İkisi de Galatasaray’da yıllarca forma giydiler.
Şu anda ikisi de farklı görevlerde bulunuyorlar.
Türk futboluna dair iki önemli gözlemleri düştü geçtiğimiz günlerde.
Biz yıllardır yazıp-çiziyoruz ama nafile…
Birde onlardan dinleyelim bakalım Türk futbolunun temel sorunları nelermiş?
CAS’TA EN FAZLA DAVASI OLAN ÜLKEYİZ
En acı gerçekte bu.
Kayserispor’un da bu konuda epey başı ağrıdı.
Bir çoğunu başkan Berna Gözbaşı’ya çözmek zorunda bıraktılar.
Deyim yerinde ise daha mevzuyu bile anlayamadan, başkan olduğuna bile sevinemeden, genel temizlik yaptırdılar ama yetmedi…
Bertalocci dahil, Mensah ve daha birkaç dava daha başımızı ağrıtacak türden gelişmeler.
Türk futbolunda hallolması gerek çok sayıda problemin olduğunu söyleyen Galatasaray’ın ve A Milli Futbol Takımı’nın eski oyuncularından Hakan Ünsal, “CAS’ta dünyada en çok davası olan ülkeyiz maalesef. Belki de bu kriter, yönetim açısından nerede olduğumuzu gösteren kötü bir kriter. Avrupa da dünyada var olan sorunların çözümü konusunda bu sebepten dolayı Türkiye'ye olumlu bakmıyor” diyerek önemli bir yaraya parmak bastı.
Öyle oyuncuları öyle şartlarda bu ülkeye getiriyorlar ve imza attırıyorlar ki akıllara zarar tablolar.
Zaten bu borç batağının en önemli unsurlarından birisi de bu değil mi zaten?!..
“TÜRK FUTBOLUNDA BİRÇOK SORUN VAR”
Türk futbolunda hallolması gereken birçok sorun olduğuna dikkat çeken Ünsal, “Dünya Profesyonel Futbolcular Birliği (FIFPRO), FIFA ve UEFA’nı kabul ettiği bir kurum.
Dolayısıyla güçlü bir birlik.
Avrupa bölümünün yapacağı bu iş, konuşmalar bizim Türkiye'deki futbol ortamına çokta uygun değil. Oyuncunun iş yükünün fazla olması, bunun oyuncu sağlığına etkileri ya da futbol sonrasında yapacağı şeyler, bizim maalesef bunları konuşuyor olmamız aslında Türk futbolu için şu anda lüks gözüküyor.” diye konuştu.
“AVRUPA, TÜRKİYE’YE OLUMLU BAKMIYOR”
Dünyada, Spor Tahkim Mahkemesi’nde (CAS) en fazla dosyası bulunan ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatan Hakan Ünsal, “Burada da zaten o kadar çok sorun var ki bu sorunların zaten 1-2 başlığını anca konuşabiliyorsunuz. Onları nasıl halledebileceğinizi konuşuyorsunuz. Oyuncuların var olan kontratlarından, şartlarından, kulüplerin var olan problemlerinden mali anlamda, yayıncı kuruluşun aynı zamanda bu işten çok şikayetçi olmasına kadar çok geniş yelpazede problemleri olan bir ülkeyiz maalesef. Kaldı ki oyuncularla kulüplerin yaşadığı problemlerin yansıdığı CAS’ta da dünyada en çok davası olan ülkeyiz maalesef.
Belki de bu kriter, bizim aslında nerede olduğumuzu, oyun anlamında demiyorum, yönetim açısından, futbolun yönetimi ilişkileri açısından nerede olduğumuzu gösteren maalesef kötü bir kriter. Avrupa da dünyada var olan sorunların çözümü konusunda bu sebepten dolayı Türkiye'ye olumlu bakmıyor. Dolayısıyla sorunların büyüklüğü, onları çözmek için gereken zamanlara bakarsanız FIFPRO gibi ciddi kurumlardan yardım almak, onlardan destek almak çok önemli” ifadelerini kullandı.
BU DÜZEN DEĞİŞMEZ…
Türk futbolunda günlük başarılara odaklanıldığını dile getiren Ünsal, “Zaten var olan sistemi devam ettirmek, her gelen yönetim bilgi, birikim, tecrübe ve anlayışına göre yürüyor.
Gelen yönetim eğer doğru işler yapmayı becerirse sene şampiyon oluyor ama birkaç sene sonra o giden yönetimden sonra yeni gelenler tamamen sistemi tekrar değiştiriyorlar. Kim gelirse gelsin yönetici bazında da teknik adam bazında ve oyuncu bazında da var olan sistemi devam ettirecek bir düzen olmadığı için bizde bir sene şampiyon olan, ertesi sene dağılabiliyor ya da bir sene şampiyon olan bu işi 1-2 yıl daha götürüp sonra dağılıyor. Bu düzenin kolay kolay ben Türkiye’de değişeceğini düşünmüyorum. “ şeklinde tablonun vehametini de gözler önüne ermiş oldu.
“TÜRKİYE, İYİ BİR YERDE DEĞİL”
Bir diğer Galatasaraylı…
Cihat Arslan, Türkiye’nin dünya futbolunda iyi bir yerde bulunmadığını ve özellikle teknik direktör seçimlerinin liyakattan ziyade tanıdık sistemi üzerine yapıldığını söyledi.
Kuzey Makedonya 1. Ligi takımlarından FC Shkupi ile mart ayında 1.5 yıllık sözleşme imzalayan Teknik Direktör Cihat Arslan, ayrıca A Milli Takım Teknik Direktörü Kuntz’un da kalıcı başarıları yakalayacağına inanmadığını dile getirdi.
