DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
İhsan Görücü
İhsan Görücü
Giriş Tarihi : 26-03-2024 11:23

EZHER’DE MÜDERRİSi KURIJA (Görücü) ABDÜLHAMİD RÜŞTİ ÇERKESİ EFENDİ (rahmetullahi aleyh)

EZHER’DE MÜDERRİSi KURIJA (Görücü) ABDÜLHAMİD RÜŞTİ ÇERKESİ EFENDİ (rahmetullahi aleyh)

Türkiye’nin Kayseri İli’ndeki İlahiyat Fakültesi’nde tez çalışması olarak hazırlanan bir kitap geçti elimize. Kitabın konusu, Kayseri çevresinde yaşamış olan Çerkes din âlimleridir. Okuyucularımız şayet unutmamışlarsa, dünyanın neresinde yaşamış olursa olsun, Çerkes din âlimlerimizin hayatını anlatacağımızı /onları yâd edeceğimiz söylemiştik. Şimdi bu konuyla ilgili bir kitabın elimize geçmiş olması bizi çok sevindirdi.

Bugün tarih sayfasını KurjI (Görücü) Hacı Hamid Efendi’nin – Allah rahmet eylesin – adıyla açalım. Gazetenin gelecek sayılarında kendilerinden söz edeceğimiz âlimler arasında ilmi derinliği en yüksek ve ilminden de en çok istifade edilenlerin başında geliyor KurjI Hacı Hamid Efendi. Sözünü edeceğimiz âlimler içerisinde daha uzun süre tahsil görmüş olması bir yana, köyüne döndükten sonra medrese açtı ve birçok öğrencinin eğitimini de sağladı.

Hacı Hamid 1860 yılında dünyaya geldi. Dünyaya geldiği yerin sıradan bir yer olmayışı, onun hayatının da sıradan bir hayat olmayacağının işareti gibiydi sanki. Çerkeslerin büyük sürgününde denizin üstünde (gemide) dünyaya gelmişti.

Uzun yolculuk bittikten sonra kendilerine yurt olarak seçtikleri yer, Pınarbaşı ilçesine pek uzak olmayan Şenbey / Eskiyassıpınar Köyü idi. Hamid Efendi’nin çocukluğu ve saygın yaşlılığı işte bu köyde geçti.

Anavatandan getirilen Çerkes gelenekleriyle büyütülerek geçen çocukluk yıllarını müteakip ergenliğe geçtikten sonra kendisinde büyük bir öğrenme hevesi baş gösterdi. Hevesten öte bu konudaki yeteneği de fark edilince, ailesi onun bu arzusunu gerçekleştirmesi için elinden geleni yaptı ve her türlü desteği verdi. Yakın çevresinde temel eğitimini aldıktan sonra, eğitimini arttırmak için Maraş Kenti’ne gitti.

Eğitim için gittiği yerde gördüğü rüya onun düşünce dünyasını derinden etkiledi. Rüyasında güneşin iyice alçaldığını ve kendisinin tepesinde dolaşıp durduğunu görmüştü. Bunun sıradan alelade bir rüya olmadığını hep düşünürken, iyi rüya yorumlayan birini haber alınca, rüyasını ona anlattı. O da şöyle yorumladı rüyayı:

“Rüyan rüyayı sadıka ise, sen büyük bir âlim olacaksın ve ilminin ışığı ile çevreni aydınlatacaksın.” Bunun üzerine Hamid Efendi kendi kendine şöyle karar verdi: “Rüyamın sadık bir rüya olduğundan şüphem yok. Şayet ben ilim ehli olacak isem, burada değil, Mısır’a gitmeliyim”

İşte böylece rüyasından aldığı ilhamla/cesaretle Mısır’a gitmeyi aklına koyuyor.

Mısır’a hangi yıl gittiğini tam olarak tespit edemediysek de, orada 24 yıl kaldı. O zaman Osmanlı Devleti tarafından böyle öğrencilere bağlanan aylıktan aldığını yakınlarından öğreniyoruz.

İlme olan arzu ve iştiyakı ve bu işe ciddiyetle sarılması sonucunda gittiği yerdeki Üniversiteyi yüksek bir derece ile bitirdi Bununla kalmayıp ilmini o derece arttırdı ki, dört mezhebe göre ders ve fetva verebileceğine dair kendisine diploma/icazet belgesi verildi.

