Kemal Amca …
Bugün bir değişiklik yapalım mı ?
Size sunacağım bir çok sorum var , gelin hep beraber bu sorulara cevaplar vermeye çalışalım. Cevaplar göreceli , fakat çizgi hep aynı. Geçmiş ve gelecek arasında çırpınan ruhumuzun, sisli dünyasından çıkıp berrak bir aleme belkide gerçeğe yakınlaşmaya çalışacağız.
Öyleyse , bir varmış bir yokmuş, olay gerçekten bir varmış bir yokmuş mu acaba?
Yokmuş gibi bildiğimiz şeyler varmış gibi olamaz mı? Bir şeyin var olması yalnızca bedensel hareketlerin o an tezahürümü; yoksa devam eden bir çizgimi. Bizde iz bırakarak yaşanmış şeyler ,bir yerde bizi bekliyor olabilir mi ? Onlar hatıralarda mı ? Yoksa biz mi hatıralardayız? Kader dedikleri bir sistem içinde ilerleyen o esrarengiz çizginin bıraktığı izler kadar devamında oluşacak geçmiş hatıraların gizemli mutfağından çıkmış yeni hatıralar olamaz mı? Veya ruhumuzun derinliklerinde, işin en başından, bizden ayrılmış ama yine bizim içimizde farklı bir boyutta ama yine içimizde bir yerlerde soyut bir parça olarak , göremediğimiz ama hissettiğimiz doğuştan gizlenmeyi öğrenmiş , ve bir gün kader çizgimizden yazılmaya devam edecek , dağın arkasında hep var olan , bir sabah yine doğacak güneş olamaz mı ?
Şuan geçmişe dönüyorum , çocukluğumun geçtiği bir anın içerisindeyim , yıllar önce yaşamış olduğum bu zaman diliminin , bugün tekrar kaldığı yerden devam ettiğini ruhum bana anlatmaya çalışıyor. Geçmişe dönerek geleceğin çizgisinde , geçmişle yoğrulduğumu anlıyorum desem aynı çizgiden beraber bu yolda ilerleyebilir miyiz sizlerle ? Otuz altı yıl öncesinde geçmişle ilerleyen çizginin devamında , yeniden bugün o çizginin kaldığı yerden devam ettiğinin farkındayım , bu bana geçmiş zamanın içinden benim bedenime kadar uzanan bir ışık demetinin varlığını gösteriyor olamaz mı ? Şu an o anı yeniden yaşıyorum ve yaşam çizgisi bana bir parça taktim etti onu sizlerle paylaşıyorum. Beni anlayan, tüm zaman kalıplarının dışına çıkıp benim zaman çizgimin bir parçasını okunuyor şuan.
Kemal Amca ;
Yıl 1986 …
Hafta sonları ananeme giderdik, ananemgilde olmak beni heyecanlandırır ziyadesiyle mutlu ederdi , bu yüzden hafta sonunu iple çekerdim. Ananemin evinin kapısı çok gizemliydi, şimdi anlıyorum. Eve her geldiğimizde , evin giriş kapısı tüm kudreti ile beni kısa bir süre süzerdi öyle içeri alırdı, bende o ihtişamlı kapıyı bilinçsizce , tüm saflığımla izlerdim. daha doğrusu izlermiş beni veya ben izlerdim kapıyı şimdi anlıyorum. Bana yıllar sonra açılacak başka kapıların haberini veriyordu sanki o gizemli sevgi dolu kapı. İçerde bizi ananemin gönül sofrası beklerdi , ananemin elinden yediğim, kendi yaptığı böreklerin , tatlıların tadı hala damağımda.
Lojmanlarda büyüdüğümüz için, ananemin evinin bulunduğu mahalle bizim için sonsuz bir oyun alanı, özgürlük kokan sokaklar ile doluydu. Mahallede birde bakkalımız vardı , Kemal Amca…
Onun dükkanı bir ihtimal ananemin evinin kapısı kadar gizemli , orada yediğim şeyler belki de ilk hazır paket gıdaların ataları ama yine de çizgimiz aynı , dondurmanın zevkini en derinden hissettiğim, rüzgarın koşmalarımıza yetişemediği , plastik topumuzun peşinden koşarken atletlerimizin terle ıslandığı , mutlulukların yalnızca arkadaşlarımızın varlığı ile olan yılların tam ortasında Kemal Amca…
Mahallenin çocuklarının babası Kemal Amca. O ufacık bakkalında çocuklara mutluluk saçan , yaşı tahminime göre babalarımızdan da büyük olmasına rağmen bizim akranımız ve arkadaşımız olduğunu sandığımız gönlü bol Kemal amca. Daima gülen yüzü ile gönüllerimize sevgi tohumları eken o güzel adam.
Birgün yine heyecan ile ananemin evinin gizemli kapısından içeri girdiğimi hatırlıyorum , hani dile pelesenk olmuş nerede o eski ekmekler dediğimiz anlar varya işte o özlem duyulan mis kokulu ekmek mutfak masasının üzerinde , kokusu bile insanı doyuran tıpkı geçmişimizdeki gönüller gibi masum katkısız.
Bugün kendi evimin penceresinde kurduğum hayallerin yazıya dönüştüğünü düşündüğüm şuan , geçmişten gelen hüzün dolu seslerin beni çektiği geçmiş zamana geçiyorum .Ananemin mutfak penceresinden sokağı izliyorum, tıpkı gelecek hayatlarım gibi derin bir merak içinde , insanlar toplanmış benim kalbimin hüzün bölgesine doğru yürüyorlar . Sırtlarında hiç bir şeye benzetemediğim bir şeyi taşıyorlar , tam o sırada ananeme dışarda ne olduğunu soruyorum , insanların sırtlarında ne taşıdığını soruyorum. Ananem “ Kemal amcanız öldü yavrum , onun cenazesini taşıyorlar “