31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri sonrasında siyaset “yumuşama” gündemi ile meşgul. Bazıları ise adının “normalleşme” olarak kabul edilmesinden yana. Ülkenin kötü yönetilmesine bağlı olarak neredeyse her alanda bir beka sonunu yaşamaktayız. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Eğitimde, kültürde, ahlakta, adalette veya Türkiye’nin gelecek yıllarda yaşayacağı su sorunu, genel anlamda gıda sorunu da git gide bir beka sorununa dönüşmüş durumda. Ancak asıl beka sorununun, rahmetli bilge lider Aykut Edibali’nin ifadesi ile “Türk Milletinin varlık ve beka” olduğu asla akıldan çıkarılmaması gerekir. Çünkü sorunların temelinde esas itibarı ile Türk Milletinin varlık ve beka sorunu yatmaktadır. Dolayısı ile yaşanan adına ister yumuşama ister normalleşme diyelim gelişmeleri bu temel kabulden hareketle analiz etmek zorundayız.
SİYASETTE SERTLİĞİN MÜSEBBİPLERİ YUMUŞAMA İSTEĞİNDE SAMİMİ DEĞİLDİR.
Ülkemizde anayasa ve kanunların bu kadar çiğnendiği, hukukun üstünlüğü yerine kendini üstün sayanların hukukunun (?) egemen olduğu başka bir devir oldu mu bilemiyoruz. Vatandaşın açlığa, yokluğa, yoksulluğa mahkûm edildiği; fedakarlığın, cefanın vatandaştan beklendiği, vatandaşın kemerinde sıkacak deliğin kalmadığı, bıçağın artık kemiğe değil dayanması, kemiği kesme evresine geldiğimiz bir zamanda bu yumuşama vatandaşın ne işine yarayacaktır. Yine ehliyet ve liyakatin ayaklar altına alındığı, mülakat adı altında gençlerimizin haklarının acımasızca gasp edildiği, plansız ve programsız fakülte açılışları ile her yıl binlerce üniversite mezunlarının işsizler ordusuna katıldığı bir zamanda yumuşama vatandaşımızın hangi yarasına merhem olacaktır. Türkiye’yi, Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler arasında, cezaevinde en çok kişinin bulunduğu ülke konumunda olmaktan çıkaracak mıdır? Zaten yıllardır ezilen emeklinin, gençlerimizin, işçinin, memurun, çiftçinin, esnafın, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın son zamanlardaki politikalarla artık dayanacak gücünün kalmadığı, kan ağladığı durumdan onları kurtaracak mıdır? Yoksa iktidarı ile muhalefeti ile nasıl olur da koltuklarımızı sağlamlaştırabiliriz hesabı mı içindedirler? Tüm bu soruların cevapları açıktır.
YUMUŞAMA (?) ARAYIŞLARI SİPARİŞ MİDİR? SİYASİLERİN GELECEK KAYGISI MIDIR?
İşte tam da böyle bir zamanda iktidar ve ana muhalefet partisi arasındaki bu yumuşamanın ve sonuçlarının doğru okunması, zaruri uyarıların yapılmasında aziz milletimizin hak ve menfaatleri açısından hayati derecede önem arz etmektedir.
Kamuoyunun malumu olduğu üzere bu tartışmalar 31 Mart seçimlerinden hemen sonra AKP’nin genel başkanı Sayın Erdoğan tarafından “kan ve ruh kaybı”na bir çare arayışı ile başladı. Anlaşılan seçimlerdeki mağlubiyetlerinden kurtuluş için köklü bir değişim zaruretine inanmış ve bu değişime de “yumuşama”dan başlamış olmalı.
Diğer yandan ana muhalefet partisi kendi içinde birtakım değişimleri çok önceden başlatmıştı. Önceki genel başkanlarının başlattığı altılı masa, sağdan adaylarla seçim yarışına katılma ve nihayet “helalleşme” ile devam eden bir politika değişikliğinin genel başkan gibi hareket eden İBB başkanı ve genel başkanlarının eylem ve söylemlerine de yansıdığını ve değişik versiyonlarla devam ettiğini görmek mümkün. Kendi içinde ciddiyet ve samimiyetten uzak görüntüler verse veya Tayyip Bey’in kötü bir kopyası izlenimi verseler de…
Öte yandan diğer muhalefet partilerinde yapılan ve yapılmakta olan kurultay süreçlerinde de ciddi değişikliklere gidildiği, kurultay sonuçlarının bu partilerde ciddi yarılmalara, siyasi arenadaki etkilerinin önemli ölçüde azalmaya doğru gittiği gözlenmekte.
Yumuşama politikalarını Sayın Bahçeli “sipariş” olarak değerlendirmiş ve yumuşamaya “bariyer” görülüyorlarsa “aradan çekileceklerinden” söz etmiştir. Hemen ifade etmek gerekir ki yumuşama bir sipariş ise aradan çekilmek yerine, bariyer olmaya devam etmek gerekmez mi? Çekilme kimin işine yarayacaktır? İktidarın bugüne kadar uyguladığı ekonomik, sosyal, kültürel, ahlaki ve diğer tüm alanlardaki haksız, hukuka aykırı, hatta zulme varan uygulamalarında aradan çekilmeye düşünmeyenlerin; sipariş bir teşebbüs karşısında aradan çekilmeyi düşünmesi bize düşündürücü gelmiştir. Türkiye’de siyaseti kurgulayan aziz milletimizin aklı olmalıdır. Rahmetli Bilge Lider Aykut Edibali’nin ifadesi ile derin devlet değil, derin millet anlayışımızı bir kez daha tekrar etmekle yetinelim.
