Son dönemde malumunuz Türkiye Yerel seçimlere endekslenmiş durumda.
Ortaya çıkan tablo içinde Seçim-Geçim ikileminin sonuçları doğal olarak yansıyacak sandığa.
Seçimle birlikte doğal olarak ortaya çıkan birçok söylenti de yok değil.
Halk arasında yaygın bir tabirle “Zenginin malı züğürdün çenesini yorar” misali herkes benzer şeyleri konuşuyor.
Her ne kadar yaygın medyada bu tür konular ciddi manada yer bulmasa da bazı TV kanallarında her akşam temcit pilavı gibi aynı şeyler.
Aslında tartışmanın fitini de ateşleyen şey “Mülk Allah’ındır, biz emanetçiyiz” sözü olmuştu sanırım hatırlarsınız.
Buna anlamamak içinde sanırım Mal olmak lazım!...
SANAL ALEM COŞTU…
Ne oldu ise oldu o söylemden sonra İnternet medyası adeta coştu.
Herkesi aldı bir merak.
Nasıl oldu?
Nereden oldu?
Daha neleri var?
Hepsini açıklamamış mı?
Ziynet, para, pul arabası da mı yokmuş?!...
Ve… Daha neler neler.
Popüler olduğunuz zaman.
Aday olduğunuz zaman.
Yüklü bir transfer yaptığınız zaman.
Bunlar doğal.
Bodoslama özel hayatınıza anında dalıyorlar.
Delik deşik oluyorsunuz.
İLK ADIMI SİZ ATMALISINIZ…
Aslında adaylar bu konuda daha duyarlı olmalı.
Mademki medeni cesaret gösteriyorsunuz ve belli bir makama aday oluyorsunuz çıkıp sizde anında net ifadelerle ve şeffaf bir şekilde öncü olmalı ve örnekleri çoğaltmalısınız.
Herkesin bir şeyleri örterek, gizleyerek, saklayarak, gizliden kapaklı, kaçırarak bir yerlere talip olması göreve geldiği zaman daha da büyük şeyleri gizleyeceği anlamı taşımaz mı?
Bu nedenle daha fazla sağduyu, daha fazla topluma ve seçmene saygı lütfen.
HERKES AÇIKLADI MI?
Bu arada en önemli konu Büyükşehirler'e aday olanlara dair.
Küçüklerle kimse uğraşmıyor.
Pek kimsenin sesi soluğu çıkmıyor.
Ya görmüyorlar, ya duymuyorlar, ya da umurlarında bile değil.
Ama ne zaman ki rant büyük, o zaman her şeyi konuşmak lazım.
Aslında en önemlisi samimiyet.
Bir makama, bir mevkiye, bir kuruma başkanlık için ya da yönetime aday olduğunuz anda şeffaf bir şekilde açıklamalısınız neyiniz var ise.
Ama hesabınız başka ise başka söze zaten hacet yok.
7’den 77’ye oto kontrol olmalı.
İnsanlar insanlara saygı duymalı.
Malını mülkünü etkili-yetkili makamlara geldiği zaman öncesi ve sonrası ile de paylaşmalı.
Böyle olursa toplumda güven olur.
Saygı olur.
Sevgi olur.
Kimsenin kimseye söyleyecek ne bir sözü olmaz.
Makamlar kadar insanların da saygınlığı artar.
Türkiye kendini birçok konuda olduğu gibi bu konuda da güncellemeli.
Madem kimse bu konulara pek yanaşmıyor oh halde biz Can Baba’ya kulak verelim.
MAL BEYANI
Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
Gökyüzünde bi bulut
Bitlis’te beş minare
Biri yazlık, biri kışlık, iki platonik sevgili
Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
Palandöken’de bir plan, iki döken
Kastamonu’da üç kasto
Üç fay hattı
Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
Dünyada mekân
Ahrette iman
Denizde kum
Uzayda yerçekimsizlik
Bi çuval gazoz kapağı
Bi kibrit kutusu sigara izmariti
On sekiz saç biti
Biri İngilizce 6 adet küfür
Yirmi tane boş naylon poşet
Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
Bi kuru saç sakal, kıl, tüy, yün
Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
Bi ayakkabı çekeceği
İki büyük taş kütlesi
Bir adet ağaç gölgesi
Üç kuş kanadı sesi
Bi sürü kedi köpek
Bi Marmara Denizi
Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
Nakit 15 kuruş
Anne babadan kalma, yarısı yaşanmış bi ömür
Can YÜCEL