Tutmadı, çünkü bilmedikleri, hiç hesaba katmadıkları bir şey vardı.
Allahın da bir hesabı vardı.
Bu öyle bir hesaptı ki kendilerinin kazdığı çukura kendileri düştüler tepetaklak.
Ama Müslüman Ülkelerin bazı ruhunu, yeşil dolarlara, mavi gözlü sarışın, tornadan çıkmış gibi kadınlara kiraya vermiş yönetenleri sayesinde ne oldu?
Yavuz hırsız ev sahibini geçti.
Tıpkı 11 Eylül ikiz kulelerinin senaryosunu kendileri yazıp, kendileri oynadıkları halde suçu Müslümanlara yıkıp;
Müslüman, en zayıf, en çalkantılı, en ruhsuz, kimliğini yitirmiş, despot bir adamla despotça yönetilen bir ülkeye saldırdıkları gibi.
Kendi diktatörlerini kendi elleriyle yetiştiren ülkeler gibi. Öyle ya! Hangi diktatör kendiliğinden ortaya çıkmış ki? Çıkabilir mi Saddam olsun, Esad olsun, Stalin olsun?
Irak öyle değil miydi? Lübnan öyle değil miydi? Suriye öyle değil miydi?
Demokrasi getirmek amacıyla üstelik.
İnsanlık adına. İnsan hürriyeti adına.
Kak, tuuuu!
Siz zannediyor musunuz ki yangın kendiliğinden ya da şu nedenle, bu nedenle oldu?
İstediği kadar üfürsünler. İstedikleri kadar Dünya jandarmalığından, kabadayılığından, mafyalığından taviz vermesinler, toz kondurmasınlar.
Dedik ya! 11 Eylül gibi bir senaryo ama kısa sürecek bir senaryoydu.
Yine dedik ya! Faşist ABD’nin bu kirli hesabına karşılık, Allah’ın öyle bir hesabı vardı ki Gazze’de, Siyonistlerin katletmekten hayvani bir zevk duyduğu bebeklerin ahı dolu.
Gencecik kızların, fidan gibi delikanlıların, beli bükülmüş ihtiyarların ahı dolu.
Oluk oluk akan Müslüman kanı dolu.
Sonuç onlara vahim, mazlumlara müjde.
Geçin siz bu ilahi dersi yumuşatmak amaçlı ajitasyon yaklaşımlara, masallara.
Börtü böcek yanıyormuş. Ağaçlar yanıyormuş. Doğru. Ama onları yaratan bilmiyor mu ne olacağını da bu afeti verdi kefereye?
Rabbimin Rüzgârlara emretmesi ile ateş her yerlere taşındı.
Düşünebiliyor musunuz, Ay’a giden emperyalist, katil Amerika, bir rüzgâra dur diyemedi.
İnanılmaz bir teknolojiye sahip olan Abd.
“Gazze’deki Müslümanların hepsi ölmeli.” Diyen, Amerikalı Siyonist Yahudilerin, akıllara durgunluk veren lüks villaları cayır cayır, kan kuyusu gözlerinin önünde cayır cayır yandı.
Hiçbir şey yapamadılar
Hele şu veba mikrobu gibi, kolera basili gibi, Siyonizm lehine, yalan, dolan, propaganda sinema filmleri üreten Holywood var ya!
Ah! Onun ciğerlerine kadar ateş düşmesi ne çok mutlu etti bizleri.
“ On Emir, Piyanist, Damdaki Kemancı, Ben- Hur, Shindlerin Listesi” Gibi daha yüzlerce, güya Yahudi katliamını, masumiyetini anlatan filmler…
Holywood’un en ünlü aktörlerinden Mısırlı Müslüman Ömer Sheriif şöyle söylemişti:
Hollywood’daki bütün yönetmenler Yahudi. Mecbur kalmadıkça bana rol vermek istemiyorlar. Çünkü ben Müslüman bir aktörüm.”
İşte size gerçek. İşte bizim rejilerin asla ilgi duymayacakları Yahudi yönetmen ilkesi.
“Recep, Şaban, Ramazan”
Hatırladınız değil mi bu isimleri? Merhum Kemal Sunal’ın filmlerinde geçen üç karakter. Üç sahtekar, üç kağıtçı, dolandırıcı insan tipi.
Oysa bu üç isim bizde mübarek üç ayların isimleri değil mi? Ramazan Ayı sonunda bayram yok mu?
Sizce bu tesadüf mü? Asla.
Subliminal mesaj. Ya da subliminal hakaret.
Daha dur! Mazlumun ah’ı daha çok çıkacak aheste, aheste.