BİR GEREKLİLİK OLARAK DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ BİLİNÇ

Hepimizi ilgilendiren birçok konuyu birçok odası olan büyük bir mâlikane gibi düşündüğümüzde o odaların kapılarını açmak için kullanılan bir anahtar gibi düşündüğümüz “Neden” sorusunu da bir insan ya da toplum için bilincin gerekliliği sebebiyle de sorabiliriz. “Neden bir gerekliliktir insan, toplum ya da insanlık için bilinç” diye sorduğumuzda birden fazla cevap da alabiliriz.
Bilinçli olmanın kişisel olarak, ailevi olarak, toplumsal olarak, yönetimsel olarak, küresel olarak, tarihi olarak, inanç ile alakalı olarak vb. birçok unsur olarak yol gösterici bir özelliği olduğunu düşünebiliriz. Aynı zamanda yol gösterici olmasıyla birlikte birçok konudaki sorunların giderilmesi konusunda yardımcı bir öğe olarak da düşünebiliriz. İnanç ile alakalı… Kişisel… İnanç ile ilgili… Toplumsal kimlik ya da herhangi bir konuda bilinç sahibi olmanın… Kendimizi bilmemin… Son belirtilen unsurlar konusunda varlığımızın özüne sahip çıkma… Koruma ve yaşatma konusunda bilinç sahibi olmanın… Varlığımızın herhangi bir özüne karşı tehdit ya da tehlike durumunda savunma amaçlı olarak bilinç sahibi olunması gerekmez mi? Birçok konuda biz kendimizi bilmez isek kendimizi nasıl koruyup, savunup ve yaşatacağız.
İnsan ilişkilerindeki iletişim ve etkileşim unsuruyla birlikte herhangi bir öğrenim aşamasında birçoğumuz karşılaşmıştır bilmek ile bilinçli olmak arasında biraz farkların olduğunu. Unutma olgusuna da sahip olan insanın herhangi bir sebepten dolayı öğrendiği ama aklında bir süreden sonra yer bulmayan öğelerin olduğunu birçoğumuz biliriz. Ama bilinç sahibi olmanın artık insanda bazı olguların kendinde yer bulması… Duygu ve düşüncelerinde bir yer edinmesi ya da bir tahta sahip olması gibi de düşünebiliriz. Kesin bir dil ile söylemeyerek düşünce belirtmek gerekirse de bilinçli olmanın davranışlara da bir etkisi olduğunu düşünebiliriz. Kişisel ya da ailevi bir sorun ile karşılaştığımızda tekil bir nedene yoğunlaşırken de bir nedenselliğin içinde de bulabiliriz kendimizi. Anlayabiliriz belki bu sorunun sadece kendimiz ile alakalı olmayıp ailevi, sosyal, ekonomik, imkanlar ile alakalı, yönetimsel bir sebep ile alakalı vb. unsurlar ile de alakalı olduğunu. Genelin içinde özel, özelin içinde genel sebeplerin içinde bulabilirken kendimizi aynı zamanda bu durumun bir bütünün parçası olmak ile de alakalı olduğunu düşünebiliriz. Bunun için de bize gerekli olan bilinç sahibi olmak ve edindiğimiz bilince karşı davranarak yaşamımıza yön vermeye çalışmak değil mi? Kendimiz konusunda… Ailemiz Konusunda… İnancımız konusunda… Toplumumuz konusunda… Kimlerin ve sahip olduklarımızın mirasçılığı, temsilciliği, bayrak taşıyanı olmamız konusunda… Değişen dünyanın kendimize ve topluma nasıl bir etkisi olduğuna karşı bilinç sahibi olmazsak nasıl var olabiliriz. Nasıl savunabiliriz kendimizi bilinç sahibi olmazsak ve nasıl koruyabiliriz kendimizi. Bilinç sahibi olmayanlar bir oyunun parçası olup oyuna gelmiyor mu? Ortak bilince sahip olmayan bir toplumda ayrılıklar, çatışmaların olmasıyla birlikte mensuplarının birbirine her türden zarar verdiği insanlar olmuyor muyuz?