8 Mart Dünya Kadınlar günü.
Biz ön alalım istedik bugün.
Malum 31 Mart yerel seçimleri kapıda.
Türkiye Anayasası'nın 10. maddesi, devletin eşitliği sağlama yükümlülüğü ile birlikte kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu açıkça belirtiyor.
Eğer bu da kısa bir süre sonra değişime uğramaz ise şayet yakın bir gelecekte…
Harmanlayalım bazı verileri ve görelim bakalım Kadınlarımız hem siyasi hayatta, hem de toplumsal yaşamda neredeler acaba?
Erkek egemen bir toplumda kadınımızın durumu nedir?
Bugün bu yazımız ile bu konuya dair Türkiye geneli ve Kayseri yereline bir göz atacağız.
ÖNCE TÜRKİYE GENELİ…
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi unwomen@medyabilgirehberi.net amazonses.com üzerinden Eşit Katılım için Geçici Özel Önlemler konusunda UN Women Türkiye İletişim Sorumlusu Ayşe Gültekin ülkemize dair verileri paylaştı.
İşte acı tablo.
Türkiye’de 81 ilin sadece ikisinde kadın belediye başkanı görev yapıyor.
Belediye meclis üyelerinin yalnızca %11’i kadın.
1.389 il ve ilçe belediye başkanından sadece 41 tanesi kadın.
Yaklaşık elli bin muhtarın sadece 1.134’ü kadın.
KADIN KATILIMI HALA EŞİTLİKTEN UZAK…
Ayşe Gültekin’in tespitleri ile devam edelim…
Kadınların kamusal hayata katılımı artıyor olsa da, seçim ya da atama ile gelinen pozisyonlarda kadın katılımı hala eşitlikten çok uzakta.
Devlet başkanlığından, bakanlığa, yasama organlarından, belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği ve muhtarlığa kadar karar alma kademelerinin her seviyesinde, kadınlarla erkekler arasındaki güç dengesizlikleri devam etmekte.
UN Women Türkiye olarak siyasi partilere seslendiğimiz #tutungeliyoruz kampanyamızı başlattık. Kampanyamız ile siyasi partilere koltukları, masaları, muhtarlıkları, mazbataları kadın adaylar için “#tutungeliyoruz” diye seslenerek kadınların karar almaya eşit katılımı için aday listelerinde daha fazla kadın belediye başkanı ve kadın belediye meclisi üyesi istediğimizi vurguladık.
Kadın katılımındaki eşitsizlik, ayrımcı ve cinsiyete dayalı normlar, uygulamalar ve politikaları pekiştiren yapısal engeller nedeniyle her alanda devam etmektedir. Bu durum, uluslararası ve yerelde toplumsal cinsiyet eşitliği taahhütleri çerçevesinde güç dengelerini değiştirme konusundaki politik iradenin de eksikliğini göstermektedir.
YAPISAL ENGELLER KALKMALI
Bu yapısal engellerin kaldırılması, geçici özel önlemler olarak adlandırılan cinsiyet kotası, kaynakların tahsisi veya yeniden tahsisi gibi uygulamaları hayata geçirmek ile mümkün olabilir. Kadınların tam ve eşit katılımı önündeki engellerin kaldırılmasını amaçlayan Pekin Eylem Platformunda da altı çizilen bu önlemler, eşit katılım önündeki engelleri ortadan kaldırmayı ve kadınların eşit katılımını teşvik etmeyi amaçlayan somut adımlardır.
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığının Önlenmesi Sözleşmesi’ni (CEDAW) onaylayan veya ona taraf olan devletler için geçici özel önlemlerin uygulanması yasal bir yükümlülüktür.
Türkiye'de, kadınların karar alma süreçlerine katılımını artırmak için zorunlu ya da yasal geçici özel önlemler bulunmamaktadır.
Ancak, 2010 Anayasa değişikliği, geçici özel önlemlerin uygunlanabilmesine temel oluşturmaktadır.
Türkiye'nin 12. Kalkınma Planı (2024-2028), "Kadınlar" üzerine odaklanan özel bir bölüm içermekte olup, eğitim, istihdam ve karar alma mekanizmalarındaki kadınların katılımını ve temsilini artırmaya yönelik kapsamlı politika ve önlem önerileri içermektedir.
