Her şey herkesin üzerine oturmaz beyim.
Bazılarına kibarlık, nezaket, saygınlık, hoşgörü, itidalli olmak ve idareci olmak sıfatları oturmaz, yakışmaz.
O sıfatları taşıyacak ailede yetişmemiş, aldığı eğitim yetersiz kalmış, genlerinde insanlığa yakışan asaleti taşıma emaresi yoktur. Nereden bakarsan bak tiril tiril dökülür, sanki düğüne giderken birisinden emanet elbise almış ve üstüne oturmamış gibi olur.
Yönetici makamında da oturduğu koltuğu dolduracak vasıfları yoktur, gerilimden, insanlara hakaret etmekten, muhtaçları ve ihtiyaç sahiplerini dilenci gibi görmekten kurtulamaz.
Sosyal Devletin yapmakla yükümlü olduğu görevlerini, kendi öz servetinden veya babasının mirasından karşılıyor gibi insanları tahakküm altına alarak, onların sürekli muhtaç olmalarından veya biat etmelerinden nemalanır ve uzun yıllar oturduğu koltuğun tadını çıkartır.
Plajda takım elbise giyilemeyeceği gibi, konferans salonunda da mayolu oturulamaz, oduncu gömleğine kravat takılamayacağı gibi, kumaş pantolon üzerine atlet giyerseniz sırıtır.
Neyi, nerede ve kime karşı konuştuğunuzu biliyor olmanız kadar, hangi kıyafeti, hangi aksesuarı ve renk uyumunu da kendinize yakıştırmanız lazım ve üzerinize tam oturması gerekir. Süvari veya Jokey gibi ata binmeyi bilmezseniz tutunamazsınız, at sizi üzerinden atar. Eğer vurmayı, üzengiye basmayı, yağmurlu havada kuyruğunu bağlamayı, tımar etmeyi ve gem ile atı yönlendirmeyi, kontrol etmeyi bilmiyorsanız, atın üzerinde yakışmazsınız “iğreti” olursunuz ve ilanihaye sizi ata binerken gören olmaz.
Yazmak zorunda olduğumu düşünüyorum, çizmeyi aşmamak lazım.
Boyunu, rengini, ölçüsünü ve kıvrımlarını iyi seçmek gerekiyor, bulunduğunuz makam ve elinizdeki yetkiler, danışmanlardan almanız gereken tavsiyeler, sizin hata yapmanıza ve geçiştirmenize müsait değildir.
Verdiğiniz sözde, mesajlarınızda ve yapmak zorunda olduğunuz görevlerinizde geri adım atmamalısınız, tabiri caizse söke, söke almalısınız. Yukarda yazdığım örneklerin toplamında insan olmanın gereklerine bir nebze dokundum, fakat iyi insan olmak için yapmanız gereken şeyler, yalakalık ve birine biat etmekten kaynaklanmamalıdır. Hele ki iyi insan olmanın saflık şeklinde algılandığı, kötü olmanın kurnazlık, işini bilir ve zeka ile ilişkilendirildiği bir çağda iyi olmak ve iyi kalabilmek giderek zorlaşırken, bağışlayıcılık, yardımseverlik, merhamet, nezaket ve dürüstlük gibi erdemleri içinde barındırmak her babayiğidin karı değildir. Milleti tatlı vaatlerle kandırmayın. Sayın Cumhurbaşkanı, “Aziz milletimiz hiç endişe etmesin, geleceğe güvenle baksın.” Sanki yeni iktidar oldular. Bu tür demeçler günümüz siyasilerinin üzerinde “iğreti” durmaktadır.