Bin dört yüz sene önceden cennet anaların ayakları altına serilmişse bugün mayıs’ın ilk pazarında kraldan çok kralcılık yapmak tam bir yalakalık.
“Anneyi hatırlamak” ifadesi bile inanılmaz derecede çirkin.
Öylesine yerleşmiş ki kabullenseniz bir türlü, etmeseniz başka türlü.
Çocuğunuzu ya da annenizi kırmanız an meselesi. İzah etmeniz mümkün değil.
Rant kavgası. Pazarcılık.
Dünya kadınlar günü.
Dünya sevgililer günü
Dünya babalar günü
Dünya şu günü, Dünya bu günü..İsteyin siz de bir Dünya bilmem ne günü uydurabilir ve bir süre sonra kabul ettirebilirsiniz.
Bıyığınızı kesecekseniz “Dünya bıyık kesmen Günü”,sakal bırakacaksanız “Dünya Sakal Bırakma Günü”.Mesela.
Divan şairi Necati’nin dediği gibi.”Gökten ne yağdı kim anı yer etmedi kabul”
1872 yılında ABD’ de şair Julia Ward Howe’nin her paskalya yortusu’nun dördüncü Pazar gününü “Anneler Günü” olarak kutlanacağını ilan etmesindeki sebep neydi dersiniz..
Philedelphia’lı Ana Jarvis’in annesinin ölüm tarihi olan mayıs ayının ikinci pazarını “Anneler Günü” olarak kutlanmasını sağlamak için 1911 lerde ülkenin bürokratlarına feryad ı figan etmesinin altında yatan neden, Dünyanın bütün annelerine olan saygıdan ya da sevgiden miydi?
Hiç alakası yok.
1955 yılından beri kutlanan bu özel günde birileri sahneye çıkıyorlar ve çok sayıda, belli kişileri “Yılın Annesi”ni seçiyorlar.
Kimler?
First Layd’ler, bakan eşleri, iş kadınları, büyük patronların rükuş zevceleri, spastik özürlü çocuğuna bakma fedakârlığında (!) bulunan zengin şarkıcı kadınlar.
İt severler, hayvan sever derneklerin çığırtkan kadın başkanları,”kadın sığınma evi “açarak zincirleri kırma meydan muharebesi veren feministler.
Eh ara sıra da olsa, adet yerini bulsun diye birkaç şehit anası.
Ne varlığı ne yokluğu belli olan, yokluğun, çaresizliğin, kimsesizliğin pençesinde hayatı çile çekme olarak algılayan analardan seçilecek değil ya.
Siz hiç cımbız nedir, makyaj nedir bilmeyen, yaşından büyük gösteren, bıyıkları çıkmış çile abidesi bir köylü kadının, yoksul bir şehirli kadının yılın annesi seçildiğini duydunuz mu?
Anneler günüymüş. Hangi annelerin günü?
Anne ağzı burnu kan çanağına dönünceye kadar, kaburga kemikleri kırılıncaya kadar, elleri kırılasıca manyak herifi tarafından dövülsün,
Herif adli kontrol şartıyla serbest bırakılsın,
Anne uzaklaştırma aldığı halde, defalarca savcılığa gidip şikâyette bulunduğu halde, koruma istediği halde, can güvenliğinin olmadığını söylediği halde…
Daha sonra::
Anne güpegündüz sokak ortasında psikopat boşandığı kocası tarafından öldürülsün,
Anne, “ Kimseye etmem şikâyet ağlarım halime” şarkısı söylediği halde, sağır sultan bile duyarken efendilerimizin kulağına bile gitmesin,
Anne akşamüstleri, karanlık basarken, pazar biterken, pazarcılar satamadıkları çürük, ezik mallarını çöp bidonlarına atarken ve anne kimseler görmeden onları toplasın,
Anne güpegündüz çöp konteynırlarını karıştırıp, pet şişe arasın, kâğıt arasın,
Anne utanmaz, fakir-fukara düşmanı belediyelerin geri dönüşüm kutularından dolayı ekmek parası için aradıklarını bulamasın,
Anne ucuz ekmek kuyruğuna girip saatlerce kuyrukta beklesin,
Anne sağlık ocaklarında pratisyen, kasıntısından yanına varılamayan hekimlerin kobayı olsun,
Anne, ürettikleri hiçbir işe yaramayan ilaç firmalarının uyduruk, etkisiz ilaçlarına bir haftalık mutfak masrafına bedel para ödesin,
Anne bir dilim ekmek uğruna köşebaşlarında iffetini ağzı salyalı heriflere satmak zorunda kalsın,
Anne, 15 Temmuz’dan önce ki şimdi umarım yapılmıyordur, 3 aylık uyduruk eğitimden sonra güneydoğu’da bebek katillerinin üstüne gönderilen asker oğlu için sabahlara kadar uyumasın,
Sonra da utanmadan Anneler günü kutlansın.
Hadi be!