https://www.kayserihakimiyet2000.com/files/uploads/user/b4becd455a0afa7c02958fb582e12ee9-6ecb1c1967d5a50d990a.jpg
Osman Karakebeli

KURAL VE DÜZEN

25-11-2023 22:31 1612 kez okundu.

Doğasındaki özelliklere baktığımızda, gözlemlediğimizde ve keşfettiğimizde insanın topluma uyum sağlayıcı, olumlu ya da idareci özellikleri olmasına rağmen kendine ve çevreye zarar verebilecek özelliklerinin de var olduğunu söyleyebiliriz. Bir de hesaba katılması gereken unsurun da yeryüzüne yayılan ve farklı yaratılış özelliklerine sahip olan insanların uyum ve idaresinin nasıl sağlandığı.
Duyguları, düşünceleri, karakteristik özellikleri, ilgileri, beklentileri ihtiyaçları, hayalleri ve amaçları olmakla birlikte doğadan faydalanabilen ve her türlü üretme özelliğine sahip olan insan toplulukları bu özelliklerini toplum içinde hep bireysel olarak kullanmaya çalışırsa toplumda barışın ve refahın varlığı söz konusu olabilir mi? Boş bırakılabilir mi bu özelliklere sahip insanoğlu. Güvenliğe, barışa, refaha ihtiyacı yok mu insanlığın. Ayrıca mutluluğa ve huzura ihtiyacı yok mu insanlığın. 
İhtiyaçları olan insan topluluklarının ortak bir şekilde ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli olan bir düzen değil mi? Bu düzenin sağlanması için ise gerekli olan kurallar değil mi? Hiçbir kaynağa gerek kalmadan biraz düşündüğümüzde bir ailenin ya da bir toplumun ilk oluşum aşaması söz konusu olduğunda bir düzenin ve kuralların o topluluğun faydası için oluşabileceğini de tahmin edebiliyoruz değil mi? 
Kural ve düzenin de toplumsal bir ihtiyaçtan doğduğunu da düşünebiliriz. Aynı Devlet olgusunun da dünyadaki her türlü toplum için toplumsal bir ihtiyaçtan doğduğunu düşündüğümüz gibi. 
Yaşam ve kural bağlantısını düşündüğümüzde insanlardan bağımsız bir şekilde var olan kuralların içinde de var olduğumuza birçoğumuz inanır. Yaşamda insanın ürettiği kuralların varlığını inkar etmezken yaşam kurallarının iki farklı boyutu olduğunu da düşünebiliriz. Bu düşüncelerin akabinde aklımıza gelen bir soruda “ insan için kurallar neden vardır” sorusunun cevapları da ilginç gelebilir bizlere. İnsanlar için kurallı olmak belki de ilk aile olgusuyla ya da ilk toplum olma olgusuyla oluşabileceğini düşünebiliriz ki belki de ilk insanın bu dünya da yaşamak için bir ihtiyaç ve yöntem olduğunu düşünebiliriz kuralların. Genel bir bakış açısıyla her konuda özgür olmak isteyen insan… Her istediğini yapmak isteyen insan… Sınırları olmayan insan… Dengesi olmayan insan varlığını düşündüğümüzde bu tür insan ve insanların eylemlerinin toplum içerisinde olumsuz etkide bulunabileceğini düşünürsek gerekli olan kurallar değil mi? Bir de fark edebileceğimiz unsur, kuralların kişiden başlayarak, ailede, insan ilişkilerinin var olduğu herhangi bir ortamda, okul ve iş hayatında… Devlet yönetiminde… Uluslararası ilişkilerdeki varlığını keşfedebiliyoruz. Bir de düşünebiliyor muyuz ki hayatın, toplumun, yönetimlerin ve varlığını gösterdiği her türlü ortamda kuralların olmadığını.  Büyük bir kargaşa ve insanlık için olumsuz sonuçlar doğuran bir durum değil mi kuralsızlık. O halde kendimiz için… Toplum için ve insanlık için bir iyilik ve fayda düşünüyorsak kuralların faydasını da inkar edemeyiz.