Bugün yine size kitabın ortasından konuşan bir ismin görüşlerini aktarmaya çalışacağım.
Zaman zaman bu sütunlarda kendisini ağırlıyorum.
Bilgisine, deneyimlerine ve ülkenin geçmişinden geleceğine dair uyarılarını dillendirmeye çaba sarf ediyorum.
Eski İçişleri Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan.
Lafı eğip, bükmeden konuşuyor ve 12’den vuruyor.
Bana göre TBMM’de olması elzem bir başka isim kendisi.
Son günlerde yine önemli tespitler yaptı Türkiye gerçekleri üzerine.
Satır aralarını iyi okumamız lazım açıklamaların.
BU İŞTE KASIT VAR!
Bakın ne diyor Tantan?
“Önceki gün açıklanan OVP hedeflerine göre son yıllarda bilinçli olarak fakirleştirilen Türk Milleti, daha da fakirleştirilmek isteniyor.
Türk Milleti fakirleştirilerek; birikimi ve emeği sömürülüyor.
Türk Halkı’nın fakirleştirilmesi ve sığınmacı akını Türkiye’yi zayıflatmak için oluşturulmuş bir emperyalist plandır.
Ne acı ki; Türk Siyaseti bu planı okuyamadı, karşı koyamadı.
Ancak; kimse umudunu yitirmesin.
Bu milletin evlatları; mevcut durumu tersine çevirecek, emperyalizmin tuzaklarına düşmeyecektir.
Bu yurt bizim sahip çıkacağız.”
Evet… Burası son derece önemli.
Diyor ki Tantan; Türk Milleti fakirleştirilerek sömürülüyor.
Peki nasıl yapılıyor bu?
Bilerek ve isteyerek.
Nasıl mı?
Enflasyon hikayesi ile, döviz mevzusu ile, özelleştirme hikayesi ile, Kur korumalı Mevduat hikayesi ile.
Bu saç ayağının onlarca farklı boyutu var.
OYUN HEP AYNI OYUN…
Hatırlar mısınız Avrupa’da Avro’ya geçiş büyük olay olmuştu.
Resmen skandaldı ilk günler.
Özellikle Almanlar büyük itirazlarda bulunmuştu.
O Zaman 1 Avro normalde 1 Mark’a eşdeğer olması gerekirken son dakikada 1 Avro 2 mark olarak piyasaya sürüldü ve Almanların serveti yani yüzde 50’si bir gecede sıfırlanmıştı.
Diğer ülkelerde buna itiraz ettiler.
İngilizler sonra baş kaldırdı ve Sterlinde ısrarcı oldular.
Şu anda Sterlin Avro’dan daha değerli bir para birimi konumunda.
Yani Küresel sermayenin oyunları Avrupa’dan sonra hiç bitmeyen hırs ile Türkiye üzerinde oynanmaya devam ediyor.
Türk insanının Milyarlarca dolar eden fabrikaları dövizin 2.5 TL’den 25 TL’ye fırlaması ile 10 kat artış sayesinde nerede ise 100-200 Milyon dolara ya da Avro’ya yabancıların eline geçiyor.
Topraklarımız aynı yöntemle talan ediliyor.
Konutlarımız aynı yolla yabancıların eline öldüm pahasına gidiyor.
Ve… İktidar bunu günü kurtarmak adına körükledikçe körüklüyor.
Yabancılara bu ülkenin kapılarını sonuna kadar açıyor ve malum sona bu canım vatan adım adım yaklaşıyor…
Bunun ciddi bir Beka sorunu olduğunu anlamayanlara nasıl anlatmak lazım gerçekten bilemiyorum!...
DAHA GEÇ OLMADAN LÜTFEN...
Bakın Bölgesel güvenlik konusundaki uyarıları neler Tantan'ın?
Türkiye’nin inşa etmesi gereken güvenlik mimarlığının iç ve dış yönden ayrı ayrı ele alınması gerekiyor. İçeride; yasal altyapılar, kurumlar, insan kaynağı gibi hususlar öne çıkarken dışarıda ise temel politikalar, “5K” gibi devamlılık esaslı projeler öne çıkmaktadır.
