Bir önceki yazım olan beklenen gün ve beklenen gelecek adlı yazımda şimdiki yazım için mesaj verirken bir kurtuluş ve bir sistem konusunda da dikkat çektiğimi düşünüyorum. Bu yazımda üç kutsal unsur olarak düşündüğüm Millet, Vatan ve Devletimizin iyiliği ve var oluşu için acizane düşüncelerimi belirtmek için sözlerime başlıyorum.
Şu an ki mevcut yönetimin belirli birçok konuda artıları olduğunu inkar etmemek gerekir doğruluk adına. Mesela İMF konusunda önemli atılımlardan tut yerli ve milli savunma silahlarının üretimine kadar. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılması zor görünen Ayasofya hamlesinden yurtdışı operasyonlarına kadar. Yerli araba üretiminden Akdeniz'de ki doğalgaz girişimlerine kadar yapılan birçok girişimin sanki üçüncü dünya ülkesi olmaktan kurtulma çabası ve bazı zincirleri kırma girişimi olduğunu düşünebiliriz ve bu durumu olumlu da karşılayabiliriz. Bunlarla beraber mevcut yönetimin iktidarı boyunca iç mücadele ve çekilen restler, bozulduğunu düşündüğümüz oyunlar, şaşırtıcı şekilde değişen iç dengeler, milletimiz içindeki birçok kişinin cesur, kahramanca, fedakârca ve şaşırtıcı derecedeki ülkeyi koruma ve sahiplenme girişimlerinin sonucu da bir gelişim, değişim ve yeniliğin emaresi değil mi? Toplumumuzdaki birçok insanın Cumhuriyet tarihi boyunca alışılmışın dışında olan değişimlere karşı bakış açısı ülke olarak kendimizi aşma konusunda umut vadeden durumlar olduğunu düşünüp bu umutla mevcut yönetimi desteklediğini düşünebiliriz. Yiğidi öldür, hakkını yeme sözü bu konuda aklımıza gelebilir ve bu olanları da inkâr edemeyiz.
Millet olarak Allah umutlarımızı boşa çıkarmasın duasını ederken gelecek olarak düşüncemizin bir kenarında da kaygılarımız ve " ya umutlar biterse" cümlesi yer alabilir. Son zamanlarda milletimizin sabrı da takdire şayan cümlesini de ekleyelim birinci sıraya milletimizin iyiliğini düşünen bir kişi olarak. Milletimizin son birkaç yıldaki çektiği sıkıntı ve acıların üstüne ekonomik olarak yaşadığımız çok zor günlerinde son bulmasını temenni ederken de doğruluk adına görmezden gelmek istemediğimiz durumları da inkâr etmek istemem. Mesela bu durumlardan birisi de istihdam sorunu ki bu durumun ekonomi ile aynı şeritte giden bir durum olduğunu da düşünebiliriz. Ekonomik bunalım, pahalılık, istihdam, sosyal gelişim, refah ülkesi olma yolunda tam başarıya ulaşmayan yetersiz girişimlerin sonu gelirse eğer bu milletin içinde olan hak sahibinin iyiliğimiz için olan acizane düşüncesi toplumsal sorunların çözümüne öncelik verilmesi diyebilirim. Bu konuda da olması gerekenler konusunda birkaç düşüncem olabilir. Ailevi sorunlar ve yeteneklerin keşfedilmesi adına sorunların çözülmesi için her mahallede bir muhtar ile birlikte gezici bir aile danışmanının bu konuda önemli olabileceğini düşünebiliriz. Ayrıca çalıştığı işletmenin işlemez hale gelmesi durumunda işsiz kalanlar için " yaş problemi" ne esnek bir çözüm. İnsanımızı " eleme sistemi" gibi çalışan eğitim ve sınav sistemi konusunda kişinin ilgisi, amacı ve yatkınlığına göre değerlendirip bu özelliklere göre istihdama yönlendirme. Toplum içinde birlik, dayanışma, yaşamsal ve toplumsal konularda bilinçlendirme adına devlet destekli girişim. Özel sektör ve birçok iş sahasında devletin sıkı denetimi. Kendi ve belirli bir topluluğun çıkarından çok samimi anlamda devletin ve milletin iyiliğini düşünen yönetici yetiştirme düşüncelerimden birkaçı. İyiliğimiz için beklentilerimiz bir sonraki yazımda.