AĞAÇ DEDE: BU GÜN OTUZ FİDAN DİKTİK. 09.03.2025
Ülkemizde orman işletmesi özel fidanlıklardan kat kat fazlaca fidan üretiyor (yılda 370 Milyon 2018).
Bu da insanlarımızın fidana karşı yeterli duyarlılığın olmadığını göstermektedir.
Sivil duyarlılığı yükseltmeli talebi artırmalı ve özel sektör fidan üretimini orman işletmesi fidan üretimi düzeyine çıkarmalıyız.
Hediye olarak fidan alalım, her vesilede fidan dikelim...
KUŞLARI, ARILARI, TÜM BÖCEKLERİ, SUYU, TOPRAĞI VE GIDAYI KORUMALIYIZ:
DDT: 1950-60 lı yıllarda kuş popülasyonlarının düşmesinin baş sorumlusudur. DDT 1972 yılında ABD de yasaklandı.
Ancak bu seferde başka isimlerde böcek ilaçları ”neonikler” ve ot ilaçları çıktı.
Şu an dünyada 140 tan fazla mahsul (soya, mısır, buğday, bakliyatlar, pamuk, patatesler, şekerpancarı, ay çiçeği, kolza, keten…) neoniklerle ilaçlanıyor…
Neonikler böceklerin merkez sinir sistemine saldırarak felç ve ölüm getirmek üzere üretilmektedir.
Yaprak biti, fidan biti, beyazsinek, patates böceği ve termitleri hedef alarak tasarlanmıştır; ancak son yirmi yılda arılar başta olmak üzere diğer böceklere vermekte oldukları zarar yıkıcı olmuştur.
Neonikler suda çözülebildikleri için toprakta yıllarca kalabilirler.
Tohumlara uygulananın %5 kadarı emiliyor.
Kalan %95 ise toprağa karışıyor.
Suda çözülebildiği için yeraltı sularına oradan da yakındaki akıntılara ve suyollarına karışıyor...
NE YAZIK Kİ:
AB Üyesi devletler bir böcek ilacının onaylanmasından önce balarıları ve yabanarıları üzerindeki ölümcül olmayan ve uzun vadeli toksik etkisini araştıran testlerin yapılmasını halen zorunlu kılmıyor.
Oysa dünyamızda yaşam böcekler, omurgasızlar ve diğer küçük yaratıklar tarafından sürdürülebilir haldedir ve bu yaratıklar milyarlarla ifade edilen sayılarla ölüyorlar…
Sebep: Böcek ilaçları, mantar ilaçları ve yabani ot ilaçları…
Bu nedenle bu tür ilaçların yasaklanması için verilen mücadele son derece önemlidir.
Kaldı ki doğadaki zararlı böcek sayısı faydalı olanlara oranla son derece azdır ve faydalı böcekler zaralı böceklerin doğal avcılarıdır…
Yaşamın geleceğini kurtarabilmek için BİTKİŞEHİRLERE yönelmeliyiz.
Yani, bilimi doğal tarımın hizmetine sunarak hep birlikte doğaya ve gıdaya zarar vermeden bitkisel üretimi ve tarımın tamamını güçlendirmeyi başarmalıyız.