Bayram bitti.
Seyran bitti.
Hayat yeniden doğal akışında.
Ötelenen gündem için artık kimsenin bahanesi kalmadı.
“O konuyu bayram sonrası görüşelim!” söylemleri de geride kaldı.
Bu saatten sonra görüşülmesi gereken ne varsa artık zamanı geldi de çoktan geçiyor bile.
Çözüm üretme zamanı.
Aksiyon zamanı.
Hareket zamanı.
Bereket zamanı.
ÖNCELİK EKONOMİ…
Mehmet Şimşek’in görevi devralması ve merkez bankasındaki yeni yapılanma ve faizdeki artışa paralel olarak ortaya çıkan tablo içerisinde önceliği ekonomi olan hükümetin 9 günlük bayram tatili epey işine yaradı.
Bayram öncesinde verilen Temmuz zamları ile birlikte dağıtılan emekli ikramiyeleri ilaç olmasa da pansuman tedbirler kapsamında torunlara harçlık oldu.
“Kemerleri Sıkma” politikasının zorunlu olarak tepeden tırnağa gerçekleşmesinin art olduğu ülkemizde ayrıca son dakikada gelen ve devam etmesi muhtemel zamlarla birlikte toparlanmak için başka çare olmayışı da bir başka sorunlu durum.
TÜRKİYE İÇİN EN AĞIR FATURA BU OLUR...
Zaten satılmıştı.
Özelleştirme adı altında bir çok değerimiz başta Tank Palet fabrikası ve Şeker fabrikaları olmak üzere.
Yine ve yeniden satışlar kapıda.
Hem de bu kez kalan son ve en önemlileri.
Mehmet Şimşek yönetimindeki yeni ekibin Varlık Fonu’ndaki Türk Hava Yolları, Türk Telekom ve BOTAŞ gibi kurumların satışı için analiz yaptığı belirtildi.
Değer mi?
"Başka Çare yok!" söylemi gerçekti değil.
Herkesten beklenen fedakarlığı saray yapmıyor ise, Devlet yapmıyor ise,. bürokrasi yapmıyor ise saltanat bitmiyor ise sata sata bir şey kalmayınca ne olacak?
Kalıcı üretime yönelik çareler masaya yatırılmalı.
A’DAN Z’YE YENİLENMELİ…
Rusya’nın son dakikada yaşadığı durum ve Putin’in karşı karşıya kaldığı gerçekler Türkiye içinde bölgedeki hem öneminin artması, hem elinin güçlenmesi, hem de masada daha da fazla söz sahibi olması açısından son derece önemli.
Eğer Türkiye iç dinamiklerini iyileştirebilir ve Güçlü Ülke fotoğrafını yeniden sağlar ise yine bölgenin en güçlü aktörü olarak istediği her şeyi yaptırabilir ve alabilir.
Bu nedenle artık geride kalan ve israf edilen başta zaman ve parasal güç olmak üzere A’dan Z’ye her şey yenilenmeli.
Değişmeli,
Gelişmeli.
Ülkemiz için.
Kalkınma için.
Yenilenme şart.
HATALARDAN DERS ALINMALI…
Türkiye geçmişten ders almalı.
AK Parti iktidardaki ilk iki dönemi gibi çalışır ve yaşadığı belli bölümlerdeki dejenarasyon ve savurganlığı toparlayabilir ise genç nüfusu ve üretim hamlesi, tarıma ve hayvancılığa vereceği önem sayesinde yine bölgenin “Oyun Kurucu” ülkesi olarak 2030-2050’li yılların “Parlayan Yıldızı” olabilir.
Yani Türkiye Yüzyılı neden olmasın?
Ancak en önemli konular şunlar.
Betona değil insana yatırım.
İnsan hakları öncelikleri.
Adil refah payı ve ücreti.
Hatalar tek tek gözden geçirilmeli.
Aksayan yerler bir bir tamir edilmeli.
Sanırım seçimler dahil ülkenin bir çok kaynağı başta parasal açıdan yeterince kullanıldı bu mantık Yerel Seçimlere de sirayet etmemeli ve öncelik ülke kalkınması olmalı.
MUHALEFETE GELİNCE…
Tablo herkesin malumu.
CHP’nin 6’lı masası dağılmış durumda.
Her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu “6’lı değil 16’lı masa kurarım” dese de hem genel başkanlık yarışı, hem de
Yerel seçimleri epey zorlu geçecek muhalefet adına.
Zira TBMM’de gurup bile kuramayanların bu kez de Yerel seçimlerde kendi adayları ile seçime gideceklerini duyurmaları tablonun vehametini ortaya koymaya yetiyor da artıyor bile…
Bu arada muhalefetten bazı partilerin iktidar ile işbirliği yapması başta Yeni Anayasa olmak üzere –Türkiye’nin tüm dinamiklerini değiştirmeye yetecek ve artacak bir çoğunluk.
Türk siyaset tarihinin en sağcı meclisi bir çok şeyi CHP sayesinde muktedir yapma imkanına kavuşmuş durumda.
TBMM’de 16 Parti’nin 10’u sağcı ve bazıları da aşırı Radikaller hem de…
MİLLET DEĞİL, DEMOKRASİ MASASI…
Belki de zaten yanlıştı.
İsminden tutunda ortaklara kadar.
Zaten Cumhur İttifakının, Millet Bahçesi ifadesi ile de çelişti birçok şey.
Millet İttifakının bileşenleri de hatalarından ders almalı.
TBMM’ye milletvekili göndermek ve Grup kurmak güzel ama koskoca bir seçim kaybettiler eğer gerçekleri kabul etmeleri gerekirse.
Bu saatten sonra dağıldığını da görerek Millet İttifakı değil, 6’lı da değil gerekirse 16’lı ve adı da Demokrasi İttifakı olmalı…
Şu anda Türkiye’nin en sağcı meclisi oluşmuş durumda solcuların hataları yüzünden.
BU SAATTEN SONRASI…
CHP’den genel başkanlık mevzusu derin.
Kongre süreci ile birlikte saflar belirginleşmeye başlıyor.
Kılıçlar çekilmese de iyi kötü niyetler belli.
Adaylar netleşmek üzere.
Kongreler yapılır, genel başkanlık seçimi Yerel Seçimlerin arkasına sarkar mı?
Türkiye’de her şey muhtemel.
Olasılıklar, ihtimaller siyaset için değil mi?!
“Bir kez daha şansımı deneyeyim!”
BU YAZ SICAK GEÇECEK…
Görünen o ki başta Mülteci-Sığınmacı adına ne derseniz deyin Türkiye’de yaz sıcak geçecek.
İktidarın önünde önemli sorunlar var,.
Seçimi bıçak sırtında kazandılar.
Kazandıklarına bile sevinemediler.
Ekonominin durumu ortada.
Şimdi de verilen zamları önce Enflasyonla sıfırlayıp sonra da dövizle mücadele edecekmiş iktidar.
Her gün yeni bir ekonomik model duyuyoruz akıllara zarar.
Bazı şeyler için acil önlemler paketi ve topyekün tasarruf seferberliği şart.
Yaz kısa bir süreç.
Yakında kapıyı kış çalacak ve okullarda yeniden açılacak.
Başta Asgari ücret ve emekli zamları eridi zaten.
Bu nedenle iktidarın yenilikler yaparken, söylemlerini de değiştirmesi ve yeni şeyler söylemesi gerekiyor.
Yerel Seçimlerde kazanmak için daha çok çalışmak şart.