DİLİMİZDE YAŞANAN İKİ BÜYÜK DİL YOL KAZASI VE “TÜRKÇE MİSAK-I MİLLİSİ
55 yıllık yazarlık hayatında Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi üzerine 87 kitap yazıp yayınlayan Kayserili tarihçi yazar Süleyman Kocabaş’ın , “Dil Devrimi” tarihini ve geçmişten günümüze dilimizin yaşadığı büyük buhranları dile getiren iki ciltlik yeni kitapları çıktı.
Birinci cildi, “ “Dil Devrimi” İle Gelen Birinci Büyük Dil Yol Kazası 1932 – 1980” de alt başlığı da “Yaşayan Türkçenin Tasfiyesiyle Uydurukça Dil İcadı” olan kitabında,, Yazar’ın kendi ifadesiyle 1932- 1980 zaman diliminde, dünyada sanki” saf dil” varmış gibi, 1000 yıldan beri konuşup yazdığımız Arapça ve Farsçı kelimelerin, “kuru-sıkı ve hamasi dilimizi millileştirme” emeliyle topyekun atılarak, yerlerine genelde masa başında dilimizin imla ve gramerine de aykırı olarak uydurukça kelimelerin konulmaya çalışması “Dil Devrimi” sürecinde yaşanan en büyük buhranlardan ilki olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, uydurukça dil denemelerinin zararlarını görerek daha sonra bundan “Dilde ve musikide inkılap olmaz” dilerek vazgeçtiği halde, kendisinden sonra gelen yöneticilerin “uydurukça dil salgını” nı devam ettirdikleri için 1980’li yılların başların gelindiğinde dilimiz iyice zayıflatılmıştır.
Kocabaş, dilimizde yaşanan ikinci büyük buhranı, “İkinci Büyük Dil Yol Kazısı 1980 - 2025” ve alt başlığı “Anadolu Düşüyor mu? Caddelerimizi İngiliz Askerleri Değil İngilizce Kelimeler İşgal Ediyor” isimli kitabında ise, bu sefer de dilimizin yabancı dillerin ve özellikle de İngilizcenin işgalini konu alan ve özellikle de herkesin gözü önünde cereyan eden, Türkçe karşılıkları ola ola, caddelerimizdeki işyerlerine İngilizce işyerleri isimlerinin konularak, şehirlerimizin giderek birer Türk şehri görünümünden çıkarak İngiliz şehirleri görünümlüne büründüğünü, bunun yapılanmalarını İstanbul, Ankara ve Yazarın yaşadığı Kayseri ilini “pilot bölge şehirleri” değerlendirmesinden ele alarak İngilizce işyerleri örneklemeleri ve tenkitleriyle geniş olarak anlatmıştır.
Kayseri Hakimiyet gazetesinde, Haziran-Temmuz 2021 de dizi olarak da yayınlandığı halde, bu ikinci büyük dil yol kazasına TBMM de el konularak, 2006’da burada kurulan “Türkçenin Korunması Özel Komisyonu” tarafından inceleme yapılarak 9 maddelik bir yasa teklifi hazırlanıp Meclis Başkanlığına yasalaştırılması için verilmiştir. Kocabaş’ın bunun büyük önemine binaen “TÜRKÇE MİSAK-I MİLLİSİ” adını verdiği bu misak, özet olarak şunları içermektedir: İşyerlerine Türkçe isimlerin konulması, yabancı dilde eğitime son verilmesi, Türkçede olmayan harflerin kullanılmaması, yabancı kelimelerin asılları gibi yazılmayarak, ses uyumumuza uydurularak yazılması, dilimize yabancı dillerden imla ve gramer kurallarının alınmaması, herkesin kendisine göre dil uydurmaya kalkışmaması ve bunun bilim adamlarına bırakılması, dilimizin korunması için daha etkili kurumsallaşmalara gidilmesi…
2020’li yıllar itibariyle gelinen noktada, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Caddelerimizde Türkçe olmayan tabelalar var. Bu kabul edilemez… Bugün itibariyle Türkçenin korunması MİLLİ BEKA SORUNUMUZ haline gelmiştir. Bunu da Milli Mücadele ruhuyla aşacağız” haklı teşhisi ve tedavisini dile getiren ifadesini de kitabına alan Kocabaş’ın buna da tercüman olarak, zaten 2006’dan beri Meclis raflarında bekletilmekte olan 9 maddelik “Türkçe Misak-ı Millisi” nin Meclis Genel Kurulunda yasalaştırılarak yürürlüğe konulmasını kitabının sonuç değerlendirmesinde hükümetimiz ve Meclisimizden temenni ve dileğinde bulunması sebebiyle de kendisini tebrik eder, çalışmalarında başarılar dileriz. (İletişim, Nadir Kitap)