Onun ilmi yeteneğini fark eden üniversite yönetimi ve hocaları, onun üniversitede öğretim görevlisi olarak kalmasını istediler. Bunun üzerine 4–5 sene bu görevini yerine getirdi. Ancak ailesi de, yakınları da artık geri dönmesini istiyorlardı. Dolayısıyla onların hatırını kırmadı ve 1895 yılında “Ezher Üniversitesi’ndeki hocalığını bırakarak köyüne döndü; orada iken edindiği birçok kitaplarla birlikte.

Mısır’da “Ezher Üniversitesi”, Hamid Efendi’yi dört mezhebe göre ders ve fetva verebileceğine dair diploma sahibi olarak yetkili kılmıştı. Bu yetkiyle Türkiye’ye döndükten sonra, diplomasının Türkiye’de de geçerli olacağını kabul etti o zamanın Pınarbaşı müftüsü Ahmed Hamdi Rıfai.

Bu şekilde döndükten sonra, kendi halkına ve çevresine faydalı olmak amacıyla köyleri Eskiyassıpınar’da medrese açarak öğrenci yetiştirmeye başladı.

Hacı Hamid’in açtığı medrese, Türkiye’de Cumhuriyet kurulduktan sonra, tevhid-i tedrisat kanunu çıkartılıp medreseler kapatılıncaya kadar açık kaldı.

Çok öğrencisi oldu bu medresenin. Bunların arasından yetişen âlimler az değil. Onlardan bazıları şunlardır: Harun Eefendi, AdemeyHafiz Efendi, Hacı Mecid Efendi ayrıca Türklerden de Ali Şen Efendi ve Esad Efendi. Onun medresesinde sonraları meşhur olan büyük âlimler de yetişti.

Medresesinde okuyanlardan, Mısır’da okuyabileceğine dair kanaat getirdiği kimselere, kendi medresesinin diplomasını(icazetini)veriyordu. Bunu da Osmanlı Devleti kabul ediyordu ve bu şekilde / bu referansla Mısır’da çok kimse tahsil gördü.

Hamid Efendi’nin medresesini bitirdikten sonra Mısır’a giden ve orada tahsilini tamamlayıp dönenlerden Harun Efendi’nin bir sözü nakledilir. Bu sözdeki saygı ve güzellik bir yana, bu sözün doğruluğunda da şüphe olmasa gerek: “ Biz buradan (Türkiye’den Hamid Efendi’nin medresesinden) öğrendiklerimizle gittik, onunla döndük”

Hamid Efendi’nin eğitiminin çevresine olan faydalardan şayan-ı hayret bir husus da şudur ki, o zaman da Çerkesce okuma-yazma olduğunu gösteren bir kanıttır bu.

Anavatana/Kafkasya’ya mektup göndermek isteyenler Hamid Efendi’ye gelerek, ona Arapça olarak yazdırıp gönderiyorlardı. Bunun böyle yapılıyor olmasının sebebi, Anavatanda Arapça bilen ve o mektupları tercüme edebilecek kimselerin bulunması, kendilerinin (gönderenlerin) ise Çerkesce yazmayı bilmeyişleridir.

İşte bu şekilde insanlara birçok konuda yardımcı oluyordu. İlmi konularda da hep kendisiyle istişare ediliyor olması hasebiyle de, onun hakkında şöyle denildiği anlatılır: ”Bizim de Ebu Hanife’miz budur.”

Kendileri güzel ahlak sahibi, nüktedan/şakacı, gönül alan, dertlilerin dertlerini dinleyen, onlara derman olmaya çalışan, bildiklerini başkalarına öğretmek için de hiçbir çabadan geri durmaksızın birçok kimseye iyiliğinin dokunduğu onun hayatından net olarak anlaşılıyor.

İlim tahsili, gurbet hayatı ve ilim öğretmekle meşguliyet, onu geç yaşlara kadar yuva kurmaktan alıkoydu. Kırk yaşından sonra ancak evlendi.

Evlendikten sonra üç erkek bir de kız evladı oldu. Ancak çocuklarının zamanında yetişmemiş olmasından dolayı, onlara çok arzu ettiği yüksek düzeyde ilim tahsil ettirme imkânına ömrü vefa etmedi.

Kendisinin yazdığı bir eseri bize ulaşmadı. Onun kendi eliyle yazdığına şahit olduğumuz, kitaplarına yazdığı şerhlerdir (açıklayıcı notlar).

Güzel bir ömür sürmüş olarak, 1923 yılında 63 yaşında iken dünyadan göçtü.Rahmetullahi aleyh (Kaynak Kuşha Erdal Özden : 20.Y.Y. da Uzunyaylada yaşamış Çerkes-Adige-din alimleri kitabı)

NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA