YEREL
Giriş Tarihi : 24-10-2022 12:16

ÇALIŞIRKEN ÖLMEK İŞÇİLERİN KADERİ DEĞİLDİR!

ÇALIŞIRKEN ÖLMEK İŞÇİLERİN KADERİ DEĞİLDİR!

Bartın'ın Amasra ilçesinde bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesinde 14
Ekim Cuma akşamı gerçekleşen patlama sonucu 41 maden işçisi kardeşimizi kaybetmenin acısını
yüreğimizde yaşıyoruz.
Yaşamını yitiren 41 kardeşimizin ailelerinin, arkadaşlarının, sevdiklerinin acısını paylaşıyor, yaralı
kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz.
Üzgünüz ve öfkeliyiz!
Madenler bir kez daha hepimizi yasa boğan bir katliama sahne oldu.
İşçi kardeşlerimizi yitirdiğimiz için üzgünüz, önlemler alınmadığı için öfkeliyiz.
Soma, Ermenek, Kilimli, Elbistan, Küre, Şırnak, Karaman, Mustafakemalpaşa, Şarvan, Kozlu, Bursa
derken son 20 yılda yüzlerce maden işçisini toprağa verdik. Madenlerden gelen her acı haberin
ardından "Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dendi. Her katliamın ardından "Gerekli önlemler alınacak”
sözlerini duyduk. Ancak önlemler alınmadı ve işçiler ölmeye devam etti.
İşçiler öldü ancak hesap veren çıkmadı. Tarihin en büyük iş cinayeti olan Soma'da bile tek tutuklu
kalmadı. Karar öncesi mahkeme heyeti değiştirilerek işveren ağır cezalar almaktan kurtarıldı. 301
işçinin canının sorumlusu olarak kimse hesap vermedi. Tek bir idareci bile görevden alınmadı, tek bir
sorumlu bile istifa etmedi.
2013’te Zonguldak/Kozlu’da 8 işçinin ölümünden sorumlu bulunan kişi, Türkiye Taş Kömürü Kurumu
Genel Müdürü olarak atandı.
Gerekli önlemler alınmadığı için, sorumlulardan hesap sorulmadığı için, hatta sorumlular
ödüllendirildiği için işçiler ölmeye devam ediyor. Ülkeyi yönetenler ise önlenebilir ölümlere “kaderin
planı” diyor.
O zaman soruyoruz. Kaderin planı sadece Türkiye’de mi geçerli? Kaderse neden sadece ülkemizdeki
işçilerin kaderi? Başka ülkelerde maden yok mu? Ölümcül iş kazası oranı Almanya’da, İngiltere’de yüz
bin maden işçisinin 2’sinin kaderi olurken, Türkiye’de yüz bin işçinin 43’ü çalışırken hayatını
kaybediyor. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre Türkiye, madencilik sektöründe en yüksek
ölüm oranlarından birine sahip. Madenlerde 1 3 ölümlü iş kazası oranında Avrupa’da lideriz. Kaderin
planı dedikleri sadece Türkiye işçi sınıfı için mi geçerli?
Çalışırken ölmeyi bu ülkenin normali haline getiremezsiniz. Yaşamak için gittiğimiz işlerde ölmeyi
işçilerin kaderi haline getiremezsiniz. Biz işçiler, bu ölümlerin önlenebileceğini biliyoruz.
Konfederasyonumuz ölümleri önleme yollarını yıllardır anlatıyor, raporlar hazırlıyor, ilgili bakanlıklara
iletiyor. Soruyoruz: Neden bu çözüm önerileri hayata geçirilmiyor? Neden aklın ve bilimin emrettiği
önlemler alınmıyor?
Önlem alınmıyor çünkü işçilerin hayatını koruyacak önlemlere maliyet gözüyle bakıyorlar. Önlemler
alınmıyor çünkü kâr oranları azalsın istemiyorlar. Önlemler alınmıyor çünkü işçilerin üretimde söz ve
karar hakkının olmasından korkuyorlar. Önlemler alınmıyor çünkü daha az işçiye daha çok iş
yaptırmayı amaçlayan üretim zorlaması aynen devam etsin istiyorlar.

Ancak bu böyle gitmez. Çalışırken ölmek işçilerin kaderi olamaz. Başta madenler olmak üzere tüm
işkollarında ölümleri durdurmanın yolları bellidir. Aklın ve bilimin ışığında gerekli önlemleri almak
şarttır.
Yıllardır DİSK’in dile getirdiği önlemleri bir kere daha tekrarlıyoruz:
Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği sistemi çökmüştür. İşçi sağlığı ve iş güvenliği, patronların keyfine
göre piyasadan seçip alacağı bir mal değildir. Bu sistemde işçi sağlığı ve iş güvenliği patronların
insafına bırakılmaktadır. Bu alanı özelleştiren 6331 sayılı Yasa derhal değiştirilmeli ve kamusal bir işçi
sağlığı ve iş güvenliği sistemi oluşturulmalıdır. Yıllardır bilinçli olarak zayıflatılan teftişler
güçlendirilmelidir.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında sendikaların, üniversitelerin, meslek oda ve birliklerinin katılımıyla
bağımsız bir kurumsal yapı oluşturulmalıdır.
İşyerlerinde işçinin denetimi, en etkili denetimdir. Örgütlü işçiler işyerlerindeki olumsuzluklara hızlı ve
etkili yanıtlar üretebilmelidir. Bu nedenle işçilerin sendikalı olması, sendikasını seçmesi ve grev hakkı
başta olmak üzere sendikal hakları önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Ölümleri önlemenin bir yolu da hesap sormaktan geçer. İşçi ölümlerinde sorumluluğu olanlar hesap
vermediğinde, bugünkü gibi elini kolunu sallayarak dolaştığında, ihale ve terfi almaya devam ettiğinde
cinayetler teşvik edilmiş olur.
Bizler buradan ilan ederiz ki; Bartın’daki katliamın takipçisi olacak, sorumluların hesap vermesi için
seferber olacağız. İnsan onuruna yakışır bir çalışma yaşamı için bütün gücümüzle çaba sarf edeceğiz.
Arkadaşlar; karşımızdaki tehdidi bilelim: Daha fazla kâr elde etmek için daha fazla kan dökmekten
zerre pişmanlık duymayan bir düzen ile karşı karşıyayız. Bu düzen ekmeğimize, aşımıza, haklarımıza
olduğu kadar yaşamlarımıza da bir tehdittir.
Ölümüne çalışmaya karşı tek çare işçilerin birliğidir. Çare mücadeledir, dayanışmadır.
Çalışırken ölmek istemiyoruz!

AdminAdmin