Seçimler geride kaldı.
Ama Türkiye’nin yeniden dizaynı konusundaki çalışmalar sürüyor.
Bu kapsamda yaşananlara dair en küçük bir fikriniz var mı?
Ya da bu yaşananlar gerçekten sizi ilgilendiriyor mu?
Yoksa “Ülkeyi yönetmek politikacıların işi” mantığı ile sadece “Ben işime bakarım” mantığı ile mi hareket ediyorsunuz?
**
ASIL BEKA MESELESİ...
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, yeni anayasa sürecinde “laiklik” kavramının yeniden tanımlanmasını istedi.
Erbakan, "Laiklik' kelimesi Türkçe bir kelime değil.
Bu her kesim tarafından farklı algılanmasına yol açıyor" dedi.
Erbakan, yeni anayasada laikliğe ‘ayar’ istiyor.
Bunun üzerine Sinan Meydan @SMEYDAN "Asıl büyük "beka meselesi" budur; Laik Cumhuriyeti yerle bir etmek isteyen, Laik Cumhuriyet karşıtı bir blok var Mecliste... Buna karşı toplumsal muhalefeti yükseltmek şart. Laiklik yoksa bağnazlık vardır, ulus egemenliği, kadın hakları, kültür, sanat,uygar yaşam tehdit altındadır." diyor haklı olarak.
**
ÖYLE BİR TUZAK KURULDU Kİ
Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı İlay Aksoy@ilay_aksoy "AKP öyle bir tuzak kurdu ki Türkiye'ye egemenliğimiz ciddi anlamda tehlike altında.
Yabancılar önümüzdeki dönemlerde vatandaş oldukları için kolluk kuvvetlerimizde, yargı sistemlerimizde yer alacak.
Bu kriz şu anda Türkiye'nin en önemli sorunudur. Bize karşı demografik bir savaş açıldı ve bu savaşa hazır değiliz."
**
OLAYA BİR DE BÖYLE BAKIN!
R.İhsan Eliaçık @rihsaneliacik "Abdülatif Şener'e kişilik, karakter, meziyet, mizaç bakımından eleştiri yapmak yerine "İslam, siyasal İslamcı, eski İslamcı" gibi içinde İslam geçen kelimeler üzerinden laf sokmak yanlış oluyor.
Madem öyle AKP'ye geçen Hulki Cevizoğlu ve Mehmet Ali Çelebi üzerinden Atatürkçülük hatta Atatürk'ün kendisine, CB Başdanışmanı Mehmet Uçum üzerinden solculuk, sosyalizm hatta Marks'ın kendisine laf sokun da görelim.
Mahalle dinden önemli hale geldi. Neden?
Mahalle; çifte maaşlar, katlar, yatlar, arabalar, makamlar, mevkiler, karşı mahalleye parmak çıkarmalar, üstünlük taslamalar demek.
Bunu ona kim verdi; Muktedir
O halde dini bırakırım, muktediri bırakmam
Peki böyle olan var mı?
Zibil gibi.”
**
BU İŞLERLE UĞRAŞMAYIN...
Tarihçi, Yazar, Uluslararası İlişkiler, Strateji, İstanbul Aydın Üniversitesi, İnkılap Yayınevi Dr. Naim Babüroğlu @NaimBaburoglu "Laiklikle oynamak ya da esnetmeğe çalışmak akıl, bilim ve gelişmeden vazgeçmek demektir. Çok pahalıya mal olur.
Müslümanlar, laiklikle ilk kez Fransız Devrimi’nde tanıştılar. Ama sadece bir Müslüman ülke, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Atatürk’ün stratejik öngörüsü sayesinde laikliği bir ilke olarak kabul etti ve çağdaşlaşma yolunda hızla ilerledi. Sonuçta, Müslüman ülkelerde yaygın olan kökten dinci yönetim sistemi ile Atatürk’ün kurduğu laik demokrasi örneği karşımıza çıktı. Birincisinde, biat kültürü ile şuursuz bir itaat gelişmiştir. İkincisinde, akıl, bilim ve sorgulama kültürü öne çıkmıştır. Ve Türkiye İslam dünyasında parlayan bir yıldız olmuştur."
