O’ CC “KULUMUN DİĞER İBADETLERİ KENDİ İÇİN, ORUÇ İSE BENİM İÇİNDİR.”
Bir hadisi kudside bizzat Yüce Allah C.C. şöyle buyuruyor:
“Ademoğlunun her ameli kendi içindir. Yalnız oruç müstesna. Onun mükafatını ben veririm. Çünkü yemesini ve nefsinin arzularını sırf benim için terkediyor. Oruçlu için iki sevinç anı vardır. Biri iftar ettiği, diğeri de Allaha kavuştuğu vakittir. Oruçlunun ağzının kokusu, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.
BAZI SAHABELER SAHURA KALKMADIKLARI İÇİN GÜNDÜZ BAYILIYORLARDI
Bakara Suresi 187. Ayeti Kerime:
“(Ey kocalar) oruç tuttuğunuz günlerin gecelerinde, eşlerinize yaklaşmak size helal kılındı. Eşleriniz sizin elbiseniz, siz de eşlerinizin elbisesisiniz. Allah C.C. nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için merhamet edip, size bu lütüfta bulundu. Artık bundan böyle onlara yaklaşıp Allahın sizin için takdir buyurduğu neslin arayışı içinde olun. Şafak vakti, günün ağarması gecenin karanlığından farkedilinceye kadar yiyin için. Sonra gece gelinceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta bulunduğunuz sırada eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar Allahın yasak sınırlarıdır, sakın o hudutlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah insanlara, zararlardan sakınıp korunmaları için ayetlerini iyice açıklar.
Hz. Ömer (radıyallahü anh) bir gece, biraz uyuduktan sonra hanımıyla beraber olmuştu. Bunun gündüz tuttuğu/tutacağı oruca zarar vereceği endişesiyle Resulullahın (sallallahü aleyhi vesellem) yanına gelerek durumu O’na haber vermişti. Bunun üzerinde Yüce Allah C.C. yukarıdaki Bakara 187. Ayeti Kerimesini inzal buyurdu.
Büyük ihtimalle Yahudilerin ve komşu ülkelerde yaşayan Hrıstıyan adetlerinden etkilenen ashabı kiramdan bazıları mübarek Ramazan ayının gecelerinde aileleriyle cinsel ilişkinin caiz olmadığını zannediyorlardı. Ayrıca sahurun da uykudan önce yeneceğini, yatsı kılınıp uykuya yattıktan sonra uyanıp sahurluk diye bir şey yenilemeyeceğini sanan sahabiler vardı. Bu yüzden bazıları büyük sıkıntılara düşüyorlar, gece sahura kalkmadıkları için gündüz açlıktan bayılıyorlardı.
Hadis kaynaklarında ve büyük müfessirlerin kitaplarında bu olaylarla ilgili birçok örnek vardır. İslamdan başka hiçbir dinde olmayan, İslama mahsus oruç ibadetinin farz kılınmasını takip eden günlerde yukarıdaki ilgili ayet gönderildi. Ayete göre oruç gece bitince başlayacak ve ertesi gecenin başlamasına kadar sürecektir., yani oruç ibadeti gündüze mahsustur., gece bu ibadetin vakti değildir. Güneşim batmasıyla başlayan gece boyunca yemek, içmek, cinsi temas vb. bütün mübah yani günah olmayan fiiller serbesttir.
HASTA VE YOLCUYA RUHSAT
Bakara Suresi 183-184. Ayeti Kerime:
“Ey iman edenler!
Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Böylece umulur ki fenalıklardan korunursunuz. Oruç sayılı günlerdedir. Sizden her kim o günlerde hasta veya yolcu olursa , tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar. Oruç tutamayanlara fidye gerekir. Fidye bir fakiri doyuracak miktardır. Her kim de kendi hayrına olarak fidye miktarını arttırırsa bu, kendisi hakkında elbette daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer işin gerçeğini bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
İslamın Mekke döneminde ilk yıllarında Efendimiz S.A.V. Medinede “Aşure Orucu” tutardı. Mübarek Ramazan orucu, Mekkeden Medineye hicretin ikinci yılında Bedir Savaşından önce farz kılındı. Hayatında, Efendimiz S.A.V. dokuz yıl oruç tutmuştur.
Orucun farziyyeti üç aşamada gerçekleşmiştir. Büyük sahabi Muaz b. Cebelden rivayet şöyledir:
“Resulullah S.A.V. Medineye geldi her aydan üçer gün oruç tuttu. Ve bir de “Aşure Orucu” yani aşure günü oruç tuttu. Sonra Cenab ı Allah Teala, O’na “Cibrili Emin”i , yeni bir müjdeyle gönderdi. Efendimiz, vahiy hali sona erip de ashabıyla Allahtan gelen vahiyleri paylaşmaya başladığında, ashab Ramazan ayı boyunca gündüzleri oruç tutma emrinin geldiğini öğrenmişti. Gönderdiği yukarıdaki Bakar 183 ve 184. ayetlerle Yüce Mevla, kullarına sesleniyordu.
Sabır, sıhhat ve kabul/makbul oruçlar niyazıyla yazılarımıza devam edeceğiz inşallah. İhlas ve samimiyete erdirmesini diliyoruz kadiri mutlakın.