Seçimlerin sonuçları genelde Sebep-Sonuç ilişkilerinin finali ile de daha net bir platforma taşınır.
Dünün nedenleri bugünün sonuçları ile ortaya yepyeni tablolar çıkartır.
Türkiye’de hesap sorma gibi bir gelenek yoktur ve genelde “Devri Sabık yaratılmaz!” ama geride kalan süreç içinde de günahı olanların defteri öyle ya da böyle dürülür uzun vadede.
İlahi adalet tecelli edene kadar bazı şeyler görülmese de, duyulmasa da öyle ya da böyle “Etme-Bulma Dünyası” güzergahında her şey-herkes kendi yolunu bulur.
POTANSİYEL ARAYA GİDİYOR…
Spor Türkiye’de milyonları ilgilendiren bir olay.
Herkesin bu konu ile ilgili bir fikri var elbette.
Spora öyle ya da bulaşmıştır herkes.
Hiç olmasa bile ya parkta yürüyüş yapar, ya bisiklete biner, ya da evde bir iki kültür fizik hareketi ile dinç kalmaya çalışır, göbek eritmek için didinir dururuz.
Türkiye 85 Milyon nüfusu ile genç ve dinamik bir ülke.
Yaklaşık 25 milyon genç var bu ülkede.
Peki bu gençler ne yapıyorlar.
Çoğu işsiz, gelecek endişesi ile bunalımdan bunalıma akıyorlar.
Spor aslında herkes için ilaç…
MİLLİ SEFERBERLİK ŞART!
Daha önce de yazmıştım.
Hatırlatma fayda var.
Bu kadar genç insanın yaşadığı Türkiye’de “Sporda Milli Seferberlik ilan edilmeli!” diye…
Evet… Gerçekten de Seferberlik ilan edilmeli.
Bu süreç hızlandırılmalı.
Bu ülke tez elden her alanda kalkınmalı…
Öyle katıldığımız Ülkeler çapındaki etkinliklerde bir iki madalyaların sevinci yerine topyekün her dalda her alanda esip, yağıp,gürleyip madalyalara ambargo koymalıyız.
Türkiye dört mevsimin aynı anda yaşandığı bir Cennet ülke.
Bu nedenle bir çok ülkede yapılamayan bir çok spor dalını yapmak mümkün.
Kamp tesisleri yönünden zengin.
Spor tesisleri bağlamında da gelişmişlik süreci devam ediyor.
O halde bu kadar genç nüfusun hem gazını almak, hem topluma kazandırmak, hem milli forma ile tanıştırmak, hem Dünya’ya açılmak için daha ne bekliyorsunuz?
SPOR-SİYASET BİRLİKTELİĞİ…
Ne yazık ki Türkiye’de spor her zaman siyasetin içinde oldu.
“Zaman zaman Siyasetin gölgesi düştü sporun üzerine.” diyeceğim ama genellikle böyle olduğu için bu cümle belki de hafif kalacaktır…
Haksızlıklar birçok sporseverin hafızasındadır.
Küme düşmenin kaldırılması, aleni hakem hataları, belediye takımlarının birbirlerine sürekli iltimas geçmeleri, haksız küme düşmeler, puan silmeler, şikelerin hasır altı edilmesi, bazı takımlara devlet imkanlarının hortumla verilmesi ve daha neler neler!...
Bu ülkede Fetö işbirliği ile ne takımlar şampiyon oldu ne takımlar küme düşürüldü.
Ne sporcular bu ülkeden milyonlar götürdüler.
Milli takımlara seçildiler, hak edenler ise Milli formadan koparıldılar…
Atatürk isminin silinmesi için stadyumlar arena oldu.
Sanki gladyatörler savaşıyormuş gibi…
Rant uğrunu koca koca stadyumlar yapıldı seyirci kapasitelerinin iki üç misli.
Hava alanları, köprüler, oto yollar misali…
SİYASETİN OYUNCAĞI…
41 Yıllık meslek hayatımızda epey şeyler gördük, yaşadık, duyduk.
Dünkü yazımda aynen şu ifadeyi kullanmıştım;
“Velhasılı kelam futbol futbol değildir Türkiye’de.
Siyasetin bir başka uzantısı ve aktörlerinin resmen oyuncağıdır…”
Spor siyasetten uzak olmalı.
Hiçbir siyasi adı ne olursa olsun, kişi ya da kurum sporun doğal sonuçlarına etki etmemeli.
Sahada olanlara masa başında tesir etmemeli.
Popülist politikalar uğrana spora daha fazla gölge düşürülmemeli.
DEĞİŞİM RÜZGARLARI…
Kazan kaynıyor.
Türkiye’de değişim rüzgarları esiyor.
