“Hadi bırak heybendeki bütün o yorgun yıllarını,
hayal kırıklıklarını… Yepyeni bir pencereden bak
bu hayata. Geçmişe, yarınlara, umutlarına gülümse.
Şükür ve teşekkürle...
Unutma ki rabbim seninle...”
Bugün siyasetten uzak hayata, dair genelleme.
Bakalım siz hayatın neresinden tutuyorsunuz, nasıl yaşıyorsunuz?
Hatta gerçekten yaşıyor musunuz?
**
DAHA ÇOK YAŞAMAK ELİNİZDE...
Bir profesör konferans vermek üzere salona girer ve dinleyicilere "Hayat nedir? " diye sorar.
Böyle bir soru beklemeyen dinleyicilerin kısa sessizliğinden sonra sözlerine devam eder.
"Bir insan ortalama 70 yıl yaşar.
Günde 24 saatin ortalama 8 saatini uykuda geçirir, kalır 16 saat.
İş ve yolda da ortalama 10 saati geçer, kalır 6 saat.
Yemek ve fiziksel ihtiyaçlar için de 2 saati düşersek kalır 4 saat.
Bir insanın günde ortalama üç saat televizyon seyrettiğini düşünürsek kalır 1 saat.
Bu 1 saati bütün ömrü için toplarsak 3 yıl yapar.
Yani ortalama bir insanın ruhunu ve beynini geliştirecek faaliyetlerde bulunması, sevdikleriyle beraber olması, hayatına güzellikler katması için yalnızca üç yılı vardır.
Sadece televizyon seyretmeyi bıraksa 9 yıl kazanır.
Uykusundan bir saat fedakârlık etse 3 yıl daha kazanır.
Her anın önemli olduğunu düşünerek yaşarsa buna daha yıllar ekler.
Hayat yaşadığımız zamandır ve zaman su gibi akıp geçer.
İnsan ne yaşarsa bu yıllar içinde yaşar veya yaşamaz."
**
YAKIN DURMAK!
İnsan kendisini tamir edecek şeylere yakın durmalı;
Sanata, şiire, sohbete, arkadaşa, seyahate, kitaba, tabiata, gökyüzüne, denize, ağaca, toprağa, müziğe, Kısaca hayata...
“Bana sorarsanız eğer, bu hayata ne yapmaya geldin diye, size şunu söyleyeceğim:
Ben bu hayata, sonuna kadar yüksek sesle yaşamak için geldim.”
EMİLE ZOLA
**
HAYATA TUTKUYLA SARILIN!
Anthony Burgess beyninde tümör olduğunu ve bunun kendisini bir yıl içinde öldüreceğini öğrendiği sırada tam 40 yaşındaydı O sıralar ise yoksul bir adamdı, cebinde beş parası yoktu ve kısa süre içinde dul kalacak olan eşi Lynne’e miras bırakabileceği hiçbir şeyi de bulunmuyordu.
Burgess geçmişte profesyonel bir roman yazarı değildi ama içinde de bir yazarlık yeteneği olduğunun da her zaman farkındaydı.
Bu yüzden eşine hiç değilse telif haklarını bırakabilmek adına bir roman yazmaya karar verdi.
“1960 Ocağı sabahıydı.
Doktorum tarafından konulan tanıya göre önümde yaşayabileceğim bir kış, bir ilkbahar, bir yaz ve bir sonbahar vardı.
O yıl, yapraklar dökülmeye başladığında ben de ölmüş olacaktım.” diye başladı ilk cümlelerine.
Anthony Burgess, o hızla ve telaşla yıl bitmeden 5,5 roman yazmayı başarmıştı. E. M. Forster bile bütün bir yaşamı boyunca, Amerika’nın en büyük yazarlarından J. D. Salinger ise tüm ömrü boyunca ancak bunun yarısı kadar yazabilmişti.
1 yıl geçmiş ancak Burgess ölmemişti. İlk önce kanseri geriledi, sonra tümüyle ortadan kalktı ve Burgess yaşamı boyunca içlerinde en ünlüsü Otomatik Portakal olan 70’den fazla yapıt üretti.
Anthony Burgess, eğer kansere yakalanmasaydı bu romanların birini bile yazmamış olacaktı.
Aslında çoğumuz da Anthony Burgess gibiyizdir; içimizde ortaya çıkmak için bir dış etkenin ortaya çıkaracağı acil durumu bekleyen bir yetenek saklarız.
Şimdi kendinizi Anthony Burgess’ın yerine koyup sadece bir yıl sonra kanserden öleceğinizi hayal edin ve kendinize şu soruyu sorun; Eğer ben de bir yıl daha yaşayacağımı öğrenmiş olsaydım yaşamımda neleri değiştirir, o son yılımı nasıl yaşar ve neler yapmaya başlardım…
**
ÖZLEMLERE GÜNAYDIN...
Bugün Cumartesi.
Bir şiirle bitirelim yazımızı.
Bir usta’dan.
Can Baba’dan.
Candan bir şiirle.
Güzel bir hafta sonu olsun inşallah.
Özlemlere günaydın...
Yaşanmayan ve yaşanılan tüm sevdalara günaydın.
Bitmeyen içten dostluklara günaydın.
Uzakta bir yıldız gibi parlayan mutluluklara günaydın.
Sokaktaki haylaz ve içten gözlere sahip köpeğe günaydın.
Yuvasında uçmak için çabalayan yavru kuşa günaydın.
Kırların beyaz çocuklarına günaydın.
Yalnızlık adındaki arkadaşa günaydın.
Sevgi dolu gönüllere günaydın.
Sabahların hiç olmayacağını sanan yüreklere günaydın.
Ve gözünü sevdiğim "Hayat"
Sana da kocaman Günaydın...
CAN YÜCEL
**
GELİŞİ GÜZEL BİR İYİLİK YAPIN…
Daha dinlenecek çok şarkı,
Okunacak çok kitap,
Gezip görülecek çok yerler,
Islanılacak çok yağmur,
İçilecek çok çay, kahve var.
Selam olsun eşe, dosta...
Cıvıl cıvıl ötüşen kuşlara, doğadaki her canlıya...
Havaya, suya, toprağa...
Gelişi güzel bir iyilik yapın bugün, mesela kendinize bir Çay ısmarlayın, bir çocuğun başını okşayın, bir yaşlıya selam verip tebessüm edin. Herkese, mutlu günler diliyorum.
**
GEMLİK ZEYTİN DUASI...
Allah; Ömrünüzü zeytin ağacının
ömrü gibi uzun, Bedeninizi zeytinyağı
gibi sıhhatli, Yuvanızı zeytin taneleri
gibi bereketlendirsin inşallah.
Gününüz aydın olsun sevgili dostlar, mutlu keyifli haftalar dilerim...