Herkes şunu söylüyor.
“Türk futbolunun marka değeri artmalı!”
Hemfikir miyiz?
Elbette ki de.
Peki nasıl olacak bu?
Hele hele de birbirinden acı/tan gerçekler önümüzde dururken.
NEDENLERİ, NİÇİNLERİ?!...
Türk futbolunda tablo son şekli ile şu şekilde:
Türkiye, UEFA Ülke Puanı klasmanında yeni sezona 13. sırada başlayacak.
UEFA Ülke Puanı klasmanında geçen sezonu 12. sırada noktalayan Türkiye, 2023-24 sezonu macerasına 26,6 puanla 13. sıradan başlamak zorunda kaldı.
Yabancı oyuncu kontenjanı sürekli tartışma konusu olan Süper Lig'de, 2022-23 sezonunda 74 ülkeden toplam 311 yabancı futbolcu görev yaparken ülkemizdeki tablonun hem milli bazda hem de kulüpler bazında neden bu kadar kötü olduğunu sanırım bu gerçek teyit ediyordur…
Zaten ligler kategorisinde küme düşmüştük.
Toparlamak içinde epey cırmalıyoruz.
Ha bu arada Milli takım teknik patronunu yemek için de bir grup ciddi kulis faaliyetleri içerisinde.
DÜŞÜŞE BAKAR MISINIZ?
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi: “Naklen yayın gelirimiz 500 milyon Dolarlardan, 120 milyon Dolar'a geriledi. Naklen yayın gelirleriyle ilgili adımlar atacağız" dedi.
En acı itiraf.
Sayın Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, artık seçilmiş başkan olarak Türk futbolunun patronu.
Önümüzdeki 4 senede bu koltukta oturacak.
Bakalım söylemleri ile eylemleri nasıl gidecek?
Farklılıklar olacak mı?
Aslında rakamlar yerinde sayıyor.
Ha 500 Milyon doları 3-5-10 TL’den ödemişsiniz, ya da 120 Milyon doları 15-20 hatta şu anda 25 TL’den ödemişsiniz.
Bir fark görüyor musunuz?
Ben göremiyorum.
Elin adamları kazanıyor.
Bizimkiler ise kazınıyor…
“HEDEFİMİZ SADECE 2024 DEĞİL…”
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığına yeniden seçilen Mehmet Büyükekşi, amaçlarının Türk futbolunu ileri seviye taşımak olduğunu belirterek, “Delegelerimizin göstermiş olduğu teveccühle tek aday olarak yeniden seçildik.
Geçtiğimiz bir yıllık süreçte önemli çalışmalar yaptık.
Tüm futbol marka değerini artırmak adına yaptığımız çalışmalar büyük oranda kulüplerimiz tarafından olumlu karşılandı” dedi.
Türkiye'nin adaylık başvurusu yaptığı 2028 ve 2032 Avrupa Futbol Şampiyonaları ile alakalı olarak ise Büyükekşi, “2028 ve 2032 Avrupa Şampiyonası'nı, Türkiye’de düzenlemek için müracaat ettik. Sonuçları 10 Ekim’de belli olacak. Orada da ümitliyiz. Güzel çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’nin organizasyon gücünü devletimiz yaptığı statlarda, Avrupa şampiyonasını alma konusunda bize inşallah önemli bir katkı sağlayacak” açıklamalarında bulundu.
“YENİ BİR SAYFA AÇMAK ŞART!”
Her kulübe eşit mesafede durduklarını aktaran Büyükekşi, “Hedefimiz en sevilen spor dalı olan futbolun marka değerini yükseltebilmek. Bununla çalışmalarımıza başlamıştık.
Yeni bir sayfa açmamız gerekiyor. Kulüplerimizin birbirleriyle yaşadığı, hakemlerle ilgili, federasyonla ilgili yaşanan sıkıntıları bir tarafa bırakmamız gerekiyor.
Beyaz bir sayfa açmamız gerekiyor.
Biz bütün kulüplerimize aynı mesafedeyiz.
Bütün kulüplerimizi aynı şekilde seviyoruz, sayıyoruz.
Hiçbiri arasında bir farklılık ve ayrıcalık görmüyoruz” şeklinde konuştu.
EN KÖTÜ RAKAMLAR…
“Naklen yayın gelirimiz 500 milyon Dolarlardan, 120 milyon Dolar'a geriledi” diyerek tablonun vehametini gözler önüne seren ve Naklen yayın gelirlerindeki düşüş hakkında da Mehmet Büyükekşi, “Şampiyonlar Ligi finalinde bütün dünya gördü, nasıl bir organizasyon yaptığımızı.
Bunu yapmamız için hiçbir eksiğimiz yok.
İnşallah önümüzdeki yıllarda marka değerimizi artırmak adına önemli işler yapmak istiyoruz.
Naklen yayın gelirimiz 500 milyon Dolarlardan, 120 milyon Dolar'a geriledi.
Yeni dönemde bununla ilgili bir takım adımlar atıyoruz.
Süper Lig, 1, 2, 3. Lig ve Türkiye Kupası'nda yeni bir format hazırlığı içinde olacağız” ifadelerini kullandı.
SORU’DA BELLİ SORUNDA!
Herkes aynı soruyu soruyor, sorunu da biliyor.
Ancak kim ne derse desin konu hep dilek ve temenniler de kalıyor ve kalıcı bir çözüm getirilemiyor Türk futboluna.
Naklen Yayından tutunda sahada forma giyen oyunculara kadar hepsi ama hepsi yabancı tahakkümü altında ve çıta gittikçe de düşmeye devam ediyor.
Bu saatten sonra bazı şeylerin değişeceğine inanmak sanırım büyük safdillik olsa gerek.
Zira ülkenin içinde bulunduğu ekonomik tablo içerisinde bir çok şey gibi futbolumuzu da spor adamlarını da değiştirmek ne mümkün.
Her şey kemikleşmiş durumda.
Her şey ama her şey belli bir zümrenin tekelinde ve kazanımına açık.
Hesap kitap sora(bile)n yok.
Tam gaz ileri…
Batırıncaya-bitirinceye-yitirinceye kadar…