DÜNYA KUPASI ARASINDAN SONRA…
Arslan, “Sezon başına baktığımızda Fenerbahçe çok büyük bir hoca getirdi. Avrupa, hatta dünya standartlarında bir hoca. Çok da deneyimli. Sezona iyi başladılar, iyi de götürdüler. Galatasaray da hem yeni yönetim hem de Okan Buruk hocayla yeni bir kimliğe büründü. Geçen sene çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamışlardı. Bu büyük bir değişimdi ama çok doğru bir kadro mühendisliği yapıldı Galatasaray’da. Fenerbahçe favori görünüyordu ama ne olduysa Dünya Kupası arasından sonra oldu. Sezon başında Galatasaraylı yöneticiler biraz daha federasyon yönetimine eleştirisel yaklaşıyordu. Dünya Kupası arasından sonra Galatasaray, pozitif ilerleme kaydetti. Yönetimi de tebrik ediyorum; Zaniolo, Mertens, Icardi transferlerinden dolayı. Türk futboluna büyük renk kattılar. Şenol Güneş hoca sezon başında Beşiktaş’ın başında başlasaydı belki şampiyonluk yarışına farklı bir nefes getireceklerdi. Lig sonuna kadar da iyi götürdüler. Kötü başladıkları ligi çok çok iyi bitirdiler” şeklinde konuştu.
“YABANCI HOCALARIN ZAMANA İHTİYACI VAR”
Süper Lig’de son 16 sezonda Türk teknik direktörlerin şampiyonluk yaşamasının hatırlatılması üzerine Cihat Arslan, “Yabancı hocaların geldiği ilk sene şampiyon olması zor. Hem takımını tanıyacak, hem ligi hem de rakiplerini tanıyacak. Yabancı hocaların birkaç seneye ihtiyacı var. Türk teknik direktörlerin kendi toprakları, kendi bildikleri bir lig. Yoksa Jesus’tan hepimiz büyük değiliz, Türk teknik direktörler olarak. Onu öyle görmemek lazım” diye konuştu.
ÇOK FAZLA YAPBOZ FENERBAHÇE’Yİ BOZDU…
Fenerbahçe’de her sezon çok fazla değişiklik yaşandığını belirten 53 yaşındaki çalıştırıcı, “Biraz inandığınız birini getirdiğinizde onunla birkaç sene devam edebilirsiniz.
Alex Ferguson, Manchester Unitad’a ilk geldiğinde hemen şampiyon olmadı. Galatasaray, Menchester’ı elediğinde onlar için büyük bir yıkımdı ama kimse Ferguson’un görevine son vermedi.
Ya da Guardiola, Manchester City’de Şampiyonlar Ligi’ni kazanamadı diye kimse onunla yolları ayırmadı. Sonunda da Şampiyonlar Ligi’nde kupaya uzandı. O yüzden Jesus’a da destek vermek gerekirdi. Çok fazla yapbozlar Fenerbahçe’yi bu hale getirmiş olabilir” cümlelerine yer verdi.
“LİYAKAT DEĞİL, TANIDIKLIK ÜSTÜNE GİDİYOR İŞLER”
Cihat Arslan, Türk futbolunda teknik direktör olarak yeni yüzlerin yer alması gerektiğine vurgu yaparak, “O zaman kalite artar, rekabet artar. Şu an Türkiye, dünya futbolunda iyi bir yerde değil.
80 milyon nüfusumuz var, çok büyük potansiyellerimiz var.
Bu potansiyeli neden kullanamıyoruz?
Gerçekçi rekabete açık olmadığımız için.
Liyakat değil, tanıdıklık üstüne gidiyor işler. Rekabetin önünü açtıkça alttan daha başarılı teknik direktörler gelecektir. Bu da yukarıyı zorlayacaktır. Ama Türk teknik direktörler dünyaya da açılmalı. Erol Bulut hoca Cardiff City’e gitti, tebrik ediyorum. Portekizli hocalar sadece Portekiz’de mi çalışıyor, yoksa dünyada Portekizli hocaları mı temsil ediyorlar. Bizim eksiğimiz de bu diye düşünüyorum. İnşallah hocalarımız yurt dışında en iyi yerlere gider” dedi.
KUNTZ, EVİRİP ÇEVİREBİLİR Mİ?
A Milli Futbol Takımı’nda teknik adamlık koltuğunda yabancı hoca olup olmamasından ziyade daha farklı konulara odaklanılması gerektiğini dile getiren Arslan, şunları söyledi:
“Türk futboluna ne katacak, neler getirecek diye bakmak lazım. Milli takım için Türk futbolunun sallandığı bir dönemdeyiz.
Kuntz, bu kalıcı başarıları ortaya çıkarabilecek bir teknik direktör mü acaba?
Yoksa Avrupa’da sadece genç bir takım çalıştırmış teknik direktör, Türk futbolunu evirip çevirebilir mi?
Bir sistem üzerine oturtabilir mi, kesinlikle hayır.
Ben Kuntz’a o yüzden karşı çıkıyorum.
Bir ülke futbolunu dizayn etmesini bekliyoruz.
Daha önce bunu yapmış mı, yapabilir mi; hayır.”
ÇÖZÜMSÜZLÜK…
İki eski takım arkadaşından önemli tespitler.
Sanırım bir çoğumuz da katılıyoruz tespitlerinin büyük bir bölümüne.
Sorun hemen hemen aynı.
Çözüm mercide.
Ancak soruları çözmek kimsenin işine gelmiyor.
Böylesi daha rantbl sanırım herkes için…