İSTİKLAL VE İSTİKBALİMİZ TEHLİKEDEDİR!K AYSERİ DÜŞTÜ !
İŞYERLERİ İSİMLERİ OLARAK KAYSERİ İSMİ YERİNE ROMA –BİZANS VE İNGİLİZCE İSİMLERİ VERİLMESİ SALGINININ YAŞANMASI Süleyman KOCABAŞ kocabaşsuleyman@gmail.com
Aziz dostlar, milletimiz günümüz itibariyle gerçekten “tarihinin en karanlık günlerinden birisini daha yaşıyor” ama, hiç kimse bunun farkında değildir. Bir millet için en büyük tehlike, içinde yaşadığı vaziyetin- durumun –halin en olduğunu bilmemesidir. Bu haliyle milletimiz, olup biten birçok şeyin farkında ve bilincinde olmadığı için, bir çeşit kendi kendisine, “gaflet, dalalet, cehalet ve belki de ihanet içinde olan bir millet” durumuna düşürülerek, bir “zihin ve bilinç felci” halini yaşamaktadır.
“İstiklal ve İstiklalimiz Tehlikededir!” yazı dizimizden olarak bu ikinci yazımızda, Edirne’den Kars’a kadar bütün şehirlerimiz ve bölgelerimize yayılmaya çalışıldığı halde, işyeri isimlerimize İngilizcesini (ve diğer yabancı isimleri de) koymak yanında, şehir ve bölge isimlerimizin de bilinçli veya bilinçsiz olarak bir çeşit “kafirlere benzemek” kabilinden “gavurcaları” yla nasıl değiştirilmek istenildiği üzerinde duracağız. Bunun en çarpıcı ve başta gelen hali “Kayseri örneği” üzerinde duracağız.
Bir Memleket ve Milletin Milli veya Millileştirilmiş Şehir, Coğrafya ve Bölge İsimleriyle Tanımlanması
İngiltere dendi mi İngiliz milletinin, Fransa dendi mi Fransız milletinin vatanı ve devleti akla gelir. Şehir isimlerinden olarak Londra, Aberdeen vb. dendi mi İngiltere; Paris, Toulon vb. dendi mi Fransa çağrışımı kendisini gösterir. Ankara, Kayseri vb. dendi mi de birer Türk şehirleri ve Türkiye algısına ulaşılır.
Anglo –Saksonlar (İngilizler ve İngiliz milletler topluluğu), Roma İmparatorluğundan fethederek vatanları yaptıkları İngiltere’deki Roma - Latince isimli “Londinium” şehrini kendi milli kimlikleri ve milli dilleri İngilizceye uyarlamaktan olarak “London – Londra” yaparlarken, Franklar (Fransızlar) da yine Roma İmparatorluğundan fethederek vatanları yaptıkları Fransa’da Roma –Latince “Parisiorum” şehrini de “Paris” yaparak kendi milli kimliklerine mal ederlerken Müslüman Türkler de Doğu Roma –Bizans’tan fethederek vatanları yaptıkları Anadolu’daki Roma –Bizansca “Casseria” şehrini milli kimlikleri ve milli dilleri Türkçeye uydurmaktan olarak “Kayseri” yaparak kullanmaya başlamışlardır.
Ama günümüz itibariyle gelin görün ki, İngiltere ve Fransa’ da Londra ve Paris’in milli kimlik belirlemekten olarak eski isimleri kullanılmaz iken, ne olduysa oldu bizde yaklaşık son yarım asır içinde millileştirerek milli varlığımız bir parçası yaptığımız Kayseri ismimizi, kendilerinin Türk ve Müslüman olduğuna inanmak istediğimiz şehir sakinlerimiz tarafından bir çeşit “kậfirlere benzemek” ten olarak eski “kậfir isimleri” ne avdetle, özellikle de caddelerimizdeki işyeri isimlerinden olarak, sanki Anadolumuz Roma-Bizanslılar tarafından elimizden geri alınmışcasına tekrar “Casseria” ismine geri dönülmesi yanında, üstelik de buna bir de Kayseri’miz sanki “bir İngiliz şehri” ymişcesine “The Kayseri” ve “Qayser” olarak “İngilizleştirilmesi” de ilave edildiği halde bütün bu olup bitenler neyle izah edilecektir?
