AĞAÇ DEDE: Çok kıymetli RESSAM değerimiz "Hasan GÜRPINAR" hocam çizdiği bu anlam dolu resmi Cuma Akşamı Ehl-i Dil Cafede (Öğ. Evi karşısı) "Şiir Akşamları" gecesinde 19,30 da verecek.
ÜLKEMİZ "ORMAN" OLMALI: Evet. Hepimiz ilk fidanlarımızı dikmeye başladığımızda ülkemiz orman olacak... Olmak zorunda. Çünkü her fidan ÜLKEMİZ ve TÜM CANLILARIN "YAŞAM HAKKI" için mücadeledir. Gelirseniz sevinirim.
RESSAM NEDİR:
Ressam tablolarında emek ve yeteneği ustaca birleştirerek resmin muhteşem dilini sihirli bir dokunuşla toplumların ilerlemesi için kullanabilendir. Resimlerinde büyüleyici ve tutuklayan bir güzellikle bütünlük sağlayan ve her fırça darbesinin bir anlam olduğunu haykırandır.
Her tabloyu gözbağı gibi işleyen, tabloların ağır ve izbe kapılarından insanları adeta sihirli bir mıknatısla içeri çekerek hapseden ve insanları eserine görünmez kapılarla kilitleyendir.
Çizerken elinde fırçasıyla tabloların içerisine giren, orada konaklayan, emeğin ve yeteneğin oluşturmuş olduğu o eşsiz gücü kullanarak her çizgiyle, her renkle ve her tabloyla bütünleşendir.
Ressam. Her zaman resmin bir parçası, kimi zaman bir gözlemci, kimi zaman bir düşünür, kimi zaman bir mucit ve yine her zaman fırçasını aşmak, yaşamı değiştirmek, renklerle, anlamlarla, üretkenlikle, sevgiyle dolu, daha güzel ve İNSANCA bir dünya oluşturmak isteyen başlı başına bir kurucudur.
Evet. Her ressam farklı bir dilde yorumlar resimlerini ve her tablo her dilde konuşur.
Ressam bir taraftan hiçbir koşulda düşüncelerini değiştirmeyecek olan ölümsüz belgeler oluştururken, aynı zamanda tansık bir yorum ve rast bir anlatım koyar tablolarına.
Çok şey anlatır renkler ve çizgilerle insana. Dilin yetersiz kaldığı yerleri, açıklamaların ve sayfalar dolusu yazıların anlatamadığı şeyleri anlatır.
Yetenekle bütünlük sağlamış o kadar emek vardır ki perdenin arkasında. Suskunluk ister her çizgi.
Sus bak, sessizce tablonun içerisine gir, düşün ve anla der İNSANA.
Evet. Sanatçı her bakan göze, her düşünen beyne, her bakan ruha büyük manalar oluşturur ve her tablo uçsuz bucaksız bir cangıl içerisinde kıvrılarak ilerleyen ve sonsuza giden bir ırmak gibi akıp gider.
Bu akışta her tablo “ben sadece gözüken değilim. Ben sayfalar dolusu yazıların anlatamadığını anlatanım ve canlandıranım.” der.
Her eser baktıkça zenginleşir. Fehvalar baktıkça güneşin yavaş ve nazlanarak kaybolmasına paralel yükselen bir dolunay gibi yüzünü bulutların dağılmasını ve beyinlerin durulmasını bekleyerek gösterir ve her tablo, her şiir “ben sanatım ve anlaşılmak için düşünce isterim” der…
SANATÇILAR YAŞARKEN ONORE EDİLMELİDİR:
Şehirlerde caddelerin, sokakların parkların isimler ağırlıklı olarak sanatçıların isimleri olmalıdır (ressam, şair, yazar…). Ancak. Sanatçılar yaşarken onu re edilmelidir. Bu teşvikle sevgiyi, kardeşliği, barışı, yaşam sevgisini, üretkenliği ve üretimi güçlendirebilmek için daha güçlü eserler üretebilmelerinin yolu açılmalıdır.