Siyasi iktidar ile ana muhalefet partisi arasındaki yumuşamanın asıl amacının, anayasa değişikliği olduğu bir sır değil. Her ne kadar İBB başkanı ile ana muhalefet partisi genel başkanı arasında ciddi gerilimler olduğu, İBB başkanının siyasi yasaklı hale gelmesinde yardımcı olmak için Sayın Erdoğan ile bir yakınlaşma olduğu iddia edilmekte ise de; İBB başkanını, cumhurbaşkanlığına hazırlayanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacak bu iddiaları değerlendirmek bizim işimiz değil.
MİLLET PARTİSİ BİRLEŞTİREN, BARIŞTIRAN PARTİDİR.
İster yumuşama adı altında partiler arası görüşmeler olsun, isterse yapılması istenen anayasa değişikliği konusunda olsun, temellerden taviz verilemez. Millet Partisi gerek partileşmeden önceki dönemde gerekse de partileştikten sonraki dönemde olsun her zaman; toplumu geren,kutuplaştıran, ötekileştiren, ayrıştıran siyaseti ve dili reddetmiştir. Birleştiren, barıştıran, uzlaştıran, kardeşleştiren siyaseti savunmuştur. Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilen siyasi partilerin iyide, güzelde, doğruda, vatanın ve milletin menfaatlerine olan her konuda siyasi partilerin iş birliğinin zaruretine inanmıştır.
TÜM SİYASİ ÇALIŞMALARDA OLMAZSA OLMAZLAR
Elbette ki siyasi partilerin ilan ettikleri programlarını hayata geçirmek için politik mücadele içinde olmaları veya programları arasında bazı farklılıkların olması tabiidir. Ancak bu farklılıklar tüm siyasi partilerin asla vazgeçmeyecekleri birtakım temellerin de inkârı anlamına gelemez. Zira her siyasi parti şu esasları aklından çıkarmamalı, birinci önceliği olmalıdır. Türkiye’nin üniter devlet yapısı tartışılamaz. Federatif, konfederatif veya otonomi gibi düşünceleri aklının ucundan geçiremez. Böyle bir düşünce ile hareket eden bölücü terör örgütlerine aman verilemez. Terörle mücadele kesintisiz, sadece askeri olarak değil tüm yönleri ile kararlılıkla devam etmelidir. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü aleyhinde çalışamaz, bu tür faaliyetlere odak olamaz.
Türkiye’nin bağımsızlığını gözü gibi korumalıdır. İster iktidar, isterse muhalefet olsun hiçbir parti, icazetli politikalarla iş göremez. Temel insan hak ve özgürlükleri vazgeçilemez prensipler olarak kabul edilir. Ancak hiçbir demokrasi, kendini yok edecek eylemlere de ruhsat veremez, vermemelidir. Bu temeller hangi siyasi parti iktidar olursa olsun, değiştirilemez devlet politikası haline getirilmelidir.
YOĞUN GÜNDEM…
Yumuşama adı verilen gelişmelere ilişkin hayati hatırlatmalar zaruret olunca, gündemdeki diğer konulara yer vermek mümkün olmamıştır. Ancak başlıklar halinde ifade etmek de kaçınılmaz. Irkçı Netanyahu hükümetinin, Filistin’deki soykırımı bütün vahşetiyle devam ediyor ve dünya hâlâ seyirci…Dışişleri Bakanının Doğu Türkistan ziyareti, oradaki kardeşlerimizin sessiz çığlıkları ve sadece çaresiz gözyaşları ile akılda kalmıştır… Fener-Rum Patriği Bartholomeos’un İsviçre’deki Ukrayna Konferansı’na ekümenik sıfat ile katılması ve ortak bildiriyi imzalaması karşısında çaresiz kalan Türkiye’nin hala cevaplanmamış açıklama isteği…
KAYSERİ OLAYLARI
1- Suriye’den göç ettirilen insanların boşalttığı topraklara ABD-İsrail desteği ile PKK-PYD-YPG yerleştirilerek Suriye’de yeni bir devletin kurulmasının temelleri atılıyor.
2- Türkiye’ye göç eden milyonlarca Suriyeli sığınmacılarla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları karşı karşıya getirilerek ülkemizde yeni bir kavga ortamı yaratılmak isteniyor…
Hükümeti uyanık olmaya davet ediyoruz. Gerekli tedbirler alınmaz ise, Türkiye’ye sığınan milyonlarca Suriyeli kullanılarak Türkiye’nin bir şekilde başının uzun süre ağrımasına sebep olacak aparatlar devreye konulacak gibi gözüküyor.
Bugün Kayseri’de yarın başka bir ilimizde benzer sıkıntıların çıkmayacağını kimse garanti edemez.
Gelecek günlerimizin güzel olması dileğiyle.
TÜRK MİLLETİNİN VARLIK VE BEKA DAVASINI YUMUŞATMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEKTİR
Millet Partisi il başkanı Mustafa İdiz, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
Admin