Türkiye ile Suriye arasında esen ılımlı rüzgarlara rağmen Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler kaygı verici boyutta.
Herkesin malumu.
Herkes olayın içinde ve birebir yaşıyor.
Türkiye’de yaşayan kimilerine göre 5, kimilerine göre ise 10 Milyon Suriyeli ile birlikte ülkemize akın akın gelen Iraklı, Afganlı aklınıza ne kadar ülke gelirse gelsin doluşanların yarattığı sorun her geçen gün daha da büyük problemlere neden oluyor.
Peki aslında Orta Doğu’da neler oluyor?
Yeniden Refah Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, Türkiye-İsrail ilişkilerini normalleşmesi kapsamında karşılıklı büyükelçisi atanması kararına ilişkin yazılı açıklamada bulundu.
Açıklama yeni tartışma yaratacak boyutta bir kapsam içeriyor.
Bu açıklamanın satır başları ve perde arkasına dair bir değerlendirme yazısı.
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ…
Son günlerde yeniden ve yine dillendirilmeye başlandı.
Suriye ile görüşmelerin yeniden başlaması ve rakamı belirsiz Suriyelilerin yavaş yavaş ülkelerine gönderilmesine dair girişimlere hız verilmesi konusunda.
Rakamlar bu arada çelişkili.
İş işleri bakanlığı TC vatandaşlığı verilen Suriyelilerle ilgili 200 Binler civarını açıklarken Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ’ın 1.2 Milyon civarında bir rakam vermesi ve bunlarında önümüzdeki seçimlerde oy kullanacaklarına dair iddiası ortalığı fena karıştırmış durumda.
Suriyelilerin gelişi ile başta Demografik bozulma başta olmak üzere tırmanan Asayiş olayları ve başta Hatay, Gaziantep, Kilis olmak üzere yaşanan Toprak bütünlüğünü tehdit eden genellemelere paralel birde parti kurarak meclise gireceklerine dair söylentiler Türkiye’nin genel manada sık sık gündeme getirilen azıl tehdidin perde arkası konumunda.
Ülkesinden kaçan insanların bir başka ülkenin kaderi üzerinde oy kullandırılması sizce ne kadar makul ve mantıklı.
İşte burada Bugün ki yazımızın konusu BOP devreye giriyor.
HENÜZ NETLİK YOK…
Başta Vatan partisi genel başkanı Doğu Perinçek ile AK Partiden kopan iş adamı Ethem Sancak’ın ve daha önce değişik siyasi partilerde ve devletin değişik kademelerinde görev yapmış ancak halen emekli ya da aktif olmayan isimlerin yeniden devreye girdiklerine dair son günlerde gündeme gelen Suriye’ye uzatılacak olan Zeytin Dalı’na dair devletin yürüttüğü görüşme ya da yürüteceği görüşmelerle ilgili boyut henüz net değil.
Yani bir anlamda Yol Haritası’na dair netlik yok.
Klasik 5N-1K’da olduğu gibi bir çok soru cevap arıyor.
SURİYE’NİN TALEPLERİ
Bu konuda Türkiye’nin talepleri kadar Suriye’nin de talepleri önemli.
Mesela Suriye tarafının 4 önemi talebi dillendiriliyor.
Öncelikle ilk şart Türkiye’nin onlara göre işgalci gözü ile gördükleri Suriye topraklarından çıkmamız.
İkincisi yine onlara göre Türkiye’nin yasa dışı örgütlere verdikleri desteklere son vermesi.
Üçüncü talep ise Türkiye ile Suriye arasında her dönemde sorun olan Su konusunda Türkiye’nin bu kozu artık kullanmaması yönünde.
Sonuncu talep ise normalleşmeye dönülmesi yönünde.
SURİYE’NİN YENİDEN İMARI
Görüşmelerin başlayıp başlamayacağına dair beklentiler bir yana Esad’ın Suriye’den Türkiye’ye gelenlerle ilgili Af çıkartıp çıkartmayacağı bir başka muamma.
Yaklaşık 10 Milyon insan hangi şartlarda evlerine dönecekler.
Eski Evleri, işyerleri ya da mülklerini geri alabilecekler mi, yoksa yeni yerleşim alanları mı gösterilecek kendilerine?
Bu arada büyük bölümü yerle bir olan Suriye’nin yeniden imarı konusunda Türkiye’de yaşayan bu kadar genç nüfusun durumu ne olacak?
Esad yeni bir kalkınma hamlesi ve daha güçlü bir Suriye Ordusu için bu insanları yeniden kabul edecek mi?
Sorular malum olduğu üzere uzayıp gidiyor.
İş gelişleri kadar gidişleri bağlamında da sarpa sarmış durumda.
Bu pirincin çok su alacağı ve bizim de bu konuda yine ve yeni yazılar yazacağımız muhtemel.
Merhum başbakanlardan Necmettin Erbakan, Suriye konusunda ki engin öngörüsü ile “Bir gün Dünyanın meselesi Suriye olursa bilin ki hedef Türkiye’dir!” demişti.
‘BÜYÜK BOP’UN BİR ADIMI MI?'
