Son günlerde yine ve yeni bir tartışmanın içinde Türkiye.
Diyanet işleri başkanı diyor ki;
"Günaydın demeyin"
Ne diyelim?
"Esselamu aleynave ala ibadillahissalihin"
En çok Ramazan ayında yaşanır Türkiye’de bu tür tartışmalar.
“Sakız çiğnemek orucu bozar mı?” türünden tartışmalar.
İslamın temelinde niyet var.
Güler yüz, tatlı dil, hal hatır sorma, gönül alma, fakire fukaraya yardım, kul hakkı yememe gibi.
Olayı sadece bir “Günaydın”a indirgeyip başta faiz olmak üzere haramlara karşı tek kelime etmemek sanırım oturduğunuz koltuğun sorumluluğu bağlamında daha da önemli değil mi?
Kaldı ki görevi Anayasa ve kanunlarla belli olan kişilerin her konuda ahkam kesmesi hiç ama hiç şık olmuyor.
İNADINA YİNE VE YENİDEN…
Eline kılıcı alıp Ayasofya’nın minberine çıktığında niyetini ayan beyan belli etmişti.
Gitti sonra Doğu’da bir birlik denetledi.
Devletin her resmi açılışında baş köşede ve dualarla açılıyor her önemli toplantı.
Türkiye Orta Doğu’da yüzü batıya dönükken, şimdilerde doğunun en doğusuna dönmüş durumda yörüngesini.
Gizli bir el artık ayan beyan belli ediyor niyetini Türkiye üzerinde.
Bu saatten sonra geriye dönüş yok gibi.
Şoförün gazı sonuna kadar köklediği gibi köklemişler.
Artık amaca ulaşmak için herşey mübah.
Geri dönüş yok, söz konusu bile olamaz.
İktidar aşırı sağın hatta radikalcilerin eline geçmiş durumda.
Ilımlı İslam dönemi kapanmış, kökten dinci bir anlayış görevi devralmış durumda.
Herkesin gerçek niyeti ortaya çıkmış durumda.
Bu saatte kıvırtmanın, takiye yapmanın da alemi kalmadı sanırım.
ELİAÇIK NELER SÖYLÜYOR?
Bakın R.İhsan Eliaçık, bu konuda neler neler söylüyor?
"Ali Erbaş'ın Günaydın sözüyle ilgili yazdıkları dini çevrelerde bilinen bir tavır. Günaydın pek sevilmez, eleştirmek için cahiliye dönemi selam verme biçimleri örnek gösterilir.
Kur'an'da selamlama ile ilgili ayetler vardır onların tefsirinde bu konular çok geçer."
Her kavme kendi lisanıyla konuşmak Türklere Günaydın, Kürtlere Rojbaş, Araplara Sebahe'l- hayr, İngilizlere Good morning diyerek başlayan anlatılar kurmak demektir.
İslam'ın evrenselliği bunu gerektirir. Ortadoğu'da ve Arapça doğmuş olması buna engel değildir
"Biz, her elçiyi kendi kavminin diliyle gönderdik" (İbrahim 4. ayet)
Bu ayete göre kendi kavminizin dili ile konuşarak Esselamu aleyna değil Günaydın demeniz gerekiyor.
HERKESE ANA DİLİ GÜZELDİR...
Devamla bakın neler söylüyor Eliaçık?
“Herkese kendi ana dili güzeldir.
Bu kötülüğü neden yapıyorsunuz?
Günaydın ile Esselamu Aleyna'yı neden karşı karşıya getiriyorsunuz?
Sizde hiç Allah korkusu yok mu?
Bu saçma tartışmaları insanlar zamları unutsun diye mi çıkarıyorsunuz?”
Evet. Düğmeye basıldı sanırım.
Ülke fakirlik sınırı içinde inim inim inlerken daha dün İranda mollaların yaptığını Türkiye’de yapmaya başladılar.
Dört bir yandan kuşatma.
Aklınıza gelebilecek ne kadar hurafe varsa din adına hortlatılıyor.
İnsanlar kamplara bölünüyor.
Her şey ama gereksiz ne kadar ayrıntı varsa toplumun önüne konuyor ve saatlerce tartışılıyor.
Bilenler bilin Fatih İstanbul’u kuşattığında Kilise’de “Melekler dişi mi erkek mi?” tartışması vardı.
Bu kadar aydınlık bir dönemde bunlara gerek var mı?
Bu ülkenin huzurunu kaçırmaya, insanlara dayatmaya, bunu da sözüm ona Allah’ın adı ile yapmaya?!...
ÖNEMLİ TAVSİYE...
Eliaçık’ın bir de önerisi var.
Diyor ki; Diyanet İşleri Başkanı esnafı dolaşsın, pazarda alışveriş yapsın, fabrikalara gitsin, grevcileri ziyaret etsin, öğrencileri, gençleri, kadınları dinlesin ve bunları cuma hutbelerinde dile getirsin.
Yetkilileri adil olmaya çağırsın.
Azıcık işe yarasın azıcık.”
Evet.
Sayın diyanet işleri başkanının gündeme gelen özeline daldırmadan yapması gerekenlere dair bir mini öneri.
Malumunuz eşi ve kızı ile ilgili son dönemlerde sanal alem sallanıyor.
Onlar kendi yaşam tarzları ile ilgili durumlar.
Herkes kendi hesabını kendisi verecek.
Bizimkiler kamuyu ve kamu mallarını ilgilendiren durumlara dair konu başlıkları.
BU ISRAR VE İNAT NİYE?
Türkiye’de selam kültürü vardır.
Var olacaktır.
Bunu Diyanet işleri başkanının bir dayatma gibi diğer konularda olduğu gibi “Kör göze parmak” batırır gibi üzerine vazife olmayan her konuda olduğu gibi ahkam kesmesi şık değil.
Türkiye’de inancın sorun olmadığı gibi İslam’da sorun değildir.
Herkes inancını bildiği gibi yaşar ve bunu da arap adetlerine göre yaşanması ve Arapçanın Türkiye’de geçerli bir dil gibi ısrar ve inatla dayatılması son tura girildiğinin alametleridir.
Anayasayı değiştir, Türklük kavramını çıkart, ardından Halifeliğin ilanın ve Şeriat devleti.
Sanırım geri sayım için zaman daralıyor.
Düğmeye basıldı ve geri sayımın hızlandırılması sürecinin yerel Seçimlere kadar yetiştirilmesi planlanıyor.