İnsan ve yol adlı bir makalemden sonra hayatın da bir yolda ilerleme olduğunu da düşünebiliriz. Ama bu yolun da şeritleri olduğunu hesaba katmak gerekir.
Bu şeritlerden birisinin kazanç şeridi olduğunu düşünüp diğerinin hüsran şeridi olduğunu da varsayalım.
Maddi kazanç bu dünyada insan için önemli iken hayattaki birden fazla kazanç türleri olduğuna da inanabiliriz.
Kazanç şeridinde ilerlerken insan kazancı, gönül kazancı, iyilik kazancı, fayda kazancı gibi kazançları da biriktirebiliriz.
Bu birikimlerin de getirisi olduğuna da inanırız belki. İnançların, kutsallıkların, değerlerin sorgulandığı bir dönemde bir kurtuluşun varlığına da inanmak çok zor olabilir. Dünya da üstümüze çöken bir kasvetin ya da kara bulutların etkisi ile inanmak bir artı enerji kaynağı ya da bir ihtiyaç olabilir.
Hani bir şarkı sözünde " Ya umutlar biterse" sözü aklımıza gelirken umutsuzluğun haram olduğunun mesajını veren bir inanca sahip olduğumuz da aklımıza gelebilir. Zaten umudun bitmesi de bir insanı yaşayan ölü hâline getirmez mi?
Artı ve eksi kutubu olan insanın doğasına hitap eden öğeler insanın gideceği yol için bir başlangıç. İnsanda birden fazla konuda haz alma öğesi insanın gideceği yolda belirleyici unsur.
Bu unsur ile birlikte tâbi ki birden fazla unsur da var. Ben merkezli duygu ve düşünceler, kendini haddinden fazla önemseme, hayatı birden fazla konuda ihtiyaca adayarak yaşama, birden fazla konuda ölçüsüz davranış, kendisini çok büyük görme, birden fazla konuda bağımlılıklar, bir ömrün feda edildiği duygu, düşünce ve yaşantı putları insanı hüsran şeridine çeken saptırıcılar arasında.
Her yüzyılda eksilere yönelen insanların varlığını da bazı kaynaklarda öğreniyoruz. Bir anomi'nin varlığı da etkisini gösterdiği toplumu hüsran şeridine çekiyor.
Tuzaklar kuruluyor kitlelere. Oyunlar oynanıyor insanlara. Bu oyuna gelen insanlar ise bilmeden hüsran şeridinde ilerliyor. Düşüncelerde başlıyor sosyal çürümeler. Görseller ile yaygınlaşıyor uyuşturulma.
İnsanın doğasını ve toplumun kimyasını bozan bir sistemin sonucunda olumsuz etkiler artıyor. Tepkiler yükselirken, birçok kimse için fayda getirici bir geri dönüş olmuyor. Akıllar alınıyor düşüncelerle, ekranlarla, sosyal ortamlardaki birden fazla etkenlerle. Eğlence ve haz üzerinden tuzaklar kuruluyor kitlelere.
Zaten dünyanın renkleri de ayrı bir etken.
İnsanı hüsran şeridine çeken gerçekten çok etken varken özellikle yaşadığımız çağda bu etkenlerin seviyesinde artışlar var. Maddi kazanç ya da kişisel fayda amaçlı çocuk kaçırma ve çocuklardan beslenen insanlıktan çıkmışlar hüsran şeridinin önde gidenlerinden değil mi? Birçok masumun hayatını bitiren cinsel sapkınlıklar da hüsran şeridinin önünde gidenler.
Kitleleri yakan ve imha edenler de öncü değil mi hüsran şeridinden gidenler arasında. Gök kubbeyi sarsan mazlum feryatlarına sebep olanlar da hüsran şeridinin öncüleri.
İnsanı yaşatan ve insanı kazananlar da kazanç yolunun öncüleri. İyilik, doğruluk, adalet, fayda, ahlâk, erdem yolunda gidenler kazanç şeridinin öncüleri. Varlığının özünü bilip de varlığının özüne göre yaşayanlar kazanç şeridinde gidenler. Haksız kazançdan uzak durup helal kazançla yaşayanlar gerçek kazananlar. Adaleti yüreğinde taşıyıp yüreğinin sözünden çıkmayanlar da kazanç yolunun öncüleri.
Bu dünyada geçmişten günümüze kazananlar da var. Ama kaybedenler kulübünün üye listesi kabarmış gibi.
Kötülüğün yolundan vazgeçmeyenler hüsran şeridinden gidip bir kaybediş senaryosunun başrol oyuncuları.
Yaşamı yaşanmaz hale getirenler ve insanların önüne duvarlar hazırlayanlar da kazanacağını zannederler.
Kazanmak ve kaybetmek arasında da ince çizgiler olabilir. Hüsran şeridinden kazanç şeridine geçen insan sayısının artması temennisi ile bir makaleye daha son veriyorum.