Bekin, Türkiye-İsrail yakınlaşmasına ilişkin yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail ile üstü örtük ‘İbrahim Anlaşması’nı çağrıştıran kapsamlı iş birliğini tasvip etmediklerini ve İsrail’in çıkarlarını ön plana alan bu yeni projenin; ‘Dinler arası Diyalog’, ‘Büyük Ortadoğu’ ve ‘Genişletilmiş Büyük Ortadoğu’ projelerinden farksız olduğunu söyledi.
İSRAİL’İN GÜVELİĞİ…
ABD, İşgalci İsrail’in bölgedeki güvenliğini sağlama alıyor İktidarın İsrail ile atılan normalleşme adımlarının ABD’nin bölgede İsrail’in güvenliğini sağlama alma hamlesinin tezahürü olduğunu ileri süren Bekin, konu ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “ABD, 15 Eylül 2020’de Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile imzalanan ‘İbrahim Anlaşmaları ile İsrail’i Yeni Ortadoğu’ya kalıcı olarak bütünleştirmekle kalmayıp, asıl olan bölgedeki güvenliğini sağlayacak entegrasyonu derinleştirmeye yönelik güçlü adımların atılması yeni rotanın ana hedefi olarak ortaya çıkmıştır. Daha sonra Sudan ve Fas ile imzalanan aynı anlaşmalar da bu amaca matuf yol haritasının mütemmim cüzü olarak değerlendirilebilir.
Bu kapsam dahilinde ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail Başbakanı Lapid’in, 14 Temmuz 2022’de Kudüs’te bir araya gelerek ‘ABD-İsrail Stratejik Ortaklığı Ortak Deklarasyonunu imzalamaları İsrail’in derinleştirilmeye çalışılan güvenliğinin yeni tezahürü niteliğinde olmuş oldu.”
HAİN PLANLARI DEVAM EDİYOR
“Siyonist İsrail Filistin’deki hain planlarına devam ediyor” şeklinde konuşan Bekin, “Bu arada İsrail’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria bölgelerinde uygulamakta olduğu büyük yerleşim projelerine aynı hızla devam etmesi ve Batı Şeria’yı Kudüs’ten koparacak hedeflere yaklaşması, ‘İbrahim Anlaşmaları’nın Filistin’in hiçbir çıkarına olmadığı ve sadece İsrail’in kalıcılığını güvenli olarak derinleştirmeye yönelik olduğunu görmek mümkündür.” dedi.
Bu anlaşma ne Türkiye ne de bölge ülkelerine yarar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail ile yeni dönem politikasını aslında üstü örtük ‘İbrahim Anlaşması’ kapsamında değerlendirmek gerektiği düşüncesinde olduklarını belirten Bekin, “Sayın Erdoğan, her ne kadar İsrail ile karşılıklı hassasiyetlere uyulması bağlamında vurgular yaparak ilişkileri büyükelçilik düzeyine çıkarmış olduğunu ifade etmesine rağmen, Siyonist İsrail tarafı asıl yaklaşmakta olan seçimler nedeniyle kamuoyu baskısından çekindiği için söz konusu anlaşmayı imzalamış ve iki ülke liderinin söylemleri bu anlaşmanın içeriğiyle birebir örtüşmekte olduğunu görmek mümkündür.
ÜÇ İBRAHİMÎ DİN VE TÜM İNSANLIK
Nitekim İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un yaptığı açıklamada, “Ortadoğu’da iyi komşuluk ilişkileri ve ortaklık ruhu hepimiz için önemlidir. Tüm inançların mensupları -Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar- bir arada barış içinde yaşayabilirler ve yaşamak zorundadırlar” vurgusu aslında İbrahim Anlaşması’nda ifadesini bulan, “Üç İbrahimî din ve tüm insanlık arasında bir barış kültürünü ilerletmek için dinler arası ve kültürler arası diyaloğu teşvik etme çabalarını destekliyoruz. Irkı, inancı veya etnik kökeni ne olursa olsun herkesin onurlu ve umutlu bir yaşam sürebileceği bir yer haline getirebilmek amacıyla herkesten hoşgörü ve saygı bekliyoruz” şeklindeki sözde, ‘Dinler Arası Diyalog’ projesini çağrıştıran bu projelere teşne olmak hiçbir şekilde Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin yararına olmadığını ifade etmek istiyoruz.” diye konuştu.
YÜZ YILLIK UYARI…
Ulu Önder Gazi Mareşal Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 100 yıl öncesinden uyarmıştı.
1- Komşularınızın iç işlerine karışmayın.
2- Rusya’yı tahrik etmeyin.
3- Arap ülkeleriyle tarihi, sosyal, kültürel ilişkilerinizi geliştirin. Fakat aralarındaki anlaşmazlıklara karışmayın.
4- Sormadan akıl vermeyin.
5- Batı kültürünü benimseyin, fakat onların emperyalist emellerine alet olmayın.
Peki bir ne yaptık.
Üzerimize elzem olmayan her işin içindeyiz.
Sonuç mu?!
Orta Doğu Bataklığında yıllardır debelenip duruyoruz.
Daha ne kadar da debeleneceğimiz ve ABD ve İsrail’in oyuncağı olmaya devam edeceğimiz ise meçhul…