulması, Basın yayın kuruluşlarınca yeterince uygulanmayan tüketicinin bilgilendirilmesine ilişkin yayınlara yönelik etkili uygulanabilir bir düzenleme ihtiyacı öncelikli olarak devam etmektedir.

n)- Ticaret kesiminin hak ve çıkarları için faaliyet gösteren Ticaret Bakanlığı bünyesinde tüketicinin korunması yeterli olmadığı her geçen gün daha net görülmektedir.

TÜKETİCİ BAKANLIĞI kurulması ihtiyacı her geçen gün giderek artmaktadır.                                           

AB katılım öncesi süreçte 28. Fasıl olan, “Tüketicinin ve Sağlığının Korunması” başlığı ile yıllardır yapılan görüşmeler ve uyum sürecine ilişkin düzenlemelere rağmen 2024 yılı ilerleme raporunun da pekte iç açıcı olmadığı görülmektedir. Raporda, “AB kuralları tüketicilerin ekonomik çıkarlarını korurken aynı zamanda ürün güvenliğini güvence altına almakta, tehlikeli taklitleri engellemekte ve ayıplı ürünler için sorumluluklar belirlemektedir. AB ayrıca, tütün kontrolü, kan, doku, hücre ve organ, beşeri ve veteriner tıbbi ürünler gibi konularda yüksek düzeyli ortak standartlar sağlamaktadır. AB ayrıca, halk sağlığının üst seviyede korunmasını güvence altına almaktadır ve sınır ötesi sağlık hizmetlerinde hasta haklarının korunması ve bulaşıcı hastalıklar dâhil olmak üzere, sınır aşan sağlık tehditlerine karşı hazırlıklı olunması ve yanıt verilmesine yönelik bir yaklaşım sunulmuştur.

Tüketicinin Korunması Yatay konulara ilişkin olarak, Türkiye’nin ulusal mevzuatı, ürün güvenliğiyle ilgili olmayan konularda tüketicinin korunmasına ilişkin AB müktesebatıyla büyük ölçüde uyumludur. Toplu çıkarların korunmasına yönelik Temsili Eylemler Direktifi’yle uyum başlangıç düzeyindedir ve bu hususta önemli çabalara ihtiyaç duyulmaktadır. Tüketici haklarının uygulanmasında zorluklar devam etmekte olup raporlama döneminde kayda değer bir ilerleme kaydedilmemiştir.

Uygulama ve tazmin ile ürün güvenliği hususunda, tüketicilerin Ulusal Güvensiz Ürün Bilgi Sistemi

(GÜBİS) konusundaki farkındalığı düşük kalmaya devam etmektedir. Tüketici ve halk sağlığını

tehlikeye atan taklit ürünlerin çevrim içi satışıyla mücadele etmek için düzenli izleme ve daha sağlam

düzenleyici araçlara ihtiyaç bulunmaktadır (bkz. Fasıl 7 - Fikri Mülkiyet Hukuku). Ayrıca, çevrim içi

alışveriş hacmi artmış olsa da (bkz. Fasıl 1 - Malların Serbest Dolaşımı), e-ticarette piyasa gözetimi ve

denetimi sınırlı kalmaya devam etmektedir Hem tüketici hareketi hem de tüketiciler ve tüketici STK'ları arasındaki bağlantılar zayıf kalmaya devam ettiği, Tüketici STK'ların mali ve profesyonel desteği bulunmadığı, kanun ve kamu karar alma mekanizmalarına aktif bir şekilde katılım sağlayamadıkları,  Tüketici, haklarının uygulanmasında ve seçme hakkını kullanırken sorunlar ve zorluklarla karşılaştıkları,  

Sonuç olarak;

*Tüketicinin korunması alanında tüketici hakları başlıklı hazırladığımız rapor içeriğinde ayrıntılarını açıkladığımız/tespit ettiğimiz konularda, mal ve hizmet piyasası kuruluşlarının yasa hukuk tanımaz uygulamalarından vazgeçerek, kendilerinin de birer tüketici olduklarını unutmadan, sorun üretmeden, yasaya ve hukuka uygun bir duruşla çözüme katkı yapmaları gerekmektedir.

* Tüketici Hakem Heyetlerinde yaşanan sorunlar giderilmeli, TÜBİS sistemindeki olumsuzluklar zaman geçirmeden giderilmelidir.

* Tüketici Konseyi yapısı ve işleyişi amaca uygun bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.

*Tüketicilerin yararlanacağı test-analiz sistemi oluşturulmalı ve tüketici örgütlerinin koordinasyonunda bir test dergisi yayına sokulmalıdır.

*Yaklaşık iki yıldan bu yana çok büyük orandaki fiyat artışlarından kaynaklı yaşanan sıkıntılar/sorunlar tüketicilerin gıdaya erişimini engellemektedir.

* Fiyat artışları aynı zamanda büyük ölçüde raflarda fiyat etiketi olmaması nedeniyle raf ve kasa fiyat ilişkisi olumsuz etkilerinin önlenmesine yönelik önlemler alınmalıdır.

*Zaman geçirmeden tüketicinin alım gücünün artırılması yanında spekülatif fiyat artışlarına DUR denilmeli ve gıda güvenliğine ilişkin denetimler ve fiyat etiketlerine ilişkin önlemler alınmalıdır.

*Günümüzün yükselen trendi olan e-ticaret alanında yaşanan güncel sorunlar pazarın büyümesiyle her geçen gün giderek artmakta ve hem güvensiz ürünler açısından hem de tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunması açısından çok hızlı çözümler üretilmelidir.

*Kamu otoritesinin mevzuat eksiliğinin giderilmesinden, ihlal edilen uygulamalara karşı gerekli önlemlerin alınması, AB ilerleme raporlarında belirtilen eksiklik ve sorunların giderilmesine yönelik önlemleri hızla alması gerekmektedir.

*Kamu otoritesi tarafından zaman geçirmeden tüketicinin sırtındaki vergi yükünü azaltmak adına her geçen daha da artırılan dolaylı vergilerin ve dolaylı vergilerden alınan KDV nin kaldırılarak, tüketiciyi rahatlatacak çözümler üretilmelidir.        

* Yaşanan haksız ve hukuksuz uygulamalarla mücadelede tüketici örgütlerinin etkin rol alabilmesi için gerek açılacak topluluk davalarında alanın genişletilmesi, gerekse kurumsal kapasitenin artırılması hayata geçirilmelidir.  Ancak bu şekilde tüketicilerin karşılaştıkları mal ve hizmet piyasalarından kaynaklı yaşanan yasa hukuka aykırı sorunlara ÇÖZÜM üretilebilinecektir.

* Ticaret kesiminin hak ve çıkarları için faaliyet gösteren Ticaret Bakanlığının tüketicinin korunması yeterli olmadığı açıktır. Dünya da iyi örneklerinden yola çıkarak TÜKETİCİ BAKANLIĞI kurulması zaman geçirmeden gerçekleştirilmelidir.

 

 

AdminAdmin