Parnasizm…
By Yazar Çınar
1866 yılında Fransa’da doğmuş olup yalnızca Şiir ile ilintili bir akımdır. Parnasizm akımı Romantizmde geçerli olan hayallerle dolu ve duygularla çevrelenmiş yapıya tepki olarak doğmuştur. Akımın doğuşunda Arthur Schopenhauer'in felsefi fikirlerinin de önemi büyüktür. Duygular yerine düşünceler hakimdir. Şiirlerde gerçekçilik esastır; dolayısıyla Romantizmden bu parametreler ile ayrılırken, şiirin Realizm ile harmanlanmış formda olan şeklidir diyebiliriz.
Çağdaş Parnas dergisini kuran sanatçıların önderliği ile gün yüzüne çıkmış bu akım sanat sanat içindir düsturunu benimsemiştir. Parnasyan şairleri için şiirin muhteviyatında toplumsal konular yoktur, onlar için mühim olan yalnızca şiirin kendi estetiğinin içinde saklı güzelliklerdir. Tarih sayfalarının içerisinde yer alan güzel zamanların hatırlanmaya çalışıldığı bir mutluluğu arama şeklidir. Seçkin bir kesime hitap etmiştir. Parnasizm akımına muktedir şairler eserlerini bir ressam edasıyla meydana getirmişlerdir. Şekil onlar için çok önemlidir dolayısıyla ölçü ve uyak, ses uyumu ön planda tutulmuştur. Bu akımda şiirler kusursuzluk ilkesine uygun olmaya yöneliktir. Kanaatimce Parnasizm akımı mensubu şairler birer sanat mühendisidir. Teknik bakış açıları sayesinde sözcükler onların atölyelerinde titizlikle işlenir, muntazam bir şiir olma yolunda düzen ile ilerlerlerdi.
Parnasizmin önde gelen temsilcileri arasında; Théophile Gautier, Theodore de Banville, Leconte de Lisle bulunur. Türk edebiyatında parnasizmin en belirgin etkileri ise Tevfik Fikret, Yahya Kemal ve Cenap Şahabettin'de görülmektedir.
Yazar Çınar