Fakihler, nafakayı yiyecek, giyecek ve barınacak mesken temini ile bunlara bağlı şeyler olarak tarif
ediyorlar. kişiye nafakası vacip olan zatların nafakalarını vermek yardımlaşma esaslı bir yükümlülük
olduğundan bunları yerine getirmek lazımdır. Kişinin gerek fakir gerekse zengin olsun maddi gücü
oranında karısı ve çocukları için nafaka vermesi vaciptir. Zengin ise fakir olan anne ve babasının da
nafakalarını temin etmesi vaciptir. Karısı çocukları anne babası yanında kalıyorlarsa ayrıca nafaka
vermesi lazım gelmez. Nafaka bir arada bulunamadıkları zaman lazım gelir. bir kimse zengin ise fakir
olan anne ve babasının nafakasını vermekle mükellef olduğu gibi onların dışındaki fakir olan
akrabalarının nafakasını temin etmekle de mükelleftir. Bir kimse üzerine karısı, küçük çocukları
buluğa ermiş fakat bir mazeretinden dolayı çalışma kudreti olmayan, büyük çocukları, torunları fakir
olan anne baba, büyük anne, büyük babasının kifayet miktarı yiyecek, giyecek ve oturacak yerlerini
temin etmek vaciptir.Kadının boşanması halinde, nafakaya hak kazanmasının şartları Talak suresi 5.
ayeti ile bakare suresi 228. ayetinde beyan edilmektedir. Cabir bin Abdillah ra’ın rivayet ettiği Veda
Haccı ile ilgili hadisi şeriflerinde efendimiz sav “Kadınlar hakkında allah’tan korkun. Onlar sizin
yanınızda bir yardımcıdır. Kendi nefislerinden başka bir şeye malik değillerdir. Onları allah’ın emaneti
olarak aldınız ferc’lerini Allah’ın emri ile helal kıldınız. Sizin onlar üzerinde hakkınız döşeklerinizi
kimseye çiğnetmemeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Onların
sizin üzerinizdeki hakları da erkeğin gücü nisbetinde yiyecek ve giyecekleridir” buyurdu. Anne ve
babanında nafakaya hak kazanmasına da: “Rabbin kendinden başkasına kulluk etmeyin, ana ve
babaya iyi muamele edin diye emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa
ererlerse onlara öf bile deme. Anne babanı azarlama. onlara çok güzel ve tatlı söz söyle onlara
acıyarak tevazu kanadını yerlere kadar indir. Ve Ya Rab! onlar beni nasıl çocukken terbiye ettilerse
sen de kendilerini öylece esirge.”de mealindeki ayeti kerime delalet etmektedir.Peygamberimiz de
“şüphesiz ki kişinin yediği şeylerin en temizi, güzeli kendi kazancıdır. Çocuğu da kendi kazancındandır.
İhtiyacınız olduğu zaman çocuklarınızın kazancından ihtiyaç miktarı yiyiniz” buyumuştur. Çocuğun
nafakaya hak kazanması ise “Anneleri çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Bu hüküm emme müddetini
tam yaptırmak isteyenler içindir. Annelerin yiyeceği giyeceği maruf vechile helal ve temiz yollarla
çocuk kendisinin olan babaya aittir. Kimse gücünün yettiğinden fazlasıyla mükellef tutulmaz. Ne bir
anne çocuğu yüzünden ne de çocuk kendisinin olan baba çocuğu sebebiyle zarara sokulmasın”
mealindeki ayeti kerimede işaret edilmektedir. Tekraren ve özetle; yazımda anlattığım nafakalar, bir
kimseden ödünç alınan veya alınan bir mal karşılığı verilmesi mecburi olan bir borç gibi değildir. İyilik
ve ikram cinsinden olan borçlardır. Nafaka, hak sahipleri tarafından istenmeyerek veya kazaen takdir
edilmeden geçen zaman olursa bir şey lazım gelmez. Takdir edilen nafakaların ödenmesi için
yapılacak vasiyet de hakullah olmayıp kul hakkı cinsinden olduğu için “Varise vasiyetle mal bırakmak
yoktur” hadisine de aykırı değildir. kadının nafakaya hak kazanması ihtiyacından değil, nefsini kocası
namına haps etmesi içindir.Kadın için takdir edilen nafaka kocasının hayatında verilmediği takdirde
üzerinden sakıt olmadığı için vasiyet etmesi lazımdır.Ebeveynler ve diğer akrabaların nafakaya hak
kazanmaları ihtiyaçlarından dolayı olduğu için takdir edilmeden ödenmesi lazım gelmediği gibi
takdirden sonra da verilmediğinde sakıt olur. Fakat Allah katında bu emri yerine getirmediğinden
günahkar olur. Lakin adı geçen akrabalar yetkili merciin emri ile verilmeyen nafaka namına
borçlanırlarsa bunların ödenmesi lazım gelir. Eğer ödenmemişse ödenmesi için vasiyet etmesi
gerekir.İslama uygun yaşama çabası içerisinde olmak niyazıyla..