“Türk tarihi değil, Rus tarihi empoze edildi”.
Türk dünyasının önemli şahsiyetlerinden biri olan Prof.Dr. Rahmangul Berdibayev’i 1999 Eylül ayının ilk haftasında pek çok öğretim üyesi arkadaşlarla birlikte Türkistandaki evinde ziyaretimizde, Komünist rejimin müslüman Türklerin zihninde ve vijdanında yaptığı tahribat sorulduğunda verdiği cevabın devamını burada sunmak istiyorum:
Prof. Dr. Rahmangul Berdibay, o günleri şöyle anlatıyordu. “Kazakistan Kominist Partisi Merkez Komitesi tarafından dil, edebiyat, edebi miras hakkında 1956-57 yıllarında birçok kararlar alındığında Parti üyeliğinden çıkartıldım.. “Milliyetçi” suçlamasıyla sürgüne gönderildim. Çeşitli baskılara maruz bırakıldım. Onlar, bize sağduyunun kurallarını unutturmak istiyorlardı. Kanımızı akıttılar, insanları kanla korkuttular. İnsanları korku ile boyun eğmeye zorladılar; karekteri zayıflattılar, kuvvetli bir boyun eğişi, bir tür köleliği aşılayan zafiyeti yaşattılar. Hedefleri geleceğimizden vazgeçirip geçmişimizi unutturmaktı”.
“Yüreğimizi dolduran duygular, acılaı, düşünceler dışavurmadan böyle sürüp gitti. Bu korkunç zulmün altında ne acılar gizliydi. Körpe ruhları böyle bir yaşama mahkum eden o rejimden kurtulmak için ne çabalar harcandı. Arzu dolu ruhların coşkusuyla beslenen onca umut, yok olup gitti! Böylece herbirimizin ruhunun hücra köşelerine gömülmüş, dokunaklı anılar kaldı. Türk dünyası köklü bir geçmişe sahip olmasına rağmen zaman içerisinde meydana gelen zorunluluk ve çaresizlikler yüzünden birbirinden oldukça uzaklaştı. Bunun yanı sıra tarihini yeni nesillere aktaramaz hâle geldi. Bunun nedeni Rusya’nın uygulamış olduğu böl-parçala-yönet politikasıydı. İlk başta alfabe değişikliği ile bütün bağları koparıldı. Eğitim politikalarıyla Türk tarihi değil, Rus arihi empoze edildi”.
Misafirler, hocanın sakin sakin, duygulu ve gururlu bir yüreği ile verdiği bilgileri sessizce pür dikkat dinliyorlardı. Zihinleri sanki derin düşüncelere dalmıştı. Hoca ise Kominist düzeninin işleyişini olduğu gibi ortaya koyuyordu. Kötü ruhlu yöneticileri, çevresindeki dalkavuk ahlaksızları yürek yakan bir gerçeklikle anlatıyordu.
Rahmangul Berdibay konuşmasına ara vermişti. Çaylar yenilendi. Prof. Dr. Ahmet Uğur Hoca:“Anadoludan Ahmet Yesevi Üniversitesine öğretim üyesi oılarak gelen bizlere ne tavsiyede bulunursunuz, üstad? Dedi.“ Hakkımızda kim ne derse desin, istedikleri hükmü verebilirler. Biz yine heyecanlarımızdan, azmimizden vazgeçmeden, hatalarımızdan utanç duymadan doğruluk yolunda yürümeye devam edeceğiz. Bilim, asalet ister ve aziim ister, parlak düşünce ve derin bilgi, demir gibi disiplin gerektiren büyük bir kuvvettir. Herkes bu alana giremez. Bilim böyle gelişir. Ülke bilimle geleceğe ışık tutar, geisi beyhudedir”
Prof. Dr. Rahmangul Berdibay’in bu duygular ve bu azimle kaleme aldığı Türk halklarının geçmiş tarihini öğrenmek adına kaleme aldığı gelecek nesillere bir kaynak teşkil edecek olan, Türkçeye de çevrilen “ Balkan’dan Baykal’a” adlı eseri Türk Dünyası için bir ansiklopedi niteliği taşımaktadır.(Devam edecek)