Kayseri İsmini Yeniden Eski İsmine Dönüştürmek ve Üstelik de İngilizleştirmekten Gelen “Kültürel İşgal” ve “Kültürel Soykırım” nı Örnekleri ve Boyutları
Benim gözlemlemelerime göre, Kayseri’ nin cadde ve mahalleleri olarak içinde neredeyse hiçbir İngilizin (veya bir başka yabancının ) yaşamadığı, içinde oturanlarının % 98’inin Müslüman Türk olduğu, bunlardan da nereyse hiç kimsenin İngilizce bilmediği ve hiçbir bir İngilizin buralara gelip alışveriş yapmadığı bu örneklemelerden birkaç örnek verilecek olunursa şunlardan bahsedebiliriz:
1- “KASSERİA AVM”: Kayseri ismini, Roma –Bizans ismi ve üstelik de İngilizleştirmek suretiyle işyerleri isimleri olarak değiştirmek, “zorunlu alımlar ve değişimler” den değil de, “özentili ve modalaştırmak” tan olarak, Türkiye’de “milletimize yabancılaşma ve kimlik kaybı” nın iyice zirve yapmaya başladığı 1990’lı yılların sonlarında kendisini gösterdi. Üstelik de bunun, siyasi – ideolojik kimliklerini “Milli Görüşçü ve Adil Düzenci” olarak tanımlayan Refah Partili Büyükşehir Belediye Başkanları zamanında başlamasının “ayrı bir anlamı” oldu. Bu ayrı anlamın manası, hem savundukları siyasi ideallerle yaptıkları arasında büyük tezat –çifte standart olması yanında, üstelik de Kayserimizde başta ilimizin ismini değiştirmek yanında, diğer yabancılaştırma örneklerinden olarak da (Buna iki örnek, Türkçe karşılıkları ola ola bir berber dükkanına, içinde hiçbir Türkçe kelime olamayan “Barbershop Hair Cuts Men’s Only” işyeri isimi verilmesi yanında, oto işleri isimlerinden olarak da “Garage Corner Car Wash” ismini de koymak gibi) isimlerinin konulmasına öncülük edenlerin, “Solcular, Kemalistler ve CHP’ liler” den ziyade Milliyetçi –Muhafazakar kimlikli siyasi iktidar partilileri ve muhalefet partilileri tarafından konulduğunu, büyük bir ibret ve dehşet havası içinde tespit ettim. Bunu da “İstiklal ve İstikbalimiz Tehlikede! Kayseri’nin Milliyetçilik ve Muhafazakarlığı Buraya Kadar mı ?” başlıklı yazımda ayrı bir konu olarak işleyeceğim.
Sivas caddesi üzerinde açılan bu alışveriş merkezine Türkçe karşılığı “KAYSERİ ALIŞVERİŞ MERKEZİ” ola ola yukarıdaki “KASSERİA AVM” işyeri ismini vermek, “İlimizi Roma –Bizanslılaştırmak” demek değil de nedir?” Yunan “MEGALO İDEASI” na Anadolu topraklarında üzerinde kendi elimizle “tapu senedi” çıkarmak anlamına yf gelmez mi? Bu olup bitenleri, kendisinde “Türklük gurur ve şuuru İslam inanç, ahlak ve fazileti” bulunan hangi hemşerimiz hazmedebilir?
2-“THE KAYSERİ REZİDENCES FORM”: Kayserimizi ismiyle yeniden “Romalılaştırmak – Bizanslılaştırmak” ın ardından bu sefer de bu ismine yabacılaştırmanın daha büyük ve çeşitlenen boyutlarından olarak “İngilizleştirmek” e yönelik bu mesken isminin verilmesi olmuştur. Üstelik de isminde Kayseri ismi dışından bütün isimlerin İngilizce olduğu halde. Bunu da “yabancılaştırmak” a yönelik, İngilizcede pekiştirmeli sıfat anlamını gelen başına “the” kelimesi eklenerek “The Kayseri” yapılanması da ona “İngilizleştirilmesi” anlamını kazandırmıştır. “The” pekiştirmeden olarak “bir, öz” anlamına da gelen bu ismin Türkçe karşılığı “Öz (veya Bir) Kayseri Meskenleri” demektir. Bu meskenler alanı, “Kayserinin ekabirleri ve kodamanlarının oturduğu iki yüksek bloktan ibaret meskenler” denilen bunlar, alışveriş merkezi “Kayseri Form” un içinde yer almaktadır. Türkçe karşılığı ola ola bu “yabancılaşma” isminin verilmesine de insanın içinden “pes doğrusu, yazıklar olsun ” demesi geliyor.
