Numan Kurtulmuş, Haliliye Belediye Başkanı ve maiyetlerindeki insanların Şanlıurfa’da kurulan çadırkent önünde keyifli ve yüksek sesle gülmesine kamuoyundan tepkiler yükseldi.
Şimdilik 36.187 insanımızın can verdiği, kurtulanların ise ısınma, barınma ve beslenme sorunu yaşadığı deprem bölgesinde bu yöneticilerin gülmesi tepkiyle karşılandı.
Gördüğüm, duyduğum, yaşadığım ve okuduğum gariplikler bana sürpriz gelmiyor ve hiç şaşırmıyorum. Bireysel cenazelerimizde, yemek vermeyin, Perşembe yapmayın, kırkına ellisine okutmayın, cenazede sadece matem havası yaşansın tavsiyelerini hafife alırsan bazıları da afetlerdeki ölülere güler. Ekonomi ve siyaset konuşmayın, taziye sırasında Bayramlaşır gibi tokalaşmayın, tebessüm etmeyin, yüksek sesle konuşmayın, genç veya yaşlı fark etmez o evde bir can kaybedildi, sana şaka gibi geliyor ve davranış biçimin gayriinsani. Din İşleri Yüksek Kurulu karar açıklamış, ölen kişinin mirasçıları fakir ise veya aralarında buluğ çağına erişmemiş çocuk varsa geriye bıraktığı maldan yemek yapılarak cenazeye gelenlere verilmesi helal değildir. Dikkatinizi çekerim “helal değildir” diyor. Laf olsun diye iki sözünün biri “hakkını helal et” diyen riyakarlar, helalleşmeyi şaka sanıyorlar. Özellikle Kamu hakkı yiyenler kimden ve nasıl helallik almayı düşünüyorsunuz? Çocuklarınız ve torunlarınız size haram lokma ile büyütmenizden dolayı haklarını helal edecekler midir?
Günlük yaşantınızda kurallara uymazsanız, büyük afetlerde kendini kaybedip, nerede bulunduğunun, hangi ortamda nasıl davranacağının hesabını yapamayanlar ve insanlara değer vermeyen kibir abideleri için “bu neyin sevinci” diye merakla beklediğiniz sorunun cevabını bulmuş olursunuz. Davranış biçimlerimizi ve görgü kurallarımızı ne kadar titizlikle uyguladığımız veya uygulamadığımız, hasta ziyaretlerinde de sırıtıyor. Hastaya zarar verecek ne kadar nahoşluk varsa sergiliyoruz, sarılıyoruz, öpüyoruz, birden fazla kişilerle odayı işgal ediyoruz, ziyaret saati bitince çıkmıyoruz ve Hastane görevlileri tarafından yaka, paça dışarı atılıyoruz. Kendimize saygımız olmayınca, diğer insanlara, doğaya ve diğer canlılara saygı duymamamız gayet normal olur. İnsanları aldatıcı sözler sarf etmek, konuşmalarını süslemek, içtenlik ve gerçeklikten uzak vaatler de bulunmak, abartılı ve gösterişli yaşantı sürerek örnek olmaya çalışanlar, devlet adamlığından uzak olurlar. Taahhütlerini yerine getiremedikçe, inandırıcılıkları yok oldukça ek süre isterler ve sabır tavsiye ederler.
“Boş insanlarla içi dolu hayaller kuramazsınız.”
Charles Bukowski