Türkiye’nin ABD’deki Pentagon modeline benzer şekilde sahip olması gereken, her daim iç ve dış güvenlik mimarlığını geliştiren, güncelleyen ve bunun iktidar sahipleri değişse bile harfiyen uygulandığı, devamlılık esaslı bir sisteme ihtiyacı var. 5K bu sistemin bir parçası olup bir devlet projesi olarak ulusal strateji belgesine derç edilmelidir.
Biz bölgesel güvenliğimizi, bölge ülkeleriyle birlikte kalkınarak sağlayabiliriz, aynı şekilde bölge ülkeleri de güvenlik ve kalkınmalarını Türkiye önderliğinde gerçekleştirebilir.
TÜRKİYE GERÇEK ROLÜNE DÖNMELİ...
Türkiye'nin bölgedeki oyun kurucu özelliğine dikkat çeken Tantan asli görevimize dönmemiz gerektiğine işaret ederek bakın bu konuda nasıl uyarıda bulunuyor?
"Biz bölgesel güvenliğimizi, bölge ülkeleriyle birlikte kalkınarak sağlayabiliriz, aynı şekilde bölge ülkeleri de güvenlik ve kalkınmalarını Türkiye önderliğinde gerçekleştirebilir.
Bugün itibarıyla Suriye ve Irak'taki demografik yapı Arap Aşiretlerinden ibaret değildir. Gerek Suriye, gerekse Irak'ta; binlerce yıldır yaşayan Türk ve Türkmen kardeşlerimiz, beyliklerimiz bu coğrafyanın vazgeçilmez unsurları, hak sahipleri, paydaşlarıdır.
İcra makamında olup da eleştiriden başka bir şey yapmayan popülist siyasetçiler bir an evvel bu gerçeği göz önünde bulundurarak TBMM’yi harekete geçirmeli, oradaki Türk ve Türkmen Kardeşlerimizin haklarını korumak, tarihimize sahip çıkmak üzere kararlar tesis etmelidirler.
Bölgemizde sulh ve kalkınmanın öncüsü olan projeleri hayata geçirmeliyiz. Öncelikle diplomatik ancak gerekirse askeri ihtimaller de dahil olmak üzere tüm seçenekler masanın üzerinde bulundurulmalı ve bu durum muhataplara bildirilmelidir.
Milli menfaatler garanti altına alınmadan yapılan özelleştirmeler orta ve uzun vadede halkın fakirleşmesine ve fiyat pahalılığına neden oldu. Tarımsal sınaileşmenin en önemli unsuru; ürünleri işleyecek fabrikalara ve bunları pazarlayacak markalara sahip olmaktır.
Varlık satışı yerine varlık yaratma politikası Türkiye’nin kurtuluş reçetesidir. Cumhuriyet’in büyük zorluklarla kurduğu, büyüttüğü, ekonomik bağımsızlığın simgesi olan kuruluşların günü kurtarma politikası ile heba edilmemesi gerekir.
Bu bağlamda tütün gibi stratejik bir ürünün yeniden ele alınması, üretim ve pazarlamasının millileştirilmesi Türkiye için önemlidir.”
DAĞ FARE DOĞURDU...
G-20 Zirvesi’ne dair değerlendirmesinde Tantan’ın yorumu kısa, net ve açık…
“G-20 Zirvesi’nin ortak bildirisi gösterdi ki; emperyalistleri memnun etmek için politika izleyenler hüsrana uğradı.
Bu bildiriden Türk Siyaseti’nin de dersler çıkarması gerekmektedir.”
Yani dağ fare doğurmuş durumda.
Türk siyasetçileri irkilmeli ve kendilerine gelmelidirler.
Hem de daha fazla geç kalmadan, gecikmeden…
Lafı fazla uzatmaya gerek yok sanırım.
Arif olan çoktan anlamıştır.
Anlamayan, işine gelmeyen, iktidar nimetlerinden istifade edip susanlar ve kulağının üstüne yatanlara iyi uykular…