Eğer bu mesken sahipleri, Müslüman –Türk milletini, Londra’da Mason localarının kurulduğu 1717’den beri 250 yıl içinde tarihten silmeyi “siyasi planı” haline getirmiş, milletimizin tarihi ve ebedi düşmanı İngiltere, bu emeli uğrunda cihan imparatorluğu Osmanlı’yı yıkan ve İslam dünyasını da paramparça eden ve üstelik günümüzde de onun Amerika ve İsrail ile birlikte Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de bu sefer de Türkiyemizi darmadağın etmek için “Hafif Yoğunluklu Silahlı Savaş” (Bu, bu günlerde Üçüncü Dünya Harbi’ne çevrilerek hedefe ulaşılmak isteniliyor) içinde olduğumuzun tarih bilgisi ve bilincine sahip olabilselerdi mesken isimleri olarak bu İngilizce ismini koymazlardı.
3-“THE KAYSERİ LOFT HOTEL”: Türkçe karşılığı “Öz (veya Bir) Kayseri Çatı Arası Odası (İngilizcede Loft, Türkçede çatı arası odası demektir) Oteli” olan bu “İngilizleştirilmiş” işyeri de Sivas Caddesi Kayseri-Bünyan yolu üzerinde “Doğu Garajı” karşısında yer almaktadır. Kayseri ismini “The Kayseri” ifadesiyle de “İngilizleştirmek” ten olarak bu işyeri sahipleriyle, yap – sattan olarak oturmakta olduğum evimi onlardan satın almam sebebiyle ayrı bir hukukum ve dostluğum vardır. Bunlara güvenerek, işyeri sahibini aradım ve kendisine sitem ettim. “Aziz dostum, işyerinize İngilizleştirerek koyduğunuz işyeri isminizi üstelik de sizin milliyetçi –muhafazakar kimliğinize (kendisi MHP’de aktif partili, Hacca gitmiş ve adına bir “hayır camisi” yaptırmış olduğu halde) yakıştıramadım” dedim. Verdiği cevap şu oldu: “Otelin işletmesi bana ait değil oğluma aittir. Ben de bu ismi koymasını istemedim. İkna edemedim. Gel kendisiyle görüş sen ikna et” dedi. İkna edebilmem için oğlunun benim yanımı gelmesi lazımdı. Gelmedi.
Bu olup bitenler bana, “Türkiye’nin devasa bir gerçeğini” da gözler önüne serdi ki o da şudur: Günümüz itibariyle daha da ileri safhada olduğu halde genç nesiller, baba ve annelerinin milli ve manevi öğütlerine artık hiç kulak asmıyorlar ve kendi bildikleri “yanlış yollar” dan gitmeye çalışıyorlar. Yaşlı kuşaklarla genç kuşaklar arasında ülkemizin aleyhine çok büyük bir çatışma var. Bu kuşağa günümüz itibariyle “Z Kuşağı” denildiği halde, ülkemizin geleceğini, milletimize yabancılaşmışlıkla hastalıklı hale gelmiş böyle bir kuşağa içimiz ata ata teslim edebilir miyiz? Bu da milletimizin geleceği için bizleri kara kara düşündürüyor.
