Çeşme, su, yol, piknik yerleri ve deniz kenarlarına çöp atmaktan vazgeçtiğimiz gün "DOĞA KÖRLÜĞÜNÜ" yendiğimiz ve ülkemizi kalkındırmaya başladığımız gün olacaktır.
GEÇMİŞTEN DERS ALMALIYIZ! BAŞARABİLİRİZ! 20.08.2023
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kurulmuş olan fabrikalar işini güzel yapan elemanlarla kar ediyordu ve tarım insanları toprağı destekleyerek (Bitkisel üretimin çıktısı hayvancılıkta; hayvancılığın çıktısı ise bitkisel üretimde kullanılıyordu.
Toprak bozulmuyordu; insanlar sağlıklı besleniyordu) çok verimli çalışıyorlardı.
Bu sayede Osmanlı’dan kalan 107,5 mil. Altın lira borç 1928-54 tarihleri arasında ödenebildi.
Ne zaman ki dışa bağımlılık yükseldi; liyakat zayıfladı ülkemizde tarım, sanayi ve teknoloji çizgiden çıktı…
Yabancı ve hazır ürünlerle insanlar üretime değil; tembelliğe ve tüketime teşvik edildi.
Tarıma bilimsel içerik kazandırmadan, fabrikalar kurmadan, motorlu araçlarınızı üretmeye başlamada otobanlar yapmaya başlandı; ham madenciliğe ağırlık verildi.
Ne oldu? Elin adamı yaptığımız o hazır yolları kendi ürettiği otomobillerle doldurdu.
Evlerimiz ve caddelerimiz yabancı marka araçlarla işgal edildi.
Ekonomik gelirimiz dışarı aktı.
Aynı şekilde tarımı geliştirmeden otobanlar yaptık.
Ne oldu?
Elin adamı o yolları kullanarak ülkenin en ücra köşelerine kadar kendi tarım ürünlerini ve zararlı kimyasallarını sattı.
Sonuç. Özellikle 1950’ler den sonra zayıflamaya başlayan ve günümüze kadar devam eden bu durum üretimimize çok zarar verdi.
Bu uzun süreç içerisinde köylü toprağı (ÜRETİMİ) bırakıp şehirlere taşındı...
Kimyasal kullanımı toprakları verimsizleştirdi…
Tarım, sanayi ve teknoloji gelirlerimiz az olunca ve bu kalemleri güçlendirmeye meyletmeyince (özellikle 2002 den sonra) eldeki fabrikaları satmaya, işletmeleri satmaya, her yere (verimli toprak, orman, mera) maden / inşaat ruhsatı vermeye, toprak satmaya ve kaçak mülteciler alarak bunalımın merkezine doğru ilerlemeye başladık…
Hiçbir şey için geç değil.
Başarabiliriz.
Çalışkan olmalıyız.
Tarımı düzenlemeli ve güçlendirmeliyiz.
Ormanları güçlendirmeliyiz.
Üretim değeri olmayan inşaatlar değil, fabrikalar kurmalıyız.
Dört duvar arasından çıkmalı ve pozitif bilimlere sarılmalıyız.
Kaçak mültecilerin tamamını göndermeliyiz ve sınırlarımızı sıkı, sıkı kapatmalıyız…
Çünkü kişi başı düşmekte olan verimli toprağımız ve suyumuz hızla azalıyor…
Saygılarımla.