AĞAÇ DEDE: BU GÜN ÇOK ÇALIŞTIM 15.02.2024
Bu gün sizler gibi çok değerli birkaç arkadaşım adına fidanlar diktim (isteyen herkes adına dikiyorum), yatmış fidanları düzeltim ve bir şiir yazdım. Lütfen. Bu şiirde anlatılanları "BEN DOĞA KÖRÜ DEĞİLİM. BEN AYNI ZAMANDA DOĞAYI DESTEKLİYORUM" diyebilen arkadaşlarım üzerlerine almasınlar. Zaten benim amacım dikkatleri doğa üzerine çekerek bireysel duyarlılıkları yükseltmeye çalışmak. SELAM, SEVGİ VE SAYGILARIMLA.
*
SİZ BU PAZAR BİR FİDAN DİKİN!
Bu pazar bir fidan dikin.
Çocuklarda olsun yanınızda.
Ama sakın! Onlara söylemeyin.
Onların döneminde kıyamet buzulunun çökeceğini,
Yanındakileri de tetiklerse;
Denizlerin üç metre yükseleceğini,
Daha kötüsü.
Krizin dönülmez noktayı geçeceğini.
Kıyılar afetlerle boğuşurken;
İç kısımların çöle döneceğini.
İnsanlığın %40 kadarının aç ve susuz kalacağını.
Salgınların kara bir tırpanla kol gezeceğini.
Bitki ve hayvan çeşitliliğinin,
En az %50 azalacağını ve her sene beklenmedik afetler olacağını.
Sakın söylemeyin.
Duymasınlar, bu konuda sessiz olun, fark etmeyin.
Eğlenmeye ve doğa körlüğüne devam edin.
Aşk şiirlerini, eğlenceyi, dizileri, vitrinleri ve konforu önemseyin.
Yaz geldiğinde tatil trafiği oluşturun.
Sayenizde oteller çoğalsın. Fark etmeyin!
Aracınızı, evinizi, telefonunuzu yenileyin.
Tüketin, tüketim çılgını olun.
Sayenizde maden çukurları çoğalsın. Fark etmeyin!
Egolarınızı körükleyin! Siyasi kavgalar yapın.
Ormanlaşma hususun da sakın birleşmeyin.
Evet. Devam edin.
Tarikatlara gidin, şeyleri besleyin,
Yılbaşı kutlayın, araçlarla gezin,
Bir daha mı geleceksiniz dünyaya?
Her şeyi israf edin.
Fosil yakıt, çikolata ve et tüketin.
Sakın ola!
Yanından geçtiğiniz çıplak dağları fark etmeyin.
Bana ne? "Diksinler, etsinler ve olsun" deyin.
Kuruyan ırmak ve göller mi var? Hiç görmeyin.
Verimli toprakların, temiz suların, ormanların, çeşitliliğin önemini,
En önemlisi, onları korumanın sınav olduğunu anlamayın.
Gerek yok (!). Onları korumaya ve ilk hallerine getirmeye çalışmayın.
Katliamları, çığlıkları ve yaklaşan açlığı duymayın.
Yanan ormanları, zehir saçan çukurları ve artan nüfusu umursamayın.
Ne gerek! Size en yakın doğaya gidip bir fidan dikmeyin.
Sakın ola! Doğaya omuz vererek örnek teşkil etmeyin.
Çevrenizi bilgilendirmeyin, sizden sonrakileri düşünmeyin.
Maden çukurlarını, taş ve mermer ocaklarını görmezden gelin.
Metsamora, Ak kuyuya ve Sinop projesine aldırmayın.
Hayır! Doğa için emek, özveri, zaman ve para harcamayın.
Bireysel duyarlılıklar yükselmezse dönüşüm başlamazmış!
“Hikâye” deyin. “Laf” deyin. Gülüp geçin.
Bir fidan alıp fidanı toprakla buluşturmayın.
Cenneti isteyin, ancak yaradan için hiçbir şey yapmayın.
Toprağı, ormanı, suyu korumak kul hakkını ve emaneti korumakmış,
ANLAMAYIN.
Ya dört duvar arasında oturun, yatıp yuvarlanın,
Ya da en güzel doğa parçalarına gidin ve çekirgeler gibi zıplayın.
Dağlara gidip tırmanın...
Ateş yakın ve etrafında üç maymunları oynayın.
Yetmez! Erken rezervasyon yaptırın.
Yazlıklarınızı ve kışlıklarınızı donatın.
İsraf ve duyarsızlık sonuçlarınızı,
Atıklarınızı, tüm çıktılarınızı ve günahlarınızı
Çocuklara bırakın. Ama sakın. ONLARA SÖYLEMEYİN.
*
Şaka. Şaka diyorum.
Bütün bunlar şaka (!).
Siz bu pazar bir fidan dikin.
Çocuklarda olsun yanınızda.
Umuda dikin.
Ben fidan dikersem belki toplum uyanır diye.
Ben fidan dikersem dönüşüm başlar diye.
İnsan doğa ile barışır, doğaya güç verir,
Orman çoğalır, su çoğalır, toprak çoğalır
Çeşitlilik çoğalır, canlılar aç kalmaz,
Yaşam kazanır, çocuklar ağlamaz, mutlu yaşar ve gülümser diye.