https://www.kayserihakimiyet2000.com/files/uploads/user/08797c9a781ba4e5246b9bed47ebf0fd-d063763159b2396b15df.jpg
Ahmet Sıvacı

ERDEMLİYSENİZ DOĞRULARI SÖYLEYİN ( 1 )

05-11-2023 11:57 959 kez okundu.

Ön yargı varsa, bir siyasi kimliğin esiri olmuşsa siz ne söylerseniz, ne tür belgeler getirseniz  inandığından vazgeçiremezsiniz.

Delikanlı adam, okumuş adam, iffetli adam en azından şunu söyler:

“ Yahu ben bu adamın inandıklarına inanmıyorum, sevmiyorum, şöyle kötü, böyle kötü ama şu konularda şu hizmeti var”

En azından şu: “Filistin’i, Osmanlı’nın bütün borçlarına karşılık satmadı.”

Araştırmadan, soruşturmadan hakaret üstüne hakaret:

“Abdülhamit devrinde en fazla toprak kaybı oldu. İstibdatçı. Kızlı sakallı kızlı sultan.”

Milli şairimiz, Akif bile hakaret etti.

“ Köşeyi dönünce onun kızıl kirli sakalı ile karşılaştım.”

Paçası sıkan varsa aksini ispat etsin.

İttihat Terakki ile yönetilmeye başladıklarında ve de Abdülhamid Han öldüğünde  bu defa da salya sümük oldular.

“Hüngür, hüngür… Vaaayy! Vay! Affet bizi koca Sultan…”

Geçmişe dönelim. Uzaklara, çok uzaklara:

M.M. grubu başkanı Albay Hüsamettin Ertürk'ün Hatıraları’nda, Tarihimizdeki içler acısı olaylardan ki günümüzde bile halen kanayan yaramızdır, biri hakkında Samih Nafiz Tansu’nun kaleme aldığı kitapta şöyle söylüyor

“ Arkadaşım süvari Yüzbaşısı Debreli Zinnun bana şunu anlatmıştı.
“ Sultan Abdülhamidin (31.08.1876 - 27.04.1909) muhafazasına memur olduğum yıllarda sakıt (Sultan Abdülhamid) hükümdar bir gün bana dert yanmış, şöyle demişti:

“ Bana en çok dokunan, BİR MASON TASLAĞI YAHUDİNİN HAL-TAHTAN İNDİRME kararını tebliğ edişi olmuştur. Yıldız Sarayına gelen mebuslar (milletvekili) heyetinde Selanik Yahudisi Emanuel Karasuyu hiç unutamıyorum. Bu suretle makamı Hilafete hakaret edilmiştir. “

Yahudilerin, Hazreti Peygamber zamanından beri İslam’a ve makamı hilafete karşı duydukları kin ve nefreti bilmeyen yok.

Ben Osmanlı tahtında iken, Siyonistlik davası için bir gün huzuruma beynelmilel

Yahudi teşkilatının kurucusu Teodor Herzzel ile hahambaşı gelmişlerdi.  

Bunları yıldız sarayında kabul etmiş ve maksatlarını dinlemiştim.

Her ikisi Yahudiler için bir yurt-vatan dileğinde idiler. bunun için de Kudüs’ü gösteriyorlardı.

Hatta utanmadan o Teodor Hertzel:

“ Zat ı Haşmetpenahilerine (Sultanımızı) arz ederim ki, Kudüs için her kaç milyon altın isterseniz, derhal takdime amadeyiz.”

Demez mi? kan beynime sıçramıştı.

Düşün ki yüzbaşı makamı saltanatımıza bu iki Yahudi rüşvet teklifi cesaretinde bulunmuşlardı.
“ Terk edin burayı vatan para ile satılmaz. “ Diye bağırmıştım. İçeri giren saray adamlarına da her ikisini almalarını söylemiştim. İşte bundan sonra Yahudiler, bana düşman oldular. şimdi Selanik’te çektiklerim,

Yahudilere yurt göstermeyişimin cezasıdır!...

DEVAM EDECEĞİZ