birkaç gūn gecikmeyle anısına!!!
^^^^
SADETTİN KAPLAN (Ö:11.06.2016)
/Nevâ Teli/
÷
Neva Teli gerildi gerildi ve sonunda da koptu sevgili dostlar. Demem şu ki; “İstersen bu ölümle kapatalım zamanı /Sen ve ben bir olalım yerle gök olsun iki /Bir türlü anlamadık yaşamak neydi dersin /Ölmekten yaşamaya zaman bulamadık ki" Ölmekten yaşamaya zaman bulamayan Usta şairimiz bu kez yaşamaktan geçip ölmeye zaman buldu. 1944 yılında Ağrı’nın Patnos ilçesinde dünyaya gelen Sadettin Kaplan, geldiğinde “benden geliyorum” demişti, henüz gitmeden önce de söylediği söz “bana gidiyorum” oldu...
“ Dilim söylerken beni sözlerim benim değil
Bana gidiyorum
Bir yanım yokluk bir yanım uçurum
Benlik bezirgânının yüklediği kumaş ben
Bahtımın kararttığı alnımda bulutlanan
Günü ağarmayacak bir tana gidiyorum
Belli ki sahraları boyadığım yetmedi
Denizlerin istediği “al kan”a gidiyorum.”
Günü ağarmayacak tan’ın şairini ne yazık ki 11Haziran 2016 Cumartesi günü kaybetmiş bulunuyoruz. “Çığlık çığlığaydı her dem nidasız/ Habersiz gelmişti, gitti vedasız/ Bir karınca gibi sessiz sedasız/ Yürüdü Mevla’ya öldü de gitti” Böyle diyordu şiirinin bir dörtlüğünde Kaplan. Şair sezgisi budur işte… Çok çalıştı, çok da üretti fakat hep sessiz kalmayı tercih etti. Aramızdan ayrılırken de bu alışkanlığını asla bozmadı. Allahtan Gani gani rahmet diliyorum kendisine. Kederli ailesine ise sonsuz sabır…
Sadettin Kaplan ince dokunuşlu bir şair/yazar idi. Ömür boyu birikimlerini bu ince dokunuşlarla eser haline dönüştürmüştür. Yazım türü coğrafyasının hangi köşesinde/bucağında dolaşmadı ki O; Romanları: Kara Kasırga, Şahidim Kılıcımdır, Plevne'ye Saplanan tuğ, Uçurumun çağrısı, İğde Dalı, Anatolia'nın Etekleri, Dağların Türküsü, Bir Demet Leyla, Unutulmayan Sevdalar. Hikâyeleri: Yunus Meltemi, Sığ Sular, Camda Sinek Ezmek, Atasözlerinin Çıkış Hikâyeleri. Denemeleri: Zamanın Zembereği, Ölüler de Öldürülür, At Nalında Diş Yarası, Hüzün Adrese Gelir. Masal: Heybe. İnceleme olarak: Beş Şair, Şiirin Kanadında, Şiirin Sultanları. Şiirleri: Ferman, Sular Susadıkça, Gönül Cemresi, Gülendam, Esintiler, Düş Bedestânı, Nevâ Teli. Dini Eser olarak ise: Gençler İçin Peygamberler Tarihi...
Eserlerini inceleyenler göreceklerdir ki şiiri de nesri de ustaca kullanmıştır Kaplan. Onun şiiri eylemini de kendi içinde barındır bir yerde. Ahenkle his iç içedir. O gönül sazına Nevâ telinden dokunur: “Gönül gülecek ise bırakın göz yaşarsın/Ne kadar çok ölürsen o kadar çok yaşarsın!” Şiirlerinde âşıklık geleneğinin koşma, semai, ilahi ve divan edebiyatımızın gazel, kaside, mesnevi tarzlarını ustalıkla kullanmıştır. Bu tarzların kendisi tarafından iyi bilinmesi, ona serbest tarz şiirde ayrı bir beceri kazandırmıştır muhakkak. O; sanatçı üslubu ile şiirdeki teşbih, istiare, mecaz, kinaye, tevriye gibi sanatları da yerli yerinde kullanmayı bilmiştir pek çok şiirinde. Yavuz Bülent Bakiler bir köşe yazısında der ki: “Belki benim şiir kitaplarım onunkinden fazladır ama Sadettin Kaplan başça benden büyük bir şairdir. Ve onun şiirleri, benim şiirlerimi birkaç defa tartacak güzelliktedir.” Yavuz Bülent Bakiler Hoca bunu diyorsa sadettin Kaplan için başka söze ne hacet var ki!?
“…
Gülüşüm yok dudağımda güllenen.
Bakışım yok gözlerimde tüllenen.
Hasretinle yüreğimde küllenen
Közüm üşür sızlar aklım balacan
Oy balacan
Yazım üşür, gözüm üşür, özüm üşür
Sözüm üşür, közüm üşür sızlar aklım balacan”
Sadettin Kaplan Hoca’nın bazı gazellerinde “Sadi” mahlasını kullandığını da görürüz: “Kaç kere bir nam için nâme yazdım feleğe/Ey Sadi, senden özge sana bir nam gelmiyor!”
Alioğlu Yayınlarından çıkan ve adıma imzalı “Sular Susadıkça” ve “Ferman” isimli iki adet şiir kitabı kitaplığımın raflarında şu an… Bir şiir arıyordu O; “Sıfır er-aş pozitif…” Pozitif ruhlu bir şairden başka ne beklenirdi ki?!
MIZRAP
-------
Aşk mızrap vurdukça gönül telime
Tek bir ses veriyor sazlarım gülüm
Bazen bin cümledir bir tek kelime
Çoğalır özümde azlarım gülüm
Nice derinlikler uyur sığımda
Sevda danteli var gönül tığımda
Kaç kışı yıkadım yalnızlığımda
O yüzden üşüyor yazlarım gülüm
*
Sadettin KAPLAN