SİYASET
Giriş Tarihi : 13-11-2023 14:12

ERSOY, TARIM BAKANLIĞI BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE KONUŞTU

ERSOY, TARIM BAKANLIĞI BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE KONUŞTU

MHP Kayseri milletvekili Baki Ersoy TBMM’de Tarım Bakanlığı Bütçe görüşmeleri üzerine yaptığı bütçe konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

Sayın Başkanım, Değerli Komisyon üyelerimiz, çok kıymetli Bakanım, Bakan Yardımcılarımız, bürokratlarımız, değerli milletvekillerimiz, basınımızın güzide mensupları; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunumunuz ve gayretli çalışmalarınız için teşekkür ediyorum. Yeni görevinizin hem şahsınıza hem yardımcılarınız ve bürokratlarımıza hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Tarım, toprak demektir; toprak ise beşer. Beşer, yaradılışı gereği topraktan gelmiş ve bir gün tekrar toprağa dönecektir. Hem inancımız gereği hem kültürümüz gereği bizler bu coğrafyada toprağı Rabb'in emaneti, şühedanın mirası olarak görürüz. Bundan dolayıdır ki ülkemiz özelinde her şeyden önce tarımsal nüfusun azalmamasına gayret göstererek işe başlamalıyız. Bütçemizi bu tasarrufta değerlendirmeli, adımlarımızı bu temel gayeyle atmalıyız.

Küresel anlamda ve ülkemiz dahilinde süregelen salgın hastalıklar, savaşlar, doğal afetler, iklim değişikliği, göçler ve savaşların sebep olduğu gıda milliyetçiliği, gıdada arz güvenliğinin önemini çok net bir şekilde anlamamıza sebep olmuştur. Arz güvenliğini sağlayacak temel unsur ise milli tarım politikalarından geçmektedir. Yeni dönem bütçemizin ağırlığının üretim ve ihracata yönelik olması bu anlamda oldukça rasyonel bir yaklaşım olmuştur.

Bu sebeple, 2024 yılı bütçe gerekçesindeki tarımsal destekleri, üretimde verimliliği ve kaliteyi artıracak şekilde tahsis edecek çalışmaların planlanmasını olumlu buluyoruz. Özellikle de başta tohum, gübre, yem, mazot ve ilaç olmak üzere tarımda girdi maliyetlerini azaltmak, finansman yükünü hafifletici, teknoloji odaklı dönüşümü sağlayıcı programları uygulamak oldukça faydalı olacaktır. Bununla birlikte,yine sunumuzda yer verdiğiniz, bütçe gerekçenizin kalemlerinden olan, stratejik tarım ürünlerinde hedef yeterlilik oranlarında üretimin tesis edilmesi suretiyle, gıda arz güvenliğini sağlamak, çiftçi gelirlerinin üretimin sürdürülebilirliğini temin edecek şekilde belirlenmesine destek vermek, tarım arazilerinin amacı dışında kullanımının önüne geçilmesine, ekilebilir arazilerin üretime kazandırılmasına, sulanabilir alanların artırılmasına ve sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmaları sürdürmek hedeflerimiz arasında öncelik sırasına sahip olmalıdır. Bu amaç ve hedefleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, anlamlı, faydalı ve gerçekçi bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Türkiye bir tarım ülkesidir. O sebeple, üretimi ve çiftçimizin refahını artırıcı desteklerin etkin ve verimli bir şekilde sürdürülmesi şarttır. Bunların başında, sayın bakanımızın bütçe gerekçesinde de vurguladığı gibi; gübre, ilaç, mazot, elektrik, su, tohum, yem, fide, damızlık gibi temel girdilerin maliyetlerinin üretimi teşvik edecek düzeye getirilmesi gelmektedir. Eş zamanlı olarak, tarım sektörü üretim, işlem, işletme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturulmalı, üretici örgütlerinin güçlendirilmesine, tarımsal işletmelerin rekabet güçlerinin artırılmasına ve pazarlama ağlarının geliştirilmesine ağırlık verilmelidir.

Son yıllardaki tarımsal verilerimize baktığımızda, ülkemizin üretimde pozitif bir ivme yakalamış olduğunu görüyoruz. Tarım hasılamız, 2022 yılında yüzde 133 artışla 58,6 milyar dolara yükselmiştir.

