Tarihçi, Yazar, Uluslararası İlişkiler, Strateji, İstanbul Aydın Üniversitesi Dr.Naim Babüroğlu.
Son dönemde ülke bütünlüğü ve sınırlarımızda yaşanan tehlikeler ve Suriye başta olmak üzere ülkemize gelen milyonlarca kişinin yaratacağı sıkıntılara dikkat çekiyor.
Son deprem sonrasında Hatay gerçeğini bir kez daha dillendirdi.
Bakın neler anlatıyor Babüroğlu;
Bizim vatanımızın sınırları cetvelle çizilmedi.
Şehitlerin kanlarıyla sulandı.
-Yabancılara arazi ve mülk satışı tüm illerde yasaklanmalı.
-Göçmenler, Türkiye'den Avrupa'ya ya da ülkelerine gönderilmeli.
Geri Kabul Anlaşması gecikmeden iptal edilmeli.
TÜRKİYE GİBİ YAPMADILAR…
Suriye'yi parçalayan ABD ve onu destekleyen zengin Avrupa ülkeleri, sığınmacı kabulü konusunda Türkiye gibi yapmadılar.
Kişi başına düşen millî gelirleri 40-60 bin dolar civarında olmasına rağmen, çok daha az sayıda Suriyeliyi barındırıyorlar. Sığınmacıları da seçerek aldılar.
Devletin gecikmeden, sınır kentlerinde Türk vatandaşı olmuş veya şirket sahibi olsa bile, yabancılara toprak satışını durdurması Türkiye'nin geleceği için yaşamsal önemdedir.
Başta Hatay olmak üzere, yıkıma uğrayan kentlerdeki göçmenlerin ya ülkelerine ya da Avrupa'ya gitmelerinin önünün açılması, hem ulusal güvenlik açısından stratejik önemdedir hem de gelecek kuşaklara olan kutsal borcumuzdur.
Tarih ulusların tarlasıdır.
Bir ulus ne ekerse onu biçer.
Rüzgâr ekerse, fırtına; fırtına ekerse deprem biçer…
KAPIDAKİ BÜYÜK TEHLİKE...
Babüroğlu'ndan tarihi uyarı...
Hatay, en büyük yıkımı yaşadı. Şimdi insanlar haklı olarak başka yerlere göç ediyor.
Hatay'ın sahiplerinin topraklarını terk etmesi, bu medeniyetler kentinin bir Suriye şehrine dönüşmesine neden olabilir.
Ve yüzyılın projesi, Sevr'i unutmayan güçlerin hayalleri gerçekleşebilir.
Hatay, Türkiye'yi yöneten iktidarlar için hep önemini korumuştur.
Hatay'a atanacak valinin kim olacağı Millî Güvenlik Kurulu'nda görüşülür öyle karar verilirdi.
Bu uygulama, ne yazık ki şimdi kaldırıldı.
Oysa, Hatay Türkiye'nin güvenliği için stratejik önemde bir coğrafyadır.
Suriye haritalarında Hatay, Suriye topraklarında gösterilir.
Hatay'da yabancılara toprak satışı 1980'de yasaklandı.
Şimdi bazı Suriyelilere Türk vatandaşlığı verildi. Bunlar istedikleri şekilde mülk alımı yapıyorlar.
Suriyeliler mülk alımını Türk vatandaşları üzerinden de yapıyor.
ASLA İZİN VERİLMEMELİ...
Sınır kentlerine tek bir göçmenin bile girişine izin verilmemesi, şehitlerimizin emaneti bu kutsal vatana olan borcumuz gereğidir.
Bunun için gecikmeden AB ile imzalanan ve Türkiye'yi göçmen deposu haline getiren 2013 tarihli "Geri Kabul Anlaşması"nın iptal edilmesi zorunluluktur.
Hatay, Türkiye'yi yöneten iktidarlar için hep önemini korumuştur.
Hatay'a atanacak valinin kim olacağı Millî Güvenlik Kurulu'nda görüşülür öyle karar verilirdi.
Bu uygulama, ne yazık ki şimdi kaldırıldı.
Oysa, Hatay Türkiye'nin güvenliği için stratejik önemde bir coğrafyadır.
Yüzyılın projesi…
Hatay’da demografik değişim…
Eğer önlem alınmazsa?..
Hatay, Atatürk’ün emanetidir.
Demografik yapının değişmesi yönünde oynanan Yüzyılın Projesi tuzağına düşme Türkiye…
FARKI NEDİR?
Disiplin ile Biat arasında büyük fark var.
-Disiplin, bilinçli bir itaatin alışkanlık haline getirilmesidir. Astın ve üstün hukukuna saygı vardır. Yasaya dayanır.
-Biat, koşulsuz itaattir. Astın hukuku yoktur. Yasaya uygunluk aranmaz.
Biatta; kanunun yerini biat edilen kişi alır. Hukuka saygı göstermek ilkesi yoktur. Liyakat, yetenek, uzmanlık ve yeterlilik yerine, sorgusuz itaat (boyun eğme) aranır.
İRAN DEVRİMİNE GÖNDERME...
Prof.Hilmi Demir’in “İran’a 1980’de Şeriat geldi. Şeriat altındaki İran’da şimdi %32.2 Şii Müslüman, %22.2 Dinsiz %8.8 Ateist, %5.8 Agnostik var. Demek ki Şeriat gelince dünya Cennet olmuyor.” paylaşımı ile ilgili olarak bölgesel endişesini dile getiren ve bu konudaki görüşlerini de dillendiren Dr.Naim Babüroğlu diyor ki;
İran'ın sözde "Devrimi", kendi çocuklarının dinini bile koruyamadı. Vadettiği cennet, cehenneme döndü.
Zengin enerji kaynaklarına rağmen, toplumu yoksulluğa mahkum etti.
Sürekli düşman ve savaş üretti.
Sözde "devrim"den bugüne İran gün yüzü görmedi...
SÖZÜN BİTTİĞİ YER...
Gerçekten sözün bittiği yer.
Kızılay depremzedelere verilecek çadırı neden satsın.
AFAD’a versin, ya da kendi kursun.
KIZILAY’ın varoluş amacı ne?
TARİHTEN DERS AL(MA)MAK!
Şimdi tarihe bakalım:
Osmanlı Devlet neden çöktü?
Elimizde KOÇİ BEY Risalesi var.
Der ki:
-Adam kayırmacılık,
-Yozlaşma,
-Liyakat sisteminin çökmesi.
Yaklaşık, 20 milyon kilometrekare toprağa hükmeden Osmanlı dağıldı.
İster inan ister inanma!
Belge öyle diyor…
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ...
-Yükselen emlak fiyatları ve kira artışı nedeniyle, yabancılara mülk satışı yasaklanmalı.
-Türkiye'nin AB ile imzaladığı göçmenlerin Avrupa'ya gidişini engelleyen, "Geri Kabul Anlaşması" iptal edilmeli.
Bu iki uygulama Türkiye'yi rahatlatır ve sorunları çözmeye yardımcı olur.