Esen tüm kültürel aşındırma, yıkma rüzgarlarına rağmen imanında ve ideallerinde sapasağlam müslüman kalesidir toplumumuz. Hamdediyoruz Allaha. Ezelden beri hür yaşadı, ebede kadarda her engellemeyi aşacak ve Müslüman kalacaktır inşallah. Yaratıcımıza sığınarak tüm yaratıkların, dahili/ harici ihanet ve kahpeliklerini yenecek potansiyelde maddi manevi varoluşumuz çok çok şükürler. Mazide olduğu gibi, günümüzde ve gelecekte de inşallah kükremiş sel gibi bendleri söküp atarak dağları yırtarcasına aşacak iman dolu göğsü gibi serhaddıyla medeniyet denilen tek dişi kalmış Siyonist ve haçlı canavar katillerine kök söktüreceğiz. Katiyetle inanıyoruz ki bu yekinmeyi,uyanmayı ve güçlenip şahlanmayı dahili hiçbir işbirlikçi satlık adi adam veya grup engelleyemeyecektir biiznillaah.
Milli ve kutsal olanlar dahi yozlaştırılmıştır. Hoşgörü hoşgörü diye dilimize pelesenk ettiğimiz yina barış barış diye diye dilimizde tüy bitirdiğimiz toplumsal barış , küresel dünya barışı vs erdemsel deyim ve kavramları amaç olmaktan çıkarıp paraya, statüye,makama, çıkara tahvil edilerek amaç olmaktan çıkarıp sıçrama bir yerlere gelme aracı haline getirmişlerdir kasaba siyasetçileri ve yalaka işbirlikçi kifayetsiz çıkar eksenli şeyler karalayan kalemiyeleri. Ilımlılığı uygarlık, radikalliği militarizmle yani askeri dikta/ cuntacılıkla eşleştirerek “Hümanist insan hakları” numarasına yatırarak emperyalistlere baş kaldırmayan kölemen, edilgen, küresel sömürgecilerin her dediğine he diyen bir siyasi sisteme mahkum edilmiş durumdayız. Allah uyanmayı nasip etsin sonumuzu hayr eylesin diyorum.
MÜTTEFİK PATENTLİ KAFİRLER !
Başımızın belası olan, müttefik patentli, dost görünümlü ama kanımızı içmeye and içmiş riyakar gayri müslim düşmanın dikalası olanlarla ittifak kurarak adeta kendi ellerimizle kendi sonumuzu hazırlama siyaseti gibi izlenen siyaset, gidilen yol ve uluslararası dediğimiz küresel siyaset. Dışarıyla işbirliği halinde olan iç hainleri elimine ederek, aramızda birlik beraberlik ve kardeşliği sağlayarak sağlam toplumsal bir kaleye dönüşüp fevkalade hassas küresel dünya şartlarında lüzümsüz siyasi laik-anti laik, alevi- sünni vs dini ve siyasi bölücülük ve dayatmalara son verip gerçekten milletin egemenliğinin hakim olacağı bir uyumlu toplum inşa etmek zaruretimiz vardır. Olmamızın veya ölmemezin püf noktası, kılcal damarı bu konudur kısaca.
GAZZE. VAH Kİ VAH BENİM KARDEŞLERİME.
Yazıda imla kadar uslubun da mühim olduğunun ayırdımındayım sevgili kardeşim. Uslubumuzun zaman zaman sertleşmesi belki de aksül amel düşünceler getirecektir akıllara ama okuduğumuz sanal alemden yaşadığımız gerçek hayata döndüğümüzde cehalet eksenli tahribatlarımızı, yaptığımız yanlışlarla ülkeye ve insanımıza verdiğimiz zararları görürsek ne kadar haklı olduğuma hak vereceksiniz. Gerçekleri örtbas edebilme, setretme hileleriyle doğru söyleyen/ yazanları kovalamak yerine, onlarla uğraşmak yerine, hepimizin akılımızı başımıza alıp elimizi de vicdanımıza koyarak adaletli şekilde, Allah CC için üyesi olduğumuz, beraber nefes alıp verdiğimiz çıkar ve zarar birliği içinde olduğumuz seksenbeş milyon kardeşimize haksızlık etmeyelim. Çıkarcı sahtekarların, egoist menfaatperestlerin, soyguncu azgın kapitalist haydutların yanında değil, bilakis/ aksine karşılarına korkusuzca karşılarına dikilip onurlu ve vicdanen rahat bir hayat ve mücadele seyrü sülükü izleme istikametinde olmalıyız. Yüce Allah Tela böyle emrediyor.
Devleti Aliyenin/ Osmanlımızın bir vilayeti olan yanıbaşımızdaki Irak’ta ve günümüzde aynı şekilde vilayetimiz olan Kudüs ve Gazze’ nin başına gelen insanlığın görmediği felaketi düşünelim. Yakın bir zamanda Allah fırsat vermesin, bizim başımıza getirmeyeceklerine garantimiz yok. Gerçekçi düşünün lütfen. İş işten geçtikten sonra hayal kırıklığı hiçbir işe yaramıyor değil mi? İç hainleri elimine edip birlik ve beraberliği sağlamak için her yolu denemeliyiz. Mazlum toplumlar için hiçbir olumluluk ve iyilik içermeyen emperyal küresel siyasetin ezici/boğucu, acımasız cenderesindeki çağdaş dünyada katil ve alçakları ittifaklarla yurdumuza uğratarak kalkınabileceğimiz ve güçlenebileceğimiz hülyalarından uyanmalıyız.Kendimize yazık ediyoruz. Aksine diğer türlü düşünce ve siyasetler nafile, faydasız hatta yıkıcı/ yokedicidir.