**
ABESLE İŞTİGAL DURUMLAR...
Mustafa Kemal Yılmaz @llmkyll "Filistin Devleti, Çin'in Doğu Türkistan'daki soykırımlarını destekledi ve savundu. Filistin'e göre Doğu Türkistan'da yaşananlar, birer insan hakları sorunu değil terörle mücadeleymiş.
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas: "Uygur sorunu bir insan hakları sorunu değil; terör, radikalizm ve Uygur bölücülüğüne karşı mücadele sorunudur. Filistin hükumeti, Çin'in bu mücadelesini her zaman destekliyor, Filistin her zaman Çin'e inandı. Çin'in her zaman adaleti yerine getireceğine inanıyoruz. Çin ve Filistin yakın dosttur. Karşılıklı güven ve işbirliği temelinde bu dostluğu daha üst seviyelere taşıyacağız."
**
SİYASET İŞTE BUDUR...
Dr. Vecdet Öz @oz_vecdet "Namı diğer çoban Sülü..
Her zaman ki gibi meydanda kürsüye çıkmış hararetle halka hitap ediyordu; "Şunu yaptım, bunu yaptım, baraj yaptım, köprü yaptım, yol yaptım, fabrika yaptım.."
Kalabalığın içinde bir adam avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı; "Bubanın parasıynan mı yaptın.?"
Ortalık biranda buz kesti!.
Derhal polis, jandarma, korumalar, zabıta bağıran adama doğru harekete geçti..
Başbakan Demirel, telaş içinde görevlilere "Durun!" "Durun!” yahu adam doğru bir şey sordu diye feveran etti..
Sonra da protestocu adama bakarak konuşmaya başladı; "Ülen! Senin bubanla, benim bubamın parasını üst üste koysak yine yetmez. Bu Meydandaki herkes, bubasının parasını getirse, çuvalla koysak o bile az gelir. Milletin parasıyla yaptım. Sizin verginizle. Ama benden öncekiler yapmadılar, ben yapıverdim gari anladın mı?"
Kısa bir sessizliğin ardından protestocu adam, Demirel'i alkışlamaya başladı ve "Valla doğru söylüyon başbakanım Allah senden razı olsun” dedi..
Siyaset işte budur.!
Protestocuyu hoş görmek, hak vermek, azarlamamak, ikna etmek ve kendini alkışlatmaktır..
Hatalarıyla sevaplarıyla mukallit ve vatansever adamdı rahmetli Demirel..
Bu nedenle bu millet kendisine “Baba” lakabını uygun görmüştür..
Bir gün babası Yahya Çavuş ve annesi Ümmühan hanımın yaşadığı İslamköy’deki baba evinde misafirlerini ağırlarken, başlarını eğerek girdikleri basık kerpiç odaya bakarak şöyle demişti: "İşte ben bu odada kardeşlerimle yaşadım. Elektrik yoktu; gaz lambasıyla okuyup yazardık. Köy okulunu bitirdim. Ortaokul yoktu. Ortaokula gitmek için her sabah kilometrelerce yürür kasabaya giderdik. Sonra Afyon Lisesi. Eğer bana Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız. Size cevabım şudur: Cumhuriyet benim işte!
İslamköy'den çıkmış bir köylü çocuğunu Cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet'tir. Cumhuriyet budur. Bunu Büyük Atatürk'e borçluyuz..”
Hiçbir zaman için Atatürk’e söz ettirmedi, hiçbir vatandaşa ananı da al git demedi..
Aramızdan ayrılışının 8. yıl seneyi devriyesinde rahmet ve özlemle anıyorum, ruhu şad olsun..