4-“CASERİA KONUKEVİ”: Yine Kayserimizin ismini “Romalılaştırmak – Bizanslılaştırmak” tan olarak Türkçesi “Kayseri Konukevi” olan bu işyeri ismi de, Öğretmen Evi önünden geçen ara cadde üzerinde Sümer Matbaasının bitişiğinde çok katlı bir aparmanda yer almaktadır. Bu yabancılaşmışlık karşısında insanın içinden, “Kendisinde Türklük gurur ve şuuru, İslam inanç, ahlak ve fazileti bulunan bir kişi bu ismi içi ata ata işyerini nasıl verebilir?” demesi gerekiyor. Bu işyeri sahibinin İstiklal Harbimizde şehit düşmüş dedeleri yok mudur? Varsa ve günümüz itibariyle dirilseler bu yabancılaşmışlık manzarası karşısında torunlarına herhalde şunları söylerlerdi: “Biz, İstiklal Harbimiz günlerinde şehit olurken ülkemizi size böyle mi, böyle olsun diye mi teslim etmiştik? Biz Yunan ekserlerini şehirlerimizden kovmuştuk, sizler ise işyerlerinize Roma -Yunan “Caseria” kelimesini işyeri ismi koymakla sanki ülkemizi Yunanlılaştırmış gibisiniz. Yazıklar olsun sizlere! Hakkımızı helal etmiyoruz!”
5-“HOTEL QAYSER”: İşyeri isimlerinden olarak Kayseri ismini “İngilizleştirmek” ten, İngilizce aslında bu olmadığı halde, kendi akıllarınca uydurdukları “uydurukça bir İngilizce Kayseri kelimesi” den olarak “Qayser” ismini vermeleri olup bitenlerin “daha da fenası” olarak karşımızsa çıkmaktadır. Bu işyeri üstelik de Erciyes Üniversitesi sınırları içinde görünümünde olduğu halde Talas yolu üzerinde “Erciyes Kültür Merkezi” içinde yer almaktadır. Son bir ay içinde adı geçen işyeri isminin direkten indirildiğini gördüm. “ Acaba bu İngilizceden bozma bu ismine halktan gelen tepki içim mi otel ismi iptal edildi?” soruma cevap aramak için adı geçen kültür merkezine giderek yetkililerden bilgi aldım. Bunlar bana, otel sahibinin bu ismi gerçekten İngilizceye benzetmekten olarak verdiğini ve bu konu ile ilgili olarak daha geniş bilgi almam için verecekleri telefon numarasını aramamı söylediler. Telefon açtığımda, karşıma çıkan otelin iki ortaklıktan olarak birisi sahibi Sivaslı olan, ismi bende mahfuz soyadı “Milli “ birisi çıktı. Kendileri “iki ortaklı” olarak otellerinin ismini “Emar Hotel” koymuşlar (Emar ismi, ortaklardan birisinin isim ve soy isminin ilk iki hecelerinin birleşiminden meydana gelmiş bir isim imiş). “Bundan üç ay önce otelimizi Hollandalı birisine devren sattık” dedi. “Hollandalı “ deyince gerçekten Hıristiyan isimli bir Hollandalı zannettim. Öyle değilmiş, ismi “Ali” olan soy ismi bende mahfuz, uzun yıllardan beri yatırımlarını Hollanda’da yapan bir Türk imiş. Oteli ona devredince “Qayser Hotel” ismini Ali koymuş. Bunu koyarken gerekçelerini kendilerine şöyle açıklamış: “İşyerlerine İngilizce işyerleri isimleri koymak modasına uyalım diye, internetten araştırdık; Kayseri isminin Hollandaca “Qayser” olduğuna ulaştık. Bu sebepten otelimizin ismini Hotel Qayser koyduk” demiş. Ben de internetten araştırdım; Hollandaca da böyle bir şehir ismi kelimesi yok. Kendi akıllarında İngilizceden uydurdukları besbelli.
Ortaklar otellerini “Hollandalı” ya devredince paralarının büyük bir kısmını ödememiş. “Bizi dolandırdı” dedi. Bunun üzerine oteli ondan geri almışlar. “Hotel Qayser ismiyle devam edecek misiniz?” edim. “Hayır” dedi. “Üstelik de soy ismim ‘Milli’ olduğu ve bizi de Türkçe isimler koymak hususunda uyardığınız halde ‘kafirlere benzememek’ ten olarak bu ismi koymamız mümkün değildir; Türkçe isim koyacağız” dedi. Ben kendilerine teşekkür ederek telefonu kapattım.