LİSTELERDE HEP GÖZARDI EDİLİYORLAR
Bu stratejik önlemler arasında kotalar gibi geçici özel önlemler bulunmaktadır.
Yaklaşan yerel seçimlere yönelik olarak, siyasi partiler, kadınların karar alma süreçlerine eşit katılımlarını destekleyebilirler.
Bunu, daha fazla kadın adayı belediye başkanı olarak göstererek veya belediye meclisi üyeleri için cinsiyet kotası gibi geçici özel önlemleri uygulayarak başarılabilirler.
Kadınları aday listelerinde kazanılabilir sıralarda yerleştirebilirler.
Ayrıca, kadınlara sadece başvuru ücretleri değil, aynı zamanda kampanya için mali destek de sağlayabilirler. Seçime sayılı günler kala, daha fazla kadının karar alma süreçlerinde yer almasını ve liderlik pozisyonlarına adım atmasını birlikte destekleyebiliriz.
Kadın muhtar adaylarının sayısını artırarak, çeşitliliği, eşitliği ve toplumsal kapsayıcılığı güçlendirebiliriz.
KAYSERİ’DE DURUM?
Kayseri’de daha önce iki bayan milletvekili vardı nerede ise 100 yıllık tarih sürecinde.
Birincisi Cumhuriyet tarihimizin ilk kadın vekillerinden merhum Ferruha Güpgüpoğlu, ikincisi ise Sevgi Esen.
Kayseri'nin tarihteki 3'üncü Kadın Milletvekili 2011'de AK Partili Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır olmuştu.
Ardından AK Partiden Hülya Nergis Atçı ve şimdilerde Ayşe Böhürler.
Sonrası yok.
Belediye meclis üyelerinin sayısı ise bir elin parmakları kadar az.
2024 Yılı 31 Mart seçimleri itibarı ile de DP’nin Büyükşehir belediye başkan adayı Av.Aygökçe Karakaya.
CHP Genel Merkezi'nin Kayseri ili için açıkladığı il ve ilçe belediye başkan adayları İncesu Ayşe Kendir ve Özvatan İrfaniye Almaz şeklinde.
Büyük Birlik partisinin Bünyan belediye başkan adayı ise Fatma Şenyüz Güner. Yeniden Refah Partisi Talas Belediye başkan adayı Selver Boztaş.
Unuttuklarımız var ise affola…
Muhtar adayları mı?
O Konuda epey bir rekabet var gibi aslında.
Kadınlar son dönemde ön plana çıkmak için epey yoğun bir çaba sarf ediyorlar ama yine sayıları epey az.
KADININ ADI YOK…
Merhum Duygu Asena “Kadının Adı Yok” adlı eserini yayınladığında Türkiye’de yer yerinden oynamıştı.
O zaman’da kadın her zaman olduğu gibi ikinci planda idi ama bu kadar da değildi.
Şimdilerde kadınları eve hapsetmek, toplum hayatından çekmek ve hatta ve hatta çalışma hayatında olmamaları için gizli bir el yordamı ile büyük bir çaba var.
Kadın evde otursun.
Kadın çocuk doğursun.
Kadın evde eşine hizmet etsin.
Kadın evini temizlesin, çamaşır-bulaşık yıkasın yemek yapsın.
Toplum hayatına aktif olarak katılmasın.
Çarşafa girsin, peçe taksın tam Taliban düzenindeki gibi biraz daha ellerinden gelse Köle pazarında satılsın.
Bu nedir ya?!...
Hatta mümkünse kapıya bile çıkmasın.
İyi mi?
Ülke nüfusunun yarısı Kadın ama ne yazık ki ülkemizde kadının adı yok.
En kötüsü de ne mi?
Kadınların geneli buna razı iyi mi?!...
Mantık, “Ben bilmem beyim bilir!”
Maddi imkansızlıklar nedeni ile esaret hayatı.
Sonunda kadın cinayeti.
Sonuç kadın 2. hatta 3. sınıf insan muamelesi ile karşı karşıya.
Kadınlar haklarını iyi bilmeli ve bu uğurda da mücadele etmeliler.
Aksi takdirde erkeklerin ve siyasi erkin biraz daha tırnakları yer tutsa Şeriat ile Kadınlar cariye ve ardından malumun ilanı…