Tarımsal ihracatımız ise 2022 yılında 30 milyar dolara ulaşmıştır.

Ocak-Eylül 2023 döneminde 18,8 milyar dolar ithalata karşılık, 22,1 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Bu sayede 3,3 milyar dolar dış ticaret fazlası vermiş olduğumuzu görüyoruz. Coğrafi olarak çatışma hatlarının tam ortasında olmamıza rağmen, asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depreminin yaralarının daha çok taze olmasına rağmen açıklanan bu rakamı oldukça olumlu buluyoruz.

Fındık, kuru üzüm, kuru kayısı, incir, kabuksuz antepfıstığı, ayva, dondurulmuş alabalık, buğday unu ve bulgur ihracatında dünyada birinci sıradayız.

Çavdar, bakla, bezelye, biber, domates, havuç, salatalık, kavun, karpuz, patlıcan, pırasa, limon, mandalina, portakal, altıntop, çilek, dut, nar, kestane, Antep fıstığı, üzüm, elma, armut, ayva, şeftali, erik, vişne ve kiraz gibi pek çok üründe kendi ülkemiz dahilinde yeterlilik oranlarımız %100’ün üzerindedir.

Görüldüğü gibi, ülkemiz birçok üründe kendine yeten bir ülkedir.

Yine, üretim verilerine baktığımızda; tarla bitkileri, meyve ve sebzede üretimin büyük oranda artışta olduğunu görüyoruz.

Üretimdeki bu artış, büyük oranda verimlilikle ilgili yapılan çalışmalardan kaynaklanmıştır. Tarımsal üretimin çekirdeği olan tohumculukla ilgili çalışmalar da oldukça başarılı bir şekilde ilerlemektedir. Tohum, tarımın en önemli konularından biridir, Türkiye bu konuda önemli adımlar atmıştır.

Sertifikalı tohum üretimimiz 1,4 milyon tona,

İhracatımız, 233 milyon dolara çıkmıştır.

İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 137’ye yükselmiştir.

Sertifikalı tohum ihracat değeri, 2022 yılı itibarıyla ilk defa ithalat değerini geçmiştir.

2023 yılının ilk 9 ayında, sertifikalı tohum ihracatı 235 milyon dolar, sertifikalı tohum ithalatı 212 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Tüm bunlarla beraber gelecek yıllara ve nesillere aktarabileceğimiz millî tohum politikasına ilişkin yapıların etkinleştirilmesi ve çeşit ıslahı konusunda daha fazla AR-GE desteği sağlanması bu rakamları daha da katlayacak ve Türkiye’yi tohumculuk anlamında da söz sahibi bir ülke konumuna getirecektir.

Ar-ge demişken, bakanlığımızın ar-ge çalışmalarına da değinmek istiyorum.

Bakanlığımıza bağlı Araştırma kurumlarında, tarla bitkilerinde 953, bahçe bitkilerinde 1.027 yerli ve milli tohumluk çeşidi geliştirilmiştir.

Bugün itibarıyla, gururla söyleyebiliriz ki; ülkemizde üretilen sertifikalı tohumluk çeşidinin yüzde 40’ı bu yerli ve milli tohumlardan oluşmaktadır.

Ata Tohumu Projesi kapsamında, farklı türlerde 37 yerel çeşidi araştırma enstitülerimiz adına tescil etmiş ve koruma altına almış bulunmaktayız.

Hayvancılıktaki en kapsamlı Ar-Ge projesi olan Halk Elinde Ülkesel Islah Projesiyle;

Küçükbaşta ve mandada ıslah çalışmaları devam etmektedir.

Küçükbaş ıslah projesiyle yıllık 500 bin baş üstün vasıflı damızlık materyali sektöre kazandırılmıştır.

Manda ıslah ve destekleme politikalarıyla manda sayısında yüzde 100’ün üzerinde artış sağlanmıştır.

Yumurta tavukçuluğunda ise 4 damızlık hat geliştirilmiştir.

