Ülkemizdeki son gelişmeler ve Dış Siyasete dair hangi bakış açısına sahipsiniz?
Bugün bu konuya dair önemli bir ismin görüşlerine başvuracağız.
Sadettin Tantan.
Eski İçişleri Bakanı.
Yurt Partisi Genel Başkanı.
Türkiye gerçeklerine hakim, Dünya'da olup bitenleri son derece yakından takip ediyor.
Milli ve manevi değerlere son derece bağlı.
Vatan, Millet, bayrak aşkı ile yanıp tutuşuyor.
BAKIN NELER SÖYLÜYOR?
1)Kıbrıs’taki gelişmeler Türkiye’nin öncelikli meselesi olup; Kıbrıs’taki kazanımlarımızı korumak stratejik olarak kritik bir meseledir.
İsraillilerin kuşatmaya benzer toprak alımı Meclis tarafından ve adli yönden soruşturmaya ayrı ayrı konu edilmelidir.
2)Tarih boyunca Doğu Akdeniz’e egemen olmak bu coğrafyadaki ticaret ve enerji hatlarını kontrol altına almayı sağlar ve egemen olan ülkeye askeri, ticari, siyasi büyük bir güç verir.
3)Dünyadaki güç savaşlarında Doğu Akdeniz havzası kritik öneme sahiptir.
Türkiye Doğu Akdeniz’in en büyük bölgesel gücüdür.
Türkiye dış politikada bu güçle bölgesel konularda karar merciinde olmalıdır.
4)Türkiye; Karabağ, Kerkük, Kıbrıs, Kırım, Kosova’nın yani 5K’nın vazgeçilmez parçası olan Kıbrıs’ta gelişen olaylara kayıtsız kalmamalı, şehit kanıyla kazanılan toprakların parayla elden çıkarılmasına müsaade etmemelidir.
5)Ege Adaları, Marmara Havzası, Karadeniz Havzası Doğu Akdeniz’den ayrı düşünülemez.
Türkiye bölgesindeki tüm ticaret ve enerji yollarına hakim olmak, bölgenin kilit ülkesi olmayı sürdürmek için Kıbrıs’taki hakimiyetinden asla vazgeçemez.
YAPILMASI GEREKENLER…
Soruları ortaya koyuyor Tantan.
Ve…
Sıralıyor yapılması gerekenleri tek tek…
“Yunanistan Doğu Akdeniz’de ve Ege Adaları’nda sahada edinemediği hakkı masada elde edemez. Türkiye bu duruma asla müsaade edemez. Türkiye’nin sahadaki gücünü masada kaybetmesine izin verilmemelidir. Türkiye’nin dış politikada ortak akla ihtiyacı vardır.
Türkiye, eğer siyaset mekanizması doğru işleyerek Misak-ı Milli’yi güncellerse bölge siyaseti Türkiye’den yana değişecek, bölge ülkeleri bizimle birlikte kalkınma hareketine katılacaktır. Türkiye’nin kazanmaktan başka çaresi yok.
Türkiye; KKTC, Suriye, Lübnan, Mısır’la Münhasır Ekonomik Bölge ilanı için anlaşmalar yaparak bölgenin lideri olduğunu dosta düşmana ilan etmelidir. Bu, tarihi bir görev ve sorumluluktur.
Kimse elindeki siyasi güce güvenerek tarihi çarpıtma gayreti içinde olmasın. Şeyh Sait isyan etmiştir ve isyan Musul meselesinde İngilizlere yaramıştır. Bunu eğip bükmeye kimsenin gücü yetmez. Ancak; bu mesele nedeniyle Kıbrıs’taki gelişmeler halka unutturuluyor.
Atatürk’ün “Arkadaşlar! Gidip Toros Dağları’na bakınız eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez” sözü gerçektir.
Kuva-yi Milliye ruhunu ne tarihten ne de Türk Milleti’nin kalbinden kimse söküp atamaz. Türkiye, siyasi olarak dönemsel bir gerileme içinde olsa da bu milletin evlatları emperyalizmle her koşulda savaşacak ve onu yenecektir. Kanla kazanılan topraklar parayla satılamaz…
Türkiye’yi iç meselelerle, kısır tartışmalarla oyalayarak Doğu Akdeniz zenginliklerinin paylaşımı, Kıbrıs, yabancılar meselesine eğilmesini engellemek isteyen emperyalist yapıya karşı koymak gerekmektedir.