6- Kayseri de “Kasseria” veya “Caseria” ismini almış diğer işlerleri isimleri: Ben yukarıdaki bu işyeri isimlerinden olarak gözlerimle gördüklerimi yazabildim. Nüfusu bir milyonu aşkın şehir ve yüzlerce mahallesi olan Kayseri –Talas’ı gezerek hepsini tespit etmem mümkün değil. Göremeyip yazamadıklarımı da internet üzerinde tespit etmeye çalışırken “Aman Allahım” dedirtircesine işyeri isimlerinin “Kasseria” olarak her geçen gün artmakta olduğunu tespit ettim. Tespit edebildiklerim işyeri isimleri, ağırlıklı olarak Sivas caddesi ve cıvarı mahallelerde olarak şunlardır: Kasseria Sinemaları, Kasseria Lojistik, Kasseria Burger King, Kasseria McDonald’s, Kasseria Cafe Mia, Caseria Butik, Kasseria İnternet Cafe, Kasseria Melikgazi Resimleri, Kasseria ATV Rent, Kasseria Travel, Kasseria Bowling, Anı Kasseria Düğün Salonu .
Bu işyeri sahipleri, bu isimleri, Müslüman Türk milletinin Türklük ve Müslümanlık kimliğinin varlığını dikkate almadan veya yok sayarak, “Biz bu işyeri isimlerini koyarsak Müslüman mahallesinde salyangoz veya domuz satmak gibi oluruz ve halkamızın tepkisi alırız” demeden ve “utanma ve ar duyguları” ndan da sıyrılmış olarak, hangi cesaretle koyabiliyorlarsa, biz de onlara demokratik ve medeni olarak aynı cesaretle tepkimizi göstererek bu yaptıkları işlerden onları vageçirmeye çalışacağız. Milletimizin istiklal ve istikbalinin kurtuluşunun da bu mücadelenin kazanması sayesinde olacağını hiçbir zaman unutmayacağız.
Günümüzün Siyasileri ve Yönetimlerini Uyarılarım
Vatan Yayınlarının sahibi, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi üzerine 83 kitap yazmış ve yayınlamış olarak Edirne’den Kars’a, İzmir’den Van’, Samsun’dan Hatay’a kadar illerde düzenlenen kitap fuarlarının çoğuna yayınevi standım ve yazar imza günlerin olarak katılırım. İnanın, gördüğüm illerin içinde Kayseri kadar kendi milli şehir ismini değiştirerek işyerlerine yabancı isimlerden işyeri isimleri hiç yok dersem bir diğer gerçeği de dile getirmiş olurum. Adı geçen isimler konusunda Kayseri, “İşyeri isimlerinde yabancılaşmanın başlangıcı ve başşehri İstanbul”u bile (bu haliyle “İstanbul yeniden fethedilmelimidir?” sorusu da akla gelmektedir) geride bırakarak birinciliği almıştır ve bu olup bitenlerin ülkemiz genelinde şampiyonu olmuştur. Bir Kayserili ve Kayseri’ de ikamet eder birisi olarak “Kayserimizin bu haline yazıklar olsun” diyorum.
Milletimizin bağımsızlığının sembolü iki bayrağı vardır: Gönderlerde dalgalanan “bez bayrağı” ve hançerlerden çıkan “ses bayrağımız Türkçemiz” dir. Kayserimizin caddelerine her çeşitten ve meslek grubundan olarak, Türkçe karşılıkları ola ola İngilizce işyerleri isimlerini işyerlerinin alınlarına asmak “İngilizce ses bayrağını asmak” gibidir. Hele şu günlerde “Amerika – İngiltere –İsrail Şer Ekseni” ile Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de “Hafif yoğunluklu silahlı mücadele savaşı” (bunu son Gazze olayları sebebiyle de “Üçüncü Dünya Harbi” ne dönüştürerek bizi de coğrafyamızdan silmek istiyorlar) halde yurt içinde de işyerlerimizin alınlarına Amerika ve İngiliz dili İngilizce ses bayrağını asmak ne demektir? Gaflet, cehalet, dalalet ve hatta ihanet demek değil de nedir? Bu haliyle, İstiklal Harbimiz yıllarında caddelerimizi işgal eden İngiliz vb. askerilerinin işgalinin yerini bugün “İngilizce kelimelerin kültürel işgali” almış olacağından işgalin en tehlikelisi budur.
