Seçimler geride kaldı Zam furyası başladı.
Üretim ve istihdam bu ülkede tarih oldu.
“Çeşme akarken suyunu doldurmayanlar!” israf üstüne israf yapıp, ülkenin bütün gelirlerinin dağa, taşa gömenler, saltanat sürenlerin acaba vatandaşının içinde bulunduğu tabloya dair en küçük bir fikri var mı?
A’dan Z’ye aklınıza ne gelirse bırakın iki katı olmayı üç dört katı oldu.
Bu ülkenin insanı çarşıya pazara çıkamaz olmuş durumda.
Çöpten toplamak artık bir utanç vesilesi olmaktan çıkmış zaruri ihtiyaç gibi nerede ise.
Her çöpü günde en az 10-15 kişi karıştırıyor.
SON DAKİKA ZAMLARI…
Son zamlar Akaryakıt ve ÖTV ile geldi.
Hem de 15 Temmuz’da selalarla birlikte.
Petrol ürünlerine gelen zamlar her şeyi tetikleyen zamlardır.
Bunun ardı arkası kesilmeyecektir.
Bu ülkeyi bu hale getirmeye hakkınız var mı acaba?
Vermediğiniz Asgari ücret zamlarını bu ülkenin üreten üç beş insanının sırtına yükleyip hava atarak, ardından da Memura nerede ise Emekli maaşından bile fazla fark vererek ortaya çıkarttığınız adaletsiz düzen partinizin adındaki Adalet ile çelişmiyor mu?
Tuzu kuru yüzde 5’lik kesim haricinde herkesin ekonomi ile ilgili ciddi sorunları var.
DOMİNO ETKİSİ…
Bunun daha araçlarda ÖTV ve Beyaz Eşya’ya da yansıyacağı konuşuluyor.
Yani Zam furyasının arkası yok.
Yerel Seçimlere kadar devam edecek bu düzen.
Türkiye’yi son çeyrekte kurtaranlar daha güzel bir Türkiye için vatandaşının sırtından inmiyor.
Saltanat mı?
Onda sorun yok!...
VERGİNİN VERGİSİ OLUR MU?
Türkiye Dünya’da verginin vergisini, KDV’nin KDV’sini ödeyen tek ülke bunu biliyor musunuz?
Ödediğiniz araç vergileri yüzde yüz olarak “Bir defaya mahsus” denilerek zamlandı.
Aynı vergiyi iki kez ödüyoruz haberiniz var mı?
Bunu bir başka ülkede yapabilecek bir babayiğit var mı?
Bu kadar keyfiyet, bu kadar umursamazlık, bu kadar vatandaşından tasarruf isterken saltanatından taviz vermeyen başka bir ülke var mı?
Kendilerine gelince zammın kralını yapanların, üç beş maaş birden alanların vatandaşın emekli maaşı ile böylesine Tiyatro yaparak oynamaya hakkı var mı?
DELİ DUMRUL HİKAYESİNİ BİLE GEÇTİ…
Geçmediğimiz köprüden, uçmadığımız havaalanı için bile ödemeye mahkum edildiğimiz bir ülkede telefonlar için gelen zamlara ne demeli?
Hem de Türkiye’de bunlara ödenen para Dolar garantili iyi mi?
Siz batarken onlar servetine servet katmaya devam ediyorlar.
Ne zamana kadar mı en az 25 yıl en çok ta 49 yıl.
Sanırım o kadar da önemli değil…
Her felaketin “Can suyu “ gibi yetiştiği bir anlayış ile har vurulup harman savrulan Deprem vergileri de suyunu çekmiş durumda.
Bir ülkenin geçim kaynağı harçlar-vergiler olabilir mi?
Üretim yok, istihdam yok, koca koca sanayi firmaları öldüm pahasına birilerine peşkeş çekiliyor.
Ülke uçurumun eşiğinde.
Batan batana…
Biten bitene…
Ve… Birileri masallar anlatmaya, destan yazmaya devam ediyor.
BUNU HERKES YAPARDI!
Tablo kötüye gitti mi yapılacak şey basittir.
Zamları koyarsınız iş biter.
Bunu yapmak için Maliye bakanının, Merkez bankası başkanının değişmesine gerek yoktu.