Hayvansal Üretim verilerine baktığımız zaman ise;

Yine, kovid-19 salgını, kur dalgalanmaları, deprem felaketleri ve benzeri gibi olumsuz faktörlere rağmen, büyükbaş ve küçükbaş besiciliği rakamlarımızın artmış olduğunu görüyoruz.

Hayvancılığımızın sürdürülebilir büyümesi için meralarımızın korunması ve ıslahına önem verilmesi gerekmektedir.

Toprak erozyonu, bitki örtüsü yangınları, seller ve benzeri felaketleri küresel düzeyde önleme açısından eşsiz yararları olan meralar, ormanlarla birlikte, ülkelerin varoluşunu adeta sigortalayan doğal kaynaklardır. Dünya hayvancılığının kuşkusuz temel yem kaynağını oluşturmakta, küresel ölçekteki genişlikleri 3,5 milyar hektara ulaşmakta, tarım alanlarının %72’sini, kara alanlarının da %27’sini kapsamaktadırlar. Çağdaş ülkelerde meralar hem hayvancılığın kaba yem kaynağı hem de çevre korumada çok önemli doğal kaynaklar olarak algılanmakta, pek çok gelişmiş ülkede ekolojik koşulların ve özellikle yağışın elverişli olması nedeniyle, yüksek girdi kullanımıyla çok verimli ve karlı işletmeler olarak değerlendirilmektedirler. Asırlardır süregelen ağır ve zamansız otlatmalar sonucu “Mera” niteliğini kaybetme noktasına gelen ülkemizde mera koruma çalışmalarımıza ağırlık vermemiz gerekmektedir. Bunlara ek olarak, şehirleşme, kırsal yerleşim, tarım ve madencilik alanlarındaki talanların da katkısıyla, mera kayıpları halen de devam etmektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı; bir yandan meralarımızı ıslah edilirken, diğer taraftan da yem bitkisi ekiliş alanımızın da artırılmasının desteklenmesi gerekmektedir.

Tarımda bir diğer iyileştirmemiz gereken konu sulamadır. Bakanlığımızın ve DSİ Genel Müdürlüğümüzün etkin çalışmalarıyla birçok sulama projesi hayata geçirilmiş, binlerce dekar alan su ile kavuşmuştur. Fakat özellikle de iç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde hala sulama ile ilgili sıkıntılar devam etmektedir. Yapılacak projelerle tarımda yüzde yüz oranında kapalı sistem sulamaya geçmek oldukça önemli bir husustur. Bunun yanı sıra, sulama kanallarının betonarme yapıya çevrilmesi ya da metal borularla değiştirilmesi hem su kaybının en aza indirilmesi hem de sulamadan verim alabilmek adına oldukça hayati bir önem arz etmektedir.

Su Ürünlerine baktığımızda, Sayın Bakanım, sizlerin de sunumunuzda değindiğiniz gibi, su ürünleri üretimimizi 515 bin tona yükseltmiş bulunmaktayız.

Su ürünleri ihracatımızın artarak devam etmesi ise bir başka önemli gelişme olarak not edilmelidir.

Tarımsal Desteklerden bahsedecek olursak;

Çiftçilerimize 2023 yılı sonu itibarıyla ödenecek teşvik tutarı 63,4 milyar TL olacaktır.

Hububat üreticilerimize ayni olarak ödenen mazot ve gübre destek ödemeleri, altı ay öne çekilerek ekim zamanı olan 2023 yılı sonbahar dönemine alınmıştır. Gübrede %18, karma yemde %8 olan KDV kaldırılmıştır.  Stratejik ürünlerde üretim yılındaki mazot maliyetinin %50’si karşılanmaktadır. Buğday, arpa, çavdar, yulaf üreten çiftçilerimize mazot desteği dekar başına 103 TL’ye çıkarılmıştır. Nadas alanlarında dekar başına 40 TL destek sağlanmaktadır. Ürüne göre dekar başına 107 TL ile 366 TL arasında toplam mazot ve gübre desteği verilmektedir. Tüm bu destekler için çiftçilerimiz adına teşekkür ederiz.

Orman Genel Müdürlüğümüz son yıllarda en çok çalışan, üreten ve emek veren genel müdürlüklerimizden bir tanesidir.

