Şimdi derim ki; içerisinde samimiyetin ve doğallığın dolu dolu olduğu bir köy evi olsa Deliban'ın.
Sol köşesinde de bir deli ocak.!
Ocağın bacasından gri ve hareli dumanlar yükselse gökyüzüne doğru.
Bu atmosferin yarattığı çeşitli hisler uyansa bende!
Hava oldukça soğuk olsa, ayazsa pür serseri hani...
Dilimdeyse şöyle bir fantastik şiir, Kazım oğlu Dirican usûlünce:
"Beklerken gözlerim şafağı
Ok olur, mermi olur
Saplanır yüreğime sevda tūrküleri..."
Sonra da dönüp Cahit diliyle şöyle seslensem beni bekleyen ölüme, desem ki:
"Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam!
Ben ölecek adam değilim..."
^
Ali Rıza Navruz
**
Bir Kuple Anı...
^^
Gözleri karşı duvarda asılı duran bakır işlemeli bir büyükçe tepsiye çakılıp kaldı bir müddet.
Ya da ben öyle sandım...
Bir insanın, bulunmuş olduğu zaman ve mekânın bir anda dışına çıkışına ve kendi dünyasının dolambaçlarında dolaşıyor olmasına herhalde en güzel örnek bu haldir diye düşünmekten kendimi alamadım bir an.
Kim bilir; o anda belki de “Delhadır” başındaydı, ya da bilmem ne yaylalarında bir subaşı atmosferinde aniden oluşan bir ayrılığın hüznünü yudumluyor olmalıydı...
"Elif dedim be dedim
Gız ben sana ne dedim?
Guş ganadı galem olsa;
Yazılmaz benim derdim"
Az derdinizin çokçalanmaması dileğimle huzurlu geceniz olsun!!
N A V R U Z...