Değiştirirsiniz Nas bölümünü verirsiniz faizi, zıplatırsınız dövizi.
Düzelirse düzelir, düzelmezse ne ala.
Bunu kahvedeki Ahmet efendi, pazardaki Mehmet efendi, evindeki Leyla hanım bile yapardı.
Bunun için ne bakan olmaya ne de vekil olmaya gerek yok.
İşler kötüye gitti mi “Vur abalının sırtına”
DİNAMİKLER DEĞİŞTİ…
Bu ülkenin tüm dinamikleri yerle bir oldu son çeyrek yüzyılda.
Milli manevi ne kadar değerimiz var ise erozyona dönüştü.
Ülke yol geçen hanına döndü.
Atatürk’ün tırnağı olamayacak adamların derdi Atatürk’le.
Cumhuriyetle ve Cumhuriyetin kazanımları ile.
“Atatürk bu ülkeye ne yaptı?” diyenler, Atatürk’ün yaptığı fabrikaları sata sata bitiremediler.
Sonunda ülkeyi Ankara gibi parsel parsel satıyorlar.
Bu kadar yabancıya arsa, konut satılır mı?
İki göz iki çeşme ağladıkları Filistin’in İsrail’e yaptığını bugün Türkiye’ye yapıp millete dizini dövdürüyorlar.
Daha bitmedi.
Ne BOP projesi bitti, ne Büyük İsrail hayali, ne de Türkiye’yi bölme planları.
Tam gaz devam ediyor.
Ülkeyi bitmek tükenmek bilmeyen kan ve gözyaşı ülkesi Orta Doğu’ya çevirip, bir iç savaş çıkartarak finali yapacaklar sanırım.
ÜLKEYİ ARAPLA DOLDURDURDUNUZ…
Hükümet Arapları ülkeye doldurarak tüm dengeleri değiştirdi.
Aklınıza ne gelirse gelsin Orta Doğu’dan ne kadar kaçkın var ise Türkiye’de.
Sınırlar kevgire dönmüş durumda.
Ottova anlaşması ile önce mayınları temizlettiler, sonra da bu kadar vatan haini kaçkını ülkemizin başına bela ettiler.
İstikrarı bozdu öncelikle.
Başta ekonomi.
Sonra asayiş.
Demografik yapı.
Ardından tüm konutlar ve ev kiraları zamlandı.
Ülkenin gerçek sahibi kendi ülkesinde kiracı konumuna düştü.
Adamlar gün geçtikçe palazlanıyor ve posta koymaya hatta ülkenin asil unsurlarını nerede ise kovmaya bile kalkıyorlar.
Bunun sebebi iktidardır.
SADECE EMEKLİYE ZAM YOK!...
İşin tuhafı da ne biliyor musunuz?
Bu ülkenin dinamiği ve insanımızı bugünlere getiren emekliye zam yok.
Bir Kök hesabı çıkartan hükümet resmen emekliye kökledi.
Hem de Cumhur ittifakının en çok oy aldığı kesim bu kesim.
Hem oylarını alıyorlar, hem de açlığa mahkum ediyorlar.
Böylesi bir adalet var mı acaba?
Denebilir ki “Kendi düşen ağlamaz!” ama bu mantık hak-hukuk-adalet-eşitlik gibi yüce erdemlerin hiçbirisine sığmıyor.
Emekliye gelecek seçime kadar “Nasıl olsa çoğu ölür” mantığı ile yaklaşan ve “Ölü yatırım” gözü ile bakan iktidarın eskiden aldığı duaların yerini şimdilerde beddualar alıyor.
Haberiniz var mı acaba?
Umurunuzda mı acaba?
Evet… "Ezan dinmeyecek, bayrak inmeyecek!" ama bu mesele beka meselesinin en ciddi başlığı durumunda.
Ülkenin ekonomik anlamdaki iflası zaten diğerlerinin alt yapısı durumunda ve tablo her geçen gün daha da kötüye gidiyor.
Bu işler öyle ona buna zam yapmakla da çözülebilecek, ona buna el açarak ülkenin bütün dinamiklerinin satılarak çözülebileceği bir durum hiçte değil.
Son söz mü?
Mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor…