Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Genel Kurulunda 2025 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi üzerine yaptığı konuşmada önemli satır başlarına dikkat çekerken, Türkiye ekonomisinin de bir anlamda fotoğrafını da çekmiş oldu.
Sayın Cumhurbaşkanı son dönemde TBMM’de Bütçe görüşmelerine gelmiyor.
Başbakanlık döneminde de bir iki kez gelmiş, konuşmuş ve muhalefeti bile dinlemeden ayrılmıştı.
Şimdilerde ise hiç oralı bile değil.
Zaten bütçenin kabul edilmeme gibi bir ihtimali yani red durumu yok.
Bunu çok iyi biliyor ve muhalefet partilerini de ciddiye bile almıyor.
Zaten kendisi söyledi: “Bir Putin bir de ben kaldım yıkılmayan” diye…
Reddedilse bile kendisi tek imza ile geçen sene kabul edilen bütçeyi yüzde 50 artırıp yoluna devam ediyor.
O halde başlıyoruz.
Özgür Özel’in TBMM’deki konuşma metnine ve atıflarına o zaman.
“HERKESİN DERDİ ASGARİ ÜCRET…”
“Bugün Genel Kurul’da bütçe görüşmelerini gerçekleştiriyoruz.
Ancak asgari ücretle çalışan milyonlar, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısına kilitlenmiş durumdadır. Asgari ücretlilerin Avrupa Birliği ülkelerindeki toplam çalışana oranı yüzde 9’dur. Almanya’da bu oran yüzde 6‘dır. Çünkü asgari ücret, çalışanın bir yıl kıdem aldıktan sonra hızla uzaklaşması gereken bir ücrettir. Oysa ülkemizde 10 yıl önce asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 38’ken, bugün yüzde 57’ye yükselmiştir. Asgari ücret, kıdemle hızla uzaklaşılması gereken bir ücretken, maalesef tüm emekçileri yutmaya çalışan bir canavar haline gelmiş, asgari ücret temel ücrete dönüşmüştür. Bugün 17 bin 2 lira olan asgari ücret vatandaşın girdiği 1 Şubat gününde, açlık sınırı 16 bin 257 liraydı ve asgari ücret açlık sınırından sadece 745 lira fazlaydı. Seçimden önce ‘Asgari ücrete yılda 3-4 kez enflasyon ayarlaması yapacağız’ diyenler bir yılda bir kuruş zam yapmadılar. Bugün asgari ücretin alım gücü, verildiği güne göre 6 bin lira düşmüş, Ocak ayının 11 bin 4 lirasına gerilemiştir. Bugün asgari ücret açlık sınırının 3 bin 500 lira altındadır. Bir işçinin açlık sınırında maaş alabilmesi için 30 gün değil, ayda 40 gün çalışması gerekmektedir. 11 ay önce asgari ücret 42,5 kilo dana kıyma alırken şimdi 26 kilo almaktadır. Yapılmayan zam nedeniyle her ay 16,5 kilo kıyma asgari ücretlinin sofrasından çalınmaktadır. 11 ay önce asgari ücret 5.5 çeyrek altın alırken, bugün 3 çeyrek altın almaktadır. Hele hele iktidarınızın başına dönersek 2002’de 7 çeyrek altın alan asgari ücret şimdi 3 çeyrek altın almaktadır. Bir emekli bir sefer bir çeyrek altını cebinden düşürse, dönüp bütün gün altını arayacak durumdadır. Ama iktidarınızın 22 yılının sonunda bir emekli değil her emekli, bir kez değil her ay, bir altın değil 5.5 altın kaybetmiştir. Bir şey kaybedildiği yerde bulunur, emekliler kaybettiklerini bir sandıkta, 3 Kasım 2002 sandığında kaybettiklerini bilmekte, önlerinde bulacakları ilk sandıkta kaybettiklerini geri alacaklardır.”
“YÜZDE 25 ZAM İNSAFSIZLIK”
Devam ediyor Özel, acı gerçeklere:
“Diğer yandan asgari ücrete adaletli bir zam talebi, üç büyük işçi sendikalarının konfederasyonun ortak talebidir.
DİSK’in, TÜRK-İŞ’in, HAK-İŞ’in söyledikleri, artık alın terinin daha fazla sömürülmemesine yöneliktir. Bugün için asgari ücretlinin gerçek enflasyonu yüzde 80’i aşmışken, yani bir asgari ücretlinin standart harcamaları bir yıl öncesine göre yüzde 80 artmışken, TÜİK enflasyonuyla bile yüzde 47’yken, işçiye yüzde 25-30 zammın makul olduğunu ifade eden insafsızlar vardır.
Aç kalan asgari ücretli, bu rakamlara alıştırılmaya çalışılmaktadır. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2025 yılının sadece ilk yarısı için asgari ücret önerisi 30 bin liradır. Bizim asgari ücret teklifimiz 30, bunun altında yokuz demekteyiz.”
Türkiye’nin en acı gerçeği Asgari Ücretli ve Emeklinin durumu.
Son dönemde AK Parti’nin uyguladığı ekonomik politikalar nedeni ile tablo malum.
“EMEKLİ ENFLASYONA EZDİRİLMİŞTİR”
Özel, “Asgari ücretle ilgili 2016 yılından bugüne, yani toplumdan bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen dengesiz, denetimsiz sisteme bahane olan süreçten bugüne, dünyada asgari ücret ne olmuş, bugün ne olmuş diye bakarsanız: 2016’dan 2024’e kadar Euro bazında Yunanistan’da asgari ücret 693 Euro’dan 969 Euro’ya çıkmış, yüzde 41 zam almıştır. Almanya’da 8 yıllık asgari ücret zammı yüzde 42’dir. Estonya‘da asgari ücret zammı yüzde 91’dir. Savaştaki Ukrayna’da yüzde 250, asgari ücrette en çok kazanç yaşayan Moldova‘da yüzde 474’tür. Almanya gibi sistemi tam oturmuş bir ülkede yüzde 42’lik asgari ücret Euro bazında artarken, Türkiye’deki artış yüzde 6.8’dir. Euro’nun nasıl baskılandığı düşünülürse gerçek anlamda asgari ücretin dünyada Euro bazında gerileyen tek asgari ücret olduğunu utançla ifade etmek durumundayım. Bir de yıllardır ‘Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik hamdolsun’ propagandasını yapanlara soruyorum: Hangi enflasyona ezdirmediniz? 2021-2024 arası sadece son üç yılda, asgari ücretin brüt artışı yüzde 459’ken, dana etinin enflasyonu yüzde 738. Kuzu eti enflasyonu yüzde 719. İlaç enflasyonu yüzde 669, kira enflasyonu yüzde 580. Ve bu üç yıldaki karma gıda enflasyonu yüzde 509’dur. Bu durumda sizin asgari ücretliyi hangi enflasyona ezdirmediğinizi TÜİK verilerinden bulup çıkarmanızı bekliyoruz. Benim gördüğüm sadece pinpon topu vardır. Pinpon topu dışında tüm enflasyonlara emekli ezdirilmiştir.” Diyerek sözlerine devam etti.
“ZENGİNLERİN TARAFINDASINIZ”
Devam ediyor Özel, önemli tespitleri ile.
“Akla ve bilime aykırı bu politika sayesinde bir yandan da seçimler yaklaşırken, tüketici güven endeksini 90’ın üzerine çıkarabilmek, piyasaya para pompalama noktasında bu parayı kredi garanti fonu üzerinden yüzde 8 faizle öyle fevkalade selektif bir şekilde, övündüğünüz bir seçicilikle yandaşlara ve zenginlere dağıttınız. Yatlar alındı, kotralar alındı. Hepiniz biliyorsunuz, her türlü lüks harcamaya gitti bu para. O para şu anda halen yüzde 8’le ödeniyor. Aynı günlerde zor durumda kalan esnaf, esnaf kefalet kooperatifinden yüzde 9’la kredi kullandı. Taksitleri ödenirken ‘Faizler arttı arkadaşlar’ dendi. Yüzde 9’la alınan esnaf kefalet kredisi yüzde 25’le ödeniyor. Yüzde 8’le alınan kredi garanti fonu, kotra marinada duruyor, yüzde 8 ile geri ödeniyor. İşte bu yapılan büyük bir insafsızlıktır. Bu yapılan, siyaset açısından tercih belirleme işidir. Siz kotracıların, siz zenginlerin tarafındasınız, biz esnafın, gariban vatandaşın tarafındayız.”
“ASGARİ ÜCRET 25’İN İLK YARISI
İÇİN 30 BİN LİRA OLMALIDIR”
“Esnaf demişken, seçimlerden önce meydanlara çıkıp esnafa dönüp ‘9 bin iş günü olan prim gün sayısı sorunuzu biliyorum, inşallah ilk iş 7 bin 200 güne indireceğiz’ diyen Erdoğan’ın o sözünü bir kez daha tüm esnaflar adına size hatırlatmak isterim. Asgari ücret 2025 yılının ilk yarısı için 30 bin lira olmalıdır. Fakat bu, bu parayı ödeyecek olan küçük esnafın sırtına bırakılamaz, KOBİ’lerin sırtına bırakılamaz. Bunun için bir kanun teklifimiz var. Malum, eğer asgari ücret 30 bin liraya çıkarsa SGK‘nın prim tahsilatı bir trilyon lira artacaktır. Bu bir trilyonun dörtte birini biraz aşan bir tutarda bir teşvik sistemi getirirseniz. Yani 1-10 arası çalışanlar için çalışan başına 6 bin lira, 10-50 arası için 3 bin lira olmak üzere artan noktada azalan bir teşvik sistemiyle bu yük, küçük esnafa yük olmaktan çıkar. Asgari ücretin berberde çalışan kardeşim için 30 bin lira, onu berberde çalıştıran ustası için 24 bin lira olmasını, asgari ücretin lokantada çalışan garson için 30 bin lira, lokantayı işleten küçük esnaf için 24 bin lira olmasını ve bu paranın da devletin cebinden çıkmamasını öneriyoruz. Önerimiz meclis kayıtlarındadır, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin değerli mensuplarına emanettir.”
“EMEKLİYE GEÇİM HAKTIR,
BİR ASGARİ ÜCRET ŞARTTIR”
“İkinci altı ayda ise emeklilerin en düşük emekli maaşı 12 bin 500 liraya çıkarıldı. Sadece yüzde 25 zam yapıldı. Bugün 4 milyon emekli 12 bin 500 lira alıyor. 16 milyon emeklinin ortalama maaşı ise 15 bin liradır. Bu maaşla emekli kira öderse aç kalmaktadır, karnını doyurursa sokakta kalmaktadır. 2002’de en düşük emekli maaşı 1.5 asgari ücretken, şimdi 0.7 asgari ücrettir. Asgari ücretin yüzde 70’indedir. Yani hiç dokunmasanız yılbaşında emekli maaşı 25 bin 500 lira olacaktı. En düşük emekli maaşı 2002’de 8 çeyrek altın alırken, bugün sadece 2.5 çeyrek altın alabilmektedir. 5.5 çeyrek altın kayıptır. Şimdi emeklilerimize karşı yeni bir ihanet planının içinde olanlar var. En düşük emekli maaşının 13 bin 500 ila 15 bin lira arasında olmasını dillendirmeye kalkıyorlar. 2025 yılında da açlık sınırının altında kalsın istiyorlar. Torununa harçlık veremeyen, yılda bir kez memleketine bile gidemeyen, pazarda dağıldıktan sonra ezilmiş sebze meyveleri toplarken yüzünü kapatan emeklileri görmüyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tartışmasız talebimiz şudur: Emekliye geçim haktır, bir asgari ücret şarttır.”
“ÇİFTÇİYE BİNDE 2 REVA GÖRÜLÜYOR”
“Güzel ülkemiz ne yazık ki her alanda çöküş yaşıyor. Tarımda kendi kendine yetebilen 7 ülkeden bir tanesi olan Türkiye, bugün ithalata bağımlı hale gelmiştir. Mercimek, nohut, kuru fasulye bile tarihimizde ilk kez ithal edilmektedir. Çiftçi sayımız 20 yılda 2.8 milyondan, 2.3 milyona düşmüştür. 20 milyon nüfus artarken, oransal olarak 500 bin çiftçinin artması gerekirken, bırakın artmasını, 500 bin çiftçi kayıptır. 500 bin çiftçi yılmıştır, bırakmıştır. Bugün Türkiye’de çiftçilerin yaş ortalaması 58’e tırmanmıştır. Bugün her genç dört çiftçiden üçü, ‘Gelecek sene asgari ücretle bir iş bulursam, bu işi bırakmayı düşünüyorum’ demektedir. Bugün Türkiye’de her üç çiftçiden ikisi döndüremez, borçlara sahiptir. Çünkü iktidar yıllardır çiftçinin hakkını vermemektedir. 2025 yılı için öngörülen gayrisafi milli hasıla 61 trilyondur. Kanuna göre yüzde 1’i çiftçiye verilmelidir. Bu para 615 milyar liradır. Bu kanun 2006 yılında Cumhuriyet Halk Partisi ile AK Parti’nin müşterek oylarıyla çıkmıştır. Ama bugün getirdiğiniz bütçede bu desteklere 135 milyar lira ayrılmıştır. Yani kanun yüzde 1’ken, binde 2 reva görülmekte, çiftçiye hakkının 5’te 1’i verilmektedir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bütçe yaptığımızda yasalara uyan bir hukuk devletini var edecek ve çiftçilere hakları olan yüzde 1’lik desteklemeyi mutlaka vereceğiz. Uyarıyoruz, çiftçi yok sayılırsa millet aç kalır. Fiyatlar çiftçi için ucuz, tüketici için pahalıdır. Burdur’da bizzat girdiğim fasulye tarlasında, sabah kopardığımız fasulye 8 liraya satılmakta, öğleden sonra gittiğim Bursa pazarında 80 liraya satılmaktadır. Aynı fasulye o gün İstanbul’da 120 lira, Bodrum’da 200 liradır.”
“BESİCİMİZ CAN ÇEKİŞMEKTEDİR”
En önemli konu Türkiye’de Tarım ve Hayvancılık.
Bakın bu konudaki tespitleri neler Özel’in?
“Çiftçimiz kan ağlarken, besicimiz de adeta can çekişmektedir. Dana etinin kilosu besiciden 345 liraya alınmakta, markette 650 liraya satılmaktadır. Sayın Erdoğan Türkiye’de kırmızı etin pahalı olduğunu fark etmiş, çare olarak da Güney Amerika’dan hayvan ithalatını bulmuştur. Bu yıl 520 baş sığır ithal edilecektir. Bu ithalatlar zaten 2010’dan beri yapılmaktadır. Bu yüzden üretici üretimden kopmakta ve sorun esas olarak buradan kaynaklanmaktadır. Üreticiye destek için kurulan Et ve Süt Kurumu’nu bir ithalat kurumuna dönüştürenleri milletimize şikayet ediyoruz. Biz Et ve Süt Kurumu‘nu gerçek işlevine kavuşturacağız. Kamuya düşen, vatandaşın sağlıklı beslenmesini ve gıdaya erişimini güven altına almaktır. Bunun için de kurumlara ve kurallara ihtiyaç vardır. İktidar o kurumları yıkmıştır, biz kurumları da kuralları da ayağa kaldırmaya kararlıyız.” Devam Edecek