Ülkemizin ciğerleri olan ormanlarımız maalesef hain terör örgütü mensupları tarafından alçakça yakılmıştır. Yakılan ormanlarımız yerine devletimiz ve milletimiz seferber olmuş, yeniden fidanlarımızı toprakla buluşturmuşlardır.

Orman alanlarımızın genişletilmesine yönelik yapılan çalışmalarla son 21 yılda 5,9 milyon hektar alanda 6,6 milyar tohum ve fidan ekilmiştir.

Yıl sonuna kadar bu rakamın 7 milyara ulaşması beklenmektedir.

Yürütülen bu çalışmalarla, 2022 yılında, toplamda 23,2 milyon hektar alan orman vasfına sahiptir.

Bu bahsi geçen alan, ülke yüzölçümünün yüzde 29,8’ine tekabül etmektedir.

En çok ağaçlandırma yapan ülkeler sıralamasında dünyada dördüncü, Avrupa’da birinci durumdayız.

Yangınlardan ve kanun dışı müdahalelerden koruma kapsamında;

Ormanlarımız 776 kuleden 24 saat gözetlenmektedir.

Orman yangınlarıyla mücadelede İHA kullanan Avrupa’da ilk Dünya’da ikinci ülkeyiz.

Bu mücadeleyi, gurur kaynağımız yerli İHA’larımıza ve dolayısıyla Türk mühendislerimize borçluyuz.

Bir diğer teşekkürü de hububat alım dönemlerinde 7/24 esasına göre çalışan, çiftçimize kolaylık sağlayan TMO çalışanlarımıza etmek istiyorum. Sayın bakanım, hububat alım merkezlerinin sayısının artırtılmasından dolayı çiftçilerimiz adına sizlere de teşekkür ediyorum.

Tüm bu rakamsal ve sözel verilerden sonra toparlayacak olursak,

İklim değişikliği, salgın hastalıklar, savaşlar, nüfus hareketleri, gıda milliyetçiliği ve yaşadığımız asrın felaketinin ardından, yeni normal olarak da tanımladığımız bu durum karşısında önceliğimiz, artan nüfusumuza göre gıdamızı üretmek ve tedarik etmektir.

Bu minvalde; sunumunuzdan anladığım kadarıyla, 2024 yılı bütçenizdeki temel ilkeleriniz, sürdürülebilirlik, verimlilik, kalite, kayıtlılık ve yatırım olarak belirlenmiş durumdadır.

Arz güvenliği kapsamında stratejik tarımsal ürünleri; üretim, tüketim, stok değişimi, ihracat, ithalat ve dünya piyasaları verilerini içerecek şekilde takip etmeli ve risklere karşı tedbirlerimizi ivedilikle almalıyız.

Tarımsal anlamda daha fazla üretime geçmek, yerli üretimi en temelden besleyebilmek için tarım eğitiminin hem akademik hem de uygulamalı olarak, en az orta okul seviyesinden itibaren verilmeye başlanması, tarım liselerinin sayısının artırılması oldukça faydalı olacaktır. Bakanlığımızın, milli eğitim bakanlığı ile yürüteceği olası çalışmalarda her zaman destekçi olacağımızın altını çizmek isterim.

Son olarak; hayati fonksiyona sahip tarımsal faaliyetlerin sevk ve idaresi, kuşkusuz, nitelik ve nicelik olarak yeterli personel istihdamıyla mümkün olabilecektir. Bu kapsamda, atanmayı bekleyen ziraat, orman ve gıda mühendisleri, veteriner hekimler; gıda, tarım, orman ve hayvancılıkla ilgili teknikerler için ihtiyaç nispetinde kadro açılmalı hem istihdam sağlanmalı hem de daha etkin faaliyet yürütmeye katkı verilmelidir.

İnanıyoruz ki Türk ve Türkiye yüzyılında bu anlayışla yapılacak planlama, teşkilatlanma, yönlendirme, bilgilendirme, teşvik ve desteklerle Türk tarımı, daha ileri seviyelere ulaşacak, refahı artacak, rekabet üstünlüğü kazanacak, milletimizin ihtiyacını karşılamakla kalmayıp tarımsal ihracatımızın daha da artmasını mümkün kılacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, 2024 yılı bütçemizin vatanımıza, milletimize, devletimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

AdminAdmin