Yaşadığımız çağda insan olmak değil insan kalmak mesele…
Nasıl yani?
Şöyle ki bencilleşen ve gidişata bakılırsa daha da bencilleşecek olan dünya ve toplum düzeninde “Her koyun kendi bacağından asılır” sözü yerine Emile Zola’nın “Eğer dalgalar Hindistan’ın bir ucundan toprak götürürse ben buna seyirci kalamam çünkü dünya o kadar küçülür” sözünü kullanmak şiar edinmek mesele.
Kadın cinayetlerini Narin Gürhan başta olmak üzere çocuk cinayetlerini gazetelerde okuyup televizyonlardan dinledikten iki gün ah vah edip sosyal medyada gündemi yakalayıp sonrasında rutine dönüp unutmak yerine bu olaylar karşında bir insan olarak kendi vicdan muhasebemizi yapıp gerçekten insanlık ve dünya için üzülmek bir duruş sergilemek mesele.
Gazze’de ölen masum çocukların ölümüne “Banane” demeyip üzülmek insani tepki göstermek mesele.
Yahu şiir okuyup şiir yazmak şiir üzerine, kitap üzerine sohbet etmek bir türkü söyleyenin yanına oturup türküye kısık sesle eşlik etmek, türkü eşliğinde düşünmek mesele.
Mal mülk sahibi olma hırsına kapılmayıp, dünyaya hükmetme telaşına düşmeyip” Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem” diyebilmek o bilinçte olmak mesele. İnsan kazanmak insan kazanmaya çalışmak bunu para mal mülk kazanmanın ötesine koymak mesele. İşin kısası yaşadığımız içinde olduğumuz çağda, bencilleşen ve gidişata bakılırsa daha da bencilleşecek olan dünya ve yozlaşan toplum düzeninde insan olmak değil insan kalmak mesele.
Bu yazıya Hayatın Engelsiz Tarafı www.hayattan.net adresi üzerinden 'de ulaşabilirsiniz