Günümüz itibariyle de “Bu sefer de İngilizce kelimelerin caddelerimizi işgali karşısında” denilerek, buna tepki gösteren ve tedbirlerin alınmasını isteyen ülkemizde bir siyasi lider yok mudur derken benim aklıma hemen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan geldi. Türkçemizin korunması uğrunda yıllardır verdiği “Caddelerimizde Türkçe olmayan tabelalar vardır. Bu kabul edilemez” derken, 26 Ocak 2021 “Dil Ödül Töreni” nde yaptığı konuşmada da “Türkçemizin korunması bugün MİLLİ BEKA Sorunu haline gelmiştir. Bunu da Milli Mücadele ruhuyla aşacağız” dereken Temmuz 2022 bir “Uzay Programı” nda yaptığı konuşmada ise, “Türk Hava Yolları uçaklarından Türkısh Aırlines ismini silerek Türk Hava Yolları ismini yeniden yazacağız” demesi biz Türkçe sevdalıları ve milletimizin yanan yüreğine su serpmişti. Benim şahidi olduğum hiçbir siyasi partimiz ve liderin böyle demeçleri hiç vermeleri karşısında “Acaba bunlar bilerek veya bilmeyerek bir Damat Ferit Paşa veya bir Ali Kemal rolü mü oynuyorlar?”sorusunu da aklıma getirmemiş değildir.
Kayserimiz örneğinden olarak, bütün bu yukarıdaki Kayserimize yabancılaşma yer isimleri AK Partili Belediye başkanlarımızın zamanında olduğuna göre, acaba bunların Sayın Erdoğan’ın yukarıdaki uyarılarını dikkate almamaları yanında, benim de dilimizin korunması ve Kayseri’deki İngilizce işyerleri isimlerinin silinmesi için “zata mahsus” zarfı içinde 4-5 yıl önce kendilerine verdiğim “Dil Raporu” uyarılarımı şimdiye kadar dikkate almamaları ve hatta beni bir gün yanlarına çağırıp fikrimi daha detaylı olarak sormamaları karşısında, “eğer bunlar 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde yeniden belediye başkanları adayları olacaklarsa, bunlara içimiz ata ata oy verebilir miyiz?” sorgulaması da aklımdan geçmektedir. Bu sayın belediye başkanlarımız ve adaylarımız Kayserimizde olup biten her şeyden sorumludurlar. “İngilizce işyeri isimlerini silmek bizim yetki ve sorumluluk alanımızda değildir. Bunları değiştirmeye gücümüz yetmiyor” (güçleri yetmiyorsa,o makamları güçleri yetenlere bırakmaları lazım gelmez mi?) diyerek bundan kendilerini sıyıramazlar. Amasya, Nilüfer, Keçiören, Kırşehir belediye başkanları işyerlerindeki bütün İngilizce işyeri isimlerini nasıl sildirmişler, yerlerine Türkçelerini koydurmuşlarsa, kendileri de onların yaptığı gibi, en azından Belediye Meclislerinden kararlar çıkarıp İngilizce işyerleri tabela vergilerini artırmak suretiyle de buna bir mahalli çözüm yolu bulabilirler.
Bunun kesin ve nihai çözüm yolu Ankara merkezli olacaktır. AK Parti milletvekili Ekrem Erdem ve arkadaşları tarafından “Türkçenin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı “ 2006’da hazırlanıp Meclis Başkanı Bülent Arıç’a sunulduğu halde, günümüze kadar hậlậ yasalaştırılıp yürürlüğe girememiştir. İktidar ve muhalefet partilerimizin bu uzun süren duyarsızlıkları, tepkisizlikleri hatta “gizli –açık destekleri” ne bakılırsa, bunların günümüz itibariyle de bu sefer de şehirlerimiz ve caddelerimizin İngiliz askerleri tarafından değil de İngilizce kelimeler tarafından işgali karşısında içine düştüklere bütün olumsuzlukları karşısında, tarihimizde benzer kötü örneklerinde görüldüğü halde, bunların da günümüzde bilerek veya bilmeyerek Damat Ferit Paşalar, Ali Kemallerin kötü rolleri ve durumlarına düşüp düşmediklerinin cevabını da siz aziz okuyucularımın takdirlerine bırakıyorum. 1 Ocak 2024