“Dünyanın gözü Türkiye’de, seçimlerde…”
Kim yapıyor bu tespiti?
Üsküdar Üniversitesi'nde İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölüm Başkanı Siyaset Bilimci Prof. Dr. Havva Kök Arslan…
Ve… Ekliyor Arslan.
“2023 Genel Seçimleri küresel çapta önemli”
Evet…
Günlerdir bizde aynı şeyleri yazıyoruz.
Tarihi bir seçim süreci ve Cumhuriyetin 100. Yılında önemli bir yol ayrımı herkes için.
Gerek iktidar, gerek muhalefet, gerekse de yerel oluşumlar bağlamında son derece önemi var seçimlerin ve sandığa yansıyacak sonuçların da elbette ki de.
Zira ya Başkanlık sistemine devam edilecek, ya da Güçlendirilmiş Parlamenter sisteme dönüş başlayacak.
SEÇİMLERİN ÖNEMİ…
Tercihleri ayrı olsa da bir konuda herkes hemfikir…
Seçimler küresel çapta öneme sahip…
Dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde…
Ülkemiz ve milletimizin kaderi bakımından gerçek anlamda büyük bir tarihi sürece tanıklık ediyoruz.
“Ülkemizde seçim sonrası büyük kaos ve çatışmaların yaşandığı örnekler yok” şeklinde konuşan ve hilesiz hurdasız, kavgasız ve gürültüsüz, seçimler sonrasında iktidarın değişmesinin medeniyet seviyesinin bir göstergesi olduğunu söyleyen siyaset bilimci Prof. Dr. Havva Kök Arslan, ülkemizin karnesinin bu açıdan kötü olmadığına da vurgu yaptı.
Zaman zaman ilimizde de olmuştur.
Çöpten çıkan oyları yaşı yetenler hatırlarlar.
Ya da yakılanları.
Ya da sandıktaki bazı olumsuzları.
Ankara’da yaşanan, İstanbul’da yaşananlar ve “Trafoya kedi girdi” meselesini dikkate almaz isek…
Ancak genel manada büyük çaplı sorun Doğu’da ki blok oylar dışında yaşanmamıştır sanırım birkaç münferit olay haricinde.
MİTİNGLER SORUNSUZ…
Erzurum’da ki mitingi saymazsak bu kadar yoğun bir miting trafiğinin sorunsuz yaşandığını söylemek gerekir.
Nitekim; “Şimdiye kadar genel olarak sorunsuz giden parti mitingleri, 14 Mayıs 2023 Pazar günü seçimlerin de şaibesiz bir şekilde sonuçlanmasıyla; iktidar devam da etse değişse de kuruluşundan 100 yıl sonra Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin demokratik bir şekilde işlediğini dosta düşmana ve bütün dünyaya ilanı olmalıdır.” diyen Arslan 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerinin küresel çapta öneme sahip olduğunu söyledi.
Arslan, “Uluslararası basın ve devlet kuruluşlarının yakından takip ettiği 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri küresel çapta öneme sahip.
Dünyanın gözü Türkiye’de.
Seçimin sonuçları Türkiye’nin NATO, AB, Orta Doğu, Rusya, Ukrayna, Yunanistan ile göç politikaları ve enerji ilişkilerini yakından etkileyecek. Ülkemizin ve milletimizin kaderi bakımından gerçek anlamda büyük bir tarihi öneme sahip görünüyor.”
1876’DAN BERİ SÜREÇ İŞLİYOR…
Türkiye uzun bir süreden bu yana Demokratikleşmek için mücadele ediyor.
Fransız devriminden bu yana birçok ülkede yapılamayanları Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş savaşındaki zafer sonrasında 15 yıl gibi kısa bir süreye sığdırarak başta kadınlarımıza Dünya’da bir ilk “Seçme ve seçilme” hakkını da vererek başardı.
Türk kadını bu bağlamda son derece şanslı.
Peki bu seçimde Kadına verilen haklar konusundaki özgürlüğün kısıtlanması ve bazı partilerin bu konudaki tavırlarını da net, yüksek sesle dillendirmesi ile gelinen tablo itibarı ile kadınların tercihi ne yönde olacak?
Bakalım sandık sonuçları Pazartesi günü netleştiğinde seçimlerde ki vaatler ne tür bir karşılık bulacak?
Kadınımız daha modern çağdaş bir Dünya’ya mı dönecek yönünü yoksa daha da Doğu mu olacak tercihi?
ÜLKEMİZİN KARNESİ…
Türkiye seçim tarihinden kronolojik örnekler veren siyaset bilimci Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Ülkemizde 1876 yılından beri demokratik bir süreç işliyor. Zaman zaman sorunlar yaşansa da seçimler yapılıyor.
Halk iradesinin önce sandığa oradan da Meclis’e yansıması bize çok doğal bir süreç olarak görünse de bu her ülkenin ve her ulusun yaşadığı bir süreç değil.
Hilesiz hurdasız, kavgasız ve gürültüsüz, seçimler sonrasında iktidarın değişmesi medeniyet seviyesinin bir göstergesidir.
Ülkemizin karnesi bu açıdan çok da kötü değil.
1946 gibi şaibeli seçimler de yaşandı.
Tek parti yıllarda yapılan iki dereceli seçimlerin halk iradesini yansıttığı iddia edilemese de yine de demokrasi tarihimizde seçim sonuçlarının muhalefet ya da iktidar tarafından tanınmadığı ve seçim sonrası büyük kaos ve çatışmaların yaşandığı örnekler de yok.” cümleleriyle seçimlere tarihsel bir yaklaşımda bulundu.
KÖKLÜ BİR GEÇMİŞE SAHİP…
Arslan, istisnalar için şu örnekleri verdi: “Türkiye’de demokratik süreçlerin sekteye uğradığı ve Meclis’in çalıştırılmadığı tek örnek 1919 genel seçimleri sonucunda yaşanmıştı. O da Meclisi Mebusan’ın demokrasinin en büyük örneği işgal askerleri tarafından basılıp zorla dağıtılmasıdır.
23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan TBMM için yeni bir genel seçim yapılmamış kapatılan Osmanlı Meclisi Mebusan’ın üyeleri tarafından oluşturulmuştur.”
Demokrasi için savaştığını iddia eden batılı işgalcilere rağmen Türkiye’de seçimlerin köklü bir geçmişi olduğunu söyleyen Arslan, “Ülkemizde Kurtuluş Savaşı farklı görüş ve partilerin yer aldığı TBMM’nin çatısı altında Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde yapıldı. Milli Mücadele sivil ve seçilmiş bir organ tarafından yürütüldü. Bunun içindir ki Türkiye’de seçimler ve demokrasi köklü bir geçmişe sahiptir. Hem de demokrasi için savaştığını iddia eden batılı işgalcilere rağmen. Türkiye öyle bir ülkedir ki, 26 Ağustos 1921’de yabancı işgalini yırtıp atan nihai askeri harekâtın başarıya ulaştığını gören o büyük komutanın ağzından çıkan ilk emir ‘TBMM Orduları ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri’ olmuştur. Ülkemiz NATO’ya girdikten sonra bir Meclis ordusu olan TBMM Orduları TSK olarak isimlendirilmiştir.” dedi.
GERİLİM DE HER ZAMAN YAŞANIR
Ülkemizde seçimlerle beraber devlet politikalarının da değişmesi nedeniyle gerilim yaşanabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Demokratik geleneğe rağmen ve de bazı provokatif olaylar sayılmazsa genellikle barışçıl seçimler yaşayan ülkemizde aslında derinden bir gerilim de her zaman yaşanır.
Bunun nedeni de seçimlerin müesses nizamı / var olan düzeni ve devlet politikalarını da değiştirebileceği gerçeğidir.
Örneğin İngiltere’de hangi parti iktidara gelirse gelsin İngiliz dış politikası pek değişmez.
Ancak ülkemizde devlet politikası olarak bilinen Kıbrıs sorunu dahi geçmişte Annan planının kabulü ile geri dönülmez bir şekilde ülke aleyhine sonuçlanabilirdi.
Siyasi partiler ve iktidarlar ülkenin ekonomik ve siyasi bağımsızlığına farklı açılardan bakmaya devam ettikleri sürece de bu gerilim devam edecektir.” şeklinde yorumladı.
YARIN FİNAL ZAMANI…
Türkiye tarihi bir seçim sürecinin finalini yarın yapmak üzere.
Son gelişmelere göre ikinci tur şansı epey azılmış durumda görünüyor.
Millet iradesi sandığa yansımak üzere…
Her seçmen hür iradesi ile yarın sandık başına giderek mührü vuracak ve tercihini de kesinleştirmiş olacak.
Muharrem İnce’nin adaylığından tutunda, süreçte sarf etiği sözler, çirkin üslubu, ötekileştiren dili, çekilmesine kadar yaşanan süreç kelimenin tam anlamı ile tam bir fiyasko…
Niye aday oldun, niye çekildin?
Bunu bir gün sorarlar size “Adam kazandı!” dediğindeki bilmece gibi…
Nefesler tutulmuş durumda.
Gerek il bazındaki vekillikler bağlamında gerekse de yurt genelindeki ittifak sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.
Seçim sonuçları ülkemize, milletimize, seçilen ve seçilemeyenlere hayırlı olsun.
Bazen kazanırken kaybedersiniz, bazen de kaybettiğiniz zaman kazanırsınız.
Hayırlı uğurlu olsun inşallah.
Yazımızı merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bir klasiği ile bitirelim;
Galibiyetin sahibi çoktur,
mağlubiyetin sahibi yoktur.
Yenilgi yetimdir…