Malum mevsim ilk bahar.
Her şey uyar bu aya.
Aşık olmakta mümkün, ayrılmakta.
Ekonomi, Spor, Siyaset aklınıza ne gelirse seçim kararının alınması ile birlikte gerek iktidar kananında gerekse de muhalefet kanadında kendilerince yeniden şekillendiriliyor seçimi kazanmak adına.
Her şey ama her şey yine ve yeniden konuşuluyor.
A’dan Z’ye madde madde, satır satır dizayn edilmeye çalışılıyor.
Bakalım sandık iradesi ile kimin hesapları tutacak?
SPOR POLİTİKALARI DEĞİŞ(MELİ)ECEK…
Türkiye’de Spor politikaları değişmeli.
Son yapılan Spor yasasındaki değişikliklere dair bir çok eleştiri olmuştu.
Bu eleştirileri köşemde daha önce yazmıştım.
Ne yazık ki Türkiye’nin son dönemlerde İç ve Dış Politikası gibi ayakları yere sağlam basan bir Spor Politikası da yok.
Spor öncelikle rant kapısı değil.
Kirli ilişkiler yumağının içindeki dönen devasa döviz ve TL’nin yıllarca birilerin babalarının malı gibi cirit attıkları hesabın kitabın bile sorulmadığı bütçelerle desteklendiği bir süreçte “Kimin eli kimin cebinde belli bile değil!”
Spor öncelikle kitlelerin sağlıklı nesiller olarak yetişmesi ve uluslararası arenalarda rekabet edilebilmesi için donanımlı ve fair play ruhu ile rekabet edecek nitelikle sporcular yetiştirmekle ilgili bir alan. Bu nedenle değişmeli, değiştirilmeli bu konuya bakışa açısı ve yaklaşımlar…
A’DAN Z’YE VİTRİN YENİLENECEK…
Türk Sporunda yenilik kapıda.
A’dan Z’ye değişim geliyor sporumuza.
Eğer Millet İttifakı sandıkta Cumhur ittifakını geride bırakmayı başarabilirse kelimenin tam anlamı ile “Taşlar yerinden oynayacak” Türk sporunda son çeyreğe damgasını vuran birçok isim ile yollar ayrılacak.
Değişim olmaz ise Cumhur İttifakı ile yola devam edilecekse o zaman başkan.
Düzen aynı düzen!...
JÜBİLE ZAMANI…
AK Parti iktidarı sayesinde sporumuzda son 25 yıldır istedikleri gibi borusunu öttürenler için Jübile zamanı kapıda eğer seçimler Millet İttifakının arzu etiği gibi gelişirse.
Birçoklarının bırakın yönetici olmayı spor tesislerinin önünden geçme şansları bile olmayabilir…
Önceki gün yazmıştım.
Türk sporu ve futbol borç batağında diye…
Niye böyle bir tablo ortaya çıksın?
Kendi şirketlerinde kar üstüne kar edenlerin kulüpleri batırmak için sarf ettikleri çaba ve gayret ile gelinen nokta burası mı olmalı?!...
50-100 Bin TL’le bile etmeyen sporcuları milyonlarca avrolara transfer ederek bu ülkeye ihanet edenlerden hesap sorulmalı.
Sporun çıtası düşürmelerine rağmen, fiyatları tavan yaptıranlar hesap vermeliler.
Bu ağır vebalin sorumluluğu öyle kolay kolay ödenebilecek bir durum değil…
MHK’YE DAİR…
Mesela MHK ile ilgili ilginç bir iddia var.
Cüneyt Çakır’ın Sabri Çelik’in istifası akabinde ki MHK başkanlığı beklentisi Lale Orta’nın devreye sokulması ile engellenmişti.
Önümüzdeki günlerde 14 Mayıs’ta ortaya çıkacak olan seçim sonuçlarına göre MHK’de de taşlar yerinden oynayacak gibi.
Bu sezon bu ekiple biter mi?
Onu da zaman gösterecek.
GERİ SAYIM BAŞLADI…
14 Mayıs için geri sayım başladı.
Son 50 gün.
Eğer bir değişim olacak ise bunda herkesin payı olacak, herkes bundan öyle ya da böyle etkilenecek.
Değişim pozitif yönde ise ne ala…
Dünya kantarına çıkmak, rekabet etmek adına değişim-gelişim-dev adımlar şart.
İster bunun adı mevcut iktidar olsun ister muhalefet spor konusu milli bir meseledir ve bu böyle görülmeli, yaşanmalıdır.
Yoksa anam-babam usulü kendi ligimizde oynamaya ve küçük çaplı kendi olimpiyatlarımızla teselliye ve hamasi söylemlere devam…