Vize meselesinde mütekabiliyet esasları uygulanmalıdır. Bizden vize isteyen ülkelere kapımızı vizesiz açmamız diplomatik ve politik bir zayıflık göstergesidir. Yunanistan’ın adalar özelinde sağladığı vize kolaylığının Türkiye’ye hiçbir getirisi yoktur.
Özetle; taşınmaz satışıyla yabancıların vatandaşlığa alımı uygulaması tamamen kaldırılmalı, vize meselesinde mütekabiliyet esasları uygulanmalıdır. Türk Siyaseti tüm unsurlarıyla bu meseleleri süratle gündemine almalı ve gereken adımları atmalıdır.
Türk milletinin kanıyla, alınteriyle, vergisiyle, dişinden tırnağından artırdığıyla zenginleşenler; bu zenginliğin kökeninde Türk Milleti’nin büyük fedakarlıkları olduğunu, Cumhuriyet’in kirli zihinlerden er ya da geç hesap soracağını bilmelidir. Bu yurt bizim sahip çıkacağız!”
VE... MİLLİ EĞİTİM MEVZUSU...
Son günlerin en çok konuşulan ve tartışılan konusu Milli Eğitim bakanının TBMM’deki konuşması kuşkusuz.
Bu konuya dair bakın Tantan neler söylüyor?
“Milli Eğitim’de laiklik ilkesine aykırılık teşkil edecek, gelecek nesillerin fikir ve vicdan özgürlüğüne zarar verecek uygulamalara izin verilmemelidir. MEB’in işbirliği yaptığı Vakıfların bu yönden dikkatle takip edilmesi gerekmektedir. Atatürk‘ün yolundan kimse ayrılamaz.
Atatürk’ün önderliğinde Türk Milleti sadece emperyalistlere karşı askeri ve idari yönden bağımsızlığını kazanmamış aynı zamanda inanç özgürlüğünü de kazanmıştır. İnanç özgürlüğünden evlatlarımızı mahrum bırakmak onlara yapılacak büyük bir kötülüktür.
Modern, çağdaş, fırsat eşitliği yaratan bir anlayışla Milli Eğitim meselesi ele alınmalı, çocuklarımız inanç, fikir ve vicdan özgürlüğü anlayışıyla yetiştirilmelidir. Atatürk’ün dediği üzere: “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz”.
İSTİFAYA DAVET…
Bu konuda önemli tespitler yapan Tantan son olarak şu çağrıda bulundu;
Milli eğitim bakanının bakış açısı, oturduğu koltuğun ağırlığı, görevleri ile bağdaşmamıştır. Yakın zamana kadar terör elebaşına methiyeler düzenlerin daha sonra bunu inkar etmek zorunda kaldığını hepimiz biliyoruz.
Milli eğitim bakanının yakın geçmişten dersler çıkararak, ya özür dileyerek yanlışından dönmesi ya da istifa ederek gereğini yapması gerekir.
BAZI ŞEYLER YANLIŞ GİDİYOR…
İki önemli konuya dair önemli görüş ve öneriler.
Türkiye’de bazı şeyler siz kabul etseniz de etmeseniz de yanlış gidiyor.
Birileri bunun gayet farkında ve bunu dillendirmekten de çekinmiyorlar.
Siz ne kadar işinize geldiği gibi anlatsanız da, pazarlasanız da gerçekler öyle değil.
“Güneş Balçıkla Sıvanmıyor!”
Lafı eğmiyorlar.
Bükmüyorlar.
Kitabın tam ortasından konuşuyorlar.
En üzücü olan ne mi?
Halen yanlışlar yeni yanlışlarla tamir edilmeye ya da öyle görüntü verilmeye ve her alanda ciddi dibe vuruş devam ediyor.
Milli olmayan bir Dış Politika ve Milli olmayan bir Eğitim!...
Nereye kadar?!...