lRAĞl YAKIN EDER TEMSİLLER

İhsan Görücü

03-01-2024 23:19

IRAĞI YAKIN EDER TEMSİLLER

Yazıma, Atlantik tandanslı devasa medyacı/ yazar ve çizerlerin vara yoğa kullandıkları popüler bir fıkra ile start veriyoruz. 

Adı üstünde fıkra, Atlantik meyilliler gerçek gibi anlatırlar ve gülesi gelir okuyucunun. Fransanın en emperyal generallerinin başında gelen Napolyon dirilip yeniden dünyaya gelmiş/canlanıp ayağa kalkmış. Bir toplantı için gittiği Amerika da/ Beyaz Saraydaki bir yemeğe katılmış. Beraber yemek yediği eski başkan Barak Obama’ya kulağına eğilerek; “Mister Obama/ Bay Obama, sizin elinizdeki silahlar bizde olsa Waterloo Savaşını asla kaybetmezdik”demiş.

Napolyon toplantı için Moskova’ya gitmiş bu sefer. Kremlin sarayındaki yemekte yanyana oturduğu Putinin de kulağına eğilerek, Putin’e ünlü gizli servisleri KGB nin gücünü hatırlatmış ve  şunları söylemiş:

“Sn Putin, böylesine gelişmiş aletlerle donanmış, güçlü ve büyük gizli bir servis bizim elimizde olsaydı Waterloo Savaşını(23 yıl süren Fransız ihtilali savaşlarındandır. Napolyonun kesin yenilgisiyle sonuçlanmıştı) asla kaybetmezdik” demiş.

Son olarak Ankaraya teşrif buyurmuş Napolyon. Napolyon bizim uzun adamla/ Sn Erdoğanla yemek yemiş, yemekten sonra reise dönerek:

“Mösyö Erdoğan çok şanslısınız. Sizdeki mükemmel medya bende olsaydı, Waterloo Savaşını kaybettiğimi hiç kimse duymazdı” demiş.

Elli sene TRT 1 in resmi, tek yönlü, yönlendirici, yamultucu yayın politikasını iyi bilen bir okuyucu olmasam belki ben de okey derdim. Medya tekelini kıran reis beye tşkler.

Ed MURROW: MEDYA SADECE EĞLENDİRMEK SEVİYESİNE İNMİŞSE…

Medya basın tarihinin en dobrası, eğilmeyeni diye anlatılan, bir nevi efsaneleşen TV gazetecisi Ed Murrow, baskı yıllarında “Good luck and good night/İyi şanslar, iyi geceler” isimli programında kapanış finalini şöyle yaparmış:

“Görsel medya yalnız eğlendirmek için seviyesine inmişse toplumsal bir şeyler çürümüş demektir. Televizyon denen bu müthiş araç(o zaman yeniydi) insanları aydınlatabilir, hatta eğitebilir ve dahi ilham vererek yeni farklı düşüncelerin ilham kaynağı olabilir. Aksi kullanımda sadece parlak ışıklardan ibaret kalır diyerek, iyi şanslar ve iyi geceler dileğiyle programını finale erdirirmiş.

Bahse konu olan Murrow, insan avcısı işine gelmeyen herkese kominist/ SSCB ajanı vs yaftalar vurarak her türlü zülmün yapıldığı zamanların Mc Carthy denen zalimin döneminin cesur ve yılmaz Amerikan televizyoncusu idi. Gerçekleri korkusuzca dile getiren nadir okur yazar ya da televizyoncuların başında gelirmiş. Soruyorum: 60 yıl sonra medyacılıkta değişen bir şey var mı acaba O söyleriyle Amerikayı değil de bizim medya kulvarımızı tasvir etmiş gibi değil mi?

