Yılbaşı geliyor.
Ya da yıl bitiyor.
Nasıl bakarsanız bakın.
İsterseniz geriye dönük 2023 yılı ile ilgili genel bir muhasebe yapın.
İsterseniz 2024 yılı ile ilgili beklentilerinizi bir kenara not edin.
Dua mı edersiniz, fakir fukara mı sevindirirsiniz, fala mı baktırırsınız, Astrologlarla mı konuşursunuz, ne yaparsanız yapın herkesin kendine göre bir beklentisi var geleceğe dair.
Gerçekleşir mi?
Sanırım belli bir yaşa geldiniz.
Ömrünüzün büyük bir bölümünde de korkularınızın ve beklentilerinizin büyük bir bölümünün gerçekleşmeyeceğine dair sanırım yeterli tecrübeniz vardır.
O halde fazla söze ne hacet.
HEP AYNI TERANE…
Ben beni bildim bileli bu pazarlıklar yapılıyor.
Ne zaman yıl sonu geldi.
Herkesin gözü yeni açıklanacak zamlarda.
Daha bu güne kadar da açıklanan zamlardan pek memnun olanını da görmek kısmet olmadı.
Bu saatten sonra olur mu?
“Sanmam!”
Bu konudaki standart açıklama malumunuz.
“Vatandaşı enflasyon canavarına ezdirmeceğiz!”
Allah… Allah…
Bu canavarı icat eden kim?
Bu vatandaşı bu hale düşüren kim?
Vatandaşın alım gücünü bitiren, nerede ise ekmeğe muhtaç eden kim?
Yine onlarla ilgili son kararı pazarlık masasında veren kim?
RAKAMLAR TABAN TABANA ZIT!
Sendikalar ha bire istatistikleri veriyor.
4 Kişilik bir ailenin Yaşam Standartları’ndan tutunda, yine 4 kişilik bir ailenin Açlık Sınırı’na kadar ne isterseniz var bu rakamlar içerisinde.
Rakamlar 35 Bin TL ile 50 Bin TL arasında gidip geliyor.
Bugün fazla rakamlara boğmadan kestirmeden basitçe gidelim.
Emekli maaşı bu ülkede 7500 TL.
Asgari ücret 11.400’den başlıyor.
Ne verirseniz verin…
Makasın kapanması mümkün değil.
Verirken sadece işçiyi değil işvereni de düşünmek durumundasınız nihayetinde.
Keser tek taraflı değil, çift taraflı yontmalı.
Kalkındırırken, batırmamalısınız.
Zira yatırım yapan insan sayısı her geçen gün azalıyor.
Niye mi?
Bu kadar faiz batağına batmış, Döviz’den kazanan, Tefecilerle iş yapıp kolay yoldan köşe dönmek isteyen insana yatırım yapar mı?
PAZARLIKLAR OLMAMALI…
Klasik oldu aslında.
Daha önce de bu köşede yazmıştım.
“Memur maaşları, Emekli maaşları ve Asgari ücret belli bir formüle bağlı olarak otomatikman kendiliğinden günün şartlarına göre artmalı.
Bunun için kimse kimse ile pazarlık yapmamalı.
İnsan onuru ayaklar altına alınmamalı” diye…
Zira hükümetin tavrı belli.
“Ne şiş yansın ne kebap!”
Peki devlette Asgari ücrete çalışan var mı?
Yok!
Peki Devlet adına hükümetler bu pazarlıkta niye taraf oluyorlar.
Ya da hükümetlerin başı eskiden başbakanlar vardı, şimdilerde ise Cumhurbaşkanı.
Neden taraf oluyor, ya da “Bu da benden olsun!” babından babasının malı imiş gibi, ya da kendi şirket elemanlarına zam yapıyormuş edası ile bol keseden atıyor.
İşverenin tavrı net.
“Az para, çok iş.”
HERKES EMPATİ YAPMALI…
Öncelikle herkes şunu düşünmeli.
“Ben bu emekli maaşı ile geçinebilir miyim?
Ben bu Asgari ücretle ailemi ele güne muhtaç etmeden geçindirip, başım dik alnım ak helalinden geçinebilir miyim?”
Kriterler belli.
Kıstaslarda.
Herkes çoluğunu, çocuğunu açlığa, sefalete mahkum etmeden helalinden kazanmanın derdinde.
Kabaca 20 Milyona yaklaşan Emekli ve Asgari ücretliyi ilgilendiriyor bu tablo.
Çok para kazanmak isteyenlerin zaten bu tür işlerde bezi yok.
Herkesin hür teşebbüs, serbest piyasa ekonomisi içinde rekabete açık bir sürü yatırımı var.
DENGELER GÖZETİLMELİ…
“El Vicdan vel merhamet” diyerek herkes adil olmalı.
Eşitlik ve hakkaniyet söz konusu.
İşveren kazanmalı, işçisine vermeli.
İşçi de alın teri ile hak ettiğini almalı ve işverenini kalkındırmak için emeğinden esirgememeli.
Devlet kendisine yıllarca sigorta primi yatıran ve emekliliği hak eden kadını ile erkeği ile bu vatan için gün geldiğinde canını seve seven veren vatandaşını koruyup kollamalı.
Kalkınma da, kazanma da, paylaşımda hak edilen düzeyde ve insanca yaşam koşullarında olmalı.
Kimse kimsenin kazancına göz dikmemeli.
TÜİK, hükümetlerin talebine göre rakamlarla oynamamalı.
Devlet en önemli hakkaniyetini, eşitlik ilkesini, babacan tavrını burada göstermeli ve Emekli maaşları ve Asgari ücret konusunda otomasyona geçilmeli.
Bu çirkin, ucube pazarlık sisteminden artık vazgeçilmeli.
Herkes bugün de 5 yıl sonra da 10 yıl sonra da ne kazanacağını bilmeli.
Ona göre ayağını denk almalı.
Yaşam standartlarını ona göre kurmalı.
Hayatına ona göre çeki düzen vermeli.
Nihayetinde verdiğiniz de vermediğiniz de, çalıştığınız da çaldığınızda, aldığınız hayır dua da, beddua da yandaşınıza çıktığınız koltukta eninde sonunda vebal olarak size geri dönecektir…