Değerli Okurlar!
Hz. Ali diyor ki: “ İnsanlar anne ve babalarından çok kendi kuşaklarına akrabadırlar”.
Bu ifadesiyle Hz. Ali insan gruplarının sürekli ve zaruri bir gelişme içerisinde olduklarına işaret ediyor..
Bu düşünceden hareketle bir toplumun ilerlemesi için, değişim ve dönüşüm şartlarına bağlı olarak, kendine özgü bir sosyal değişmeyi gerçekleştirmesi zorunludur.
Zaten değişme doğada hâkim olan evrensel kanundur.
Canlı, cansız tüm yaratıklar sürekli bir değişim halindedir.
Evrende her oluş sürekli bir yenilik içindedir.
Bu sebeple insan da bu değişimden nasibini almalıdır.
Ancak bu değişim yeni şartlara, yeni zaman ve mekânlara göre yenilenerek olmalıdır.
Bu bağlamda Türk toplumu da hızlı bir şekilde değişim yaşamaktadır.
Özellikle yeni nesil yani geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz hızlı bir şekilde hem düşünsel hem ruhsal hem de madde ve mana alanında gün geçtikçe değişmekte ve çoğu zaman da bu değişim yanlış bir zihniyeti doğurmaktadır.
Özellikle cinsellik yönünde nefislerini bir tür şehvet silahı olarak kullanmaktadırlar.
Gençlerimizin kabaran duygularını harekete geçirmek için cinsel tahrik ve baştan çıkarma görünümü toplumda neredeyse bir yaşam biçimi olarak algılanmaktadır.
Ülkemizde hemen her gün cinsellik tutkusuna saplamış gençlerimizin nefsani ve şeytani bataklığa saplandığını duyuyoruz.
Bundan dolayı nice cinayetlerin işlendiğine, nice yuvaların yıkıldığına da şahit oluyoruz.
Bu çağda, bu zamanda ve bu ortamda gençlerimizin gönlünü ve nefsini bu cinsel hastalıktan kurtararak, cinsel his ve arzularını yüksek manevi his ve arzulara dönüştürmek için anne-babalar ile devletimiz tedbir almalı, çare üretmelidir.
Bu çareler arasında bizim de söyleyeceğimiz husus şudur: Gençlerimizin kafalarında, zihinlerinde kıpırdayan nefsani ve şeytani arzularını, şehevi duygularını Allah sevgisinde eritip bu sevginin motive edici gücü ile arıtmalıdır.
Gençlerimiz bilime, okumaya, akla ve üretmeye yönlendirilmelidir.
Çünkü insanı ilerlemeye mani tüm engellerden kurtaracak olan bilimdir.
Çağdaş medeniyet düzeyine çıkabilmek, üreticiliğe ve verimliliğe giden yoldaki engelleri kaldırabilmek için bilim gereklidir
Cinsel bir yaşamın ihtirasından, cinsel bir dünya anlayışından nefislerini arındıramayanların mutlak güzele, mutlak iyiliğe, mutlak hayra ulaşmaları mümkün değildir.
Allah’a kul olmanın birinci şartı, nefsi günah kirinden, bedeni cinsellik tutkusundan arındırmakla mümkün olur.