NASİHATI LENİN’DEN AL, ATEİST VE ADÜVVÜ DİN

Rusyayı bir asra yakın uğraştıran ve sonunda tarihin çöplüğüne kendi mensupları tarafından çöplüğe atılan (Gorbaçov, Şevardnadze ila ahir…) mutlak eşitlik ütopyasının kuramcılarının başında gelen Vladimir İliyeviç Lenin bile bizdeki Alaturka laikleri kadar açıktan açığa din/ iman/ Müslüman halk düşmanı değildi. Şöyle demişti Lenin eserinin birinde

“ Engels, kominist parti programına dine savaş açmak anlamında açık bir tanrıtanımazlık (ateizm) bildirisi konulmasına karşı çıktı. Fikirdaşı Blanqui’ ci Communardiarın dine karşı gürültülü savaş açmalarını bir aptallık örneği saydı ve böyle bir savaşın dine ilgiyi canlandırmak için en iyi yol olduğunu, dine savaş açmanın anarşist bir tutum olduğunu söyledi. Dine savaş açmak der Engels, Bismark’ı aratmamak , yani Bismarkın rahiplere karşı savaş deliliğini yenilemektir. “Kahrolsun din yaşasın tanrıtanımamazlık” diyenlere Marks “Bu doğru değil, bu sığ bir görüş” der… Dinsel önyargılarla savaşırken son derece dikkatli olmalıyız; kimileri dinsel duyguları inciterek bu savaşımda çok zarara yol açıyorlar. Savaşımı  aşırı sertleştirmekle yalnızca halkın öfkesini uyandırabiliriz; böyle savaşım yöntemleri, halkın mezheplere bölünmesinin sürmesine vesile olur. İnsanların dinsel duygularını incitmekten kaçınmaya dikkat etmek gerekir. Çünkü bu yalnızca dinsel bağnazlığın artmasına yarar.(V. İ. LENİN)

KARTAL DOĞUP TAVUK GİBİ ÖLEN…

Yanlış eğitilme, beyni yıkanmak suretiyle insani mücadele yeteneğini yitirip mankurtlaşmış fert ve toplumların kısa bir fıkra ile anlatımıdır aşağıda yazacağım fıkra. Küresel sistem insanların tümünün; kadın ve erkek herkesin fıtratını bozmak için maddi manevi tüm küresel alet ve edevatı istimal etmktedir. Ama kimse yaratıcıyı/yüce Allahı yenemeyecektir kısaca. Fıkraya geçelim.

“Bir gün civcivler dışarıda oynarken bir kartal yumurtası buldular ve gizlice kendi kümeslerine getirdiler. Yumurta oldukça büyüktü ve bunun, çok büyük tavuğa ait büyük bir yumurta olduğunu düşündüler.

Daha sonra anne tavuk kümese geldi, ona da bunun büyük bir tavuk yumurtası olduğunu söylediler. Böylece anne tavuk bu yumurtayı bağrına bastı ve üstünde kuluçkaya yattı. Bir gün yumurta çatladı ve içinden siyah tüylü çok farklı bir şey çıktı. Tüm tavuklar onun farlı görünen bir civciv olduğunu düşündüler. Bu farklı civciv, büyümeye başladıkça daha da farklı görünmeye başlıyor, tüyleri uzuyor, güzel siyah bir renge bürünüyordu. Ancak annesi sandığı tavuk dahil olmak üzere, çevresindeki herkes onun bir tavuk olduğu konusunda o kadar emindi ki, kendisi de bu farklılığı hiç sorgulamıyordu. Annesi tavuk, onu bir tavuk gibi büyütmeye çalışıyor, onu tehlikelerden korumak için çeşitli korunma yöntemlerini öğretiyordu.

Bir gün kümeslerinde otururken, havadan hızla heybetli bir kuş geçti. Kendini tavuk sanan kartal annesine dönüp sordu:

– Anne bu ne?

– O bir kartal yavrum. Kuşların en heybetlisidir.

– Ben de onun gibi uçabilir miyim dersin anne?

– Hayır yavrum, sen bir tavuksun. Senden önce pek çok kişi denedi ama başaramadı. Bu yüzden sonunda hayal kırıklığı yaşayacağın bir hayalin peşinden gitme, kendini üzme.

Kendini tavuk sanan kartal, annesinin söylediklerini çok fazla sorgulamadan kabul etti. Hala içinden gelen ses, aslında onun da uçabileceğini söylemesine rağmen, fazla üstüne gitmedi ve hiç ama hiç denemedi.

Bir kartal olarak doğdu ama bir tavuk olarak hayatını geçirip, bir tavuk olarak öldü

 

 

 

 

 

DİĞER YAZILARI MAJÖR YANLIŞLAR, MİNÖR DOĞRULAR 01-01-1970 03:00 YAPAY DOSTLARI GEÇ 01-01-1970 03:00 DİN ALİMLERİ...DİN SİMSARLARI. 01-01-1970 03:00 AHMET RAMAZANDAN SONRA AYNI AHMETSE ! 01-01-1970 03:00 TEMEL VE DURSUN'DAN DEĞİŞİM FlKRASl 01-01-1970 03:00 KADRİNİ BİLENLERDEN EYLESİN. HER GECENİZ KADİR OLSUN. 01-01-1970 03:00 EZHER’DE MÜDERRİSi KURIJA (Görücü) ABDÜLHAMİD RÜŞTİ ÇERKESİ EFENDİ (rahmetullahi aleyh) 01-01-1970 03:00 KUL HAKKI,NAFAKANIN HÜKMÜ 01-01-1970 03:00 ADAK...ADADIYSAN YAPACAKSIN...BORÇLANDIN 01-01-1970 03:00 ZEKAT KİMLERE VERİLİR? 01-01-1970 03:00 ORUÇTA SIHHAT—TAKAT FIKHI 01-01-1970 03:00 İSLAMIN DIŞINDAKİ DİNLERDE ORUÇ 01-01-1970 03:00 DİNDE TEBLİĞ VE İRŞAD AŞAMA AŞAMADIR 01-01-1970 03:00 TAKVA AMAÇ, ORUÇ ARAÇTIR 01-01-1970 03:00 HAKİKAT ORUCU 01-01-1970 03:00 ZEKATINI VER 01-01-1970 03:00 ORUÇ BENİM İÇİNDİR 01-01-1970 03:00 ORUÇ TERAVİHLE TAMAM OLUR. 01-01-1970 03:00 DUA, GAZABA PARATÖNERDİR.  01-01-1970 03:00 YA ŞEHRİ RAMAZAN! KENDİSİNİ TUTABİLENLERE HOŞ GELDİN 01-01-1970 03:00 TAKİYYE  ANTİ İSLAMA KARŞI STRATEJİ GELİŞTİRMEKTİR 01-01-1970 03:00 YEGANE İDÖLÜMÜZ REHBERİMİZ AMMAR B. YASİRİ ANMAK VE ANLAMAK 01-01-1970 03:00  MEDYATİK BEYİN YIKAMALAR, DEĞİŞMEYEN ÖNYARGILAR 01-01-1970 03:00 DİNDE İBADET, TAAT VE KURBİYYET 01-01-1970 03:00 GECE NİMETTİR HAKİKAT EHLİ SALİKE 01-01-1970 03:00 YARISI ESSAH OLMAYAN ŞAKA VAR MI? 01-01-1970 03:00 KÜRTÇÜLERE EN BÜYÜK ZARARI VEREN KÜRTÇÜ 01-01-1970 03:00 YAŞAMAK, KOLTUĞUNDA KARTOPU TAŞIMAKTIR 01-01-1970 03:00 DÖRT KİTABIN DÖRDÜ DE Hz. MUHAMMED (s.a.v.) DİYOR! 01-01-1970 03:00 SOSYAL MEDYA VATANDAŞl KUŞAĞA DİKKAT 01-01-1970 03:00 NOEL, DİNLERARASI BİLEK GÜREŞİ Mİ TAKVİM OLAYI MI? 01-01-1970 03:00