Sokağa çıkın.
Önünüze gelen herhangi birisine sorun.
"Türkiye'nin acil çözüm bekleyen öncelikli sorunları size göre nelerdir?" diye de sorun.
Sanırım kime sorarsanız sorun üç aşağı beş yukarı aynı minvalde cevaplar alacaksınızdır.
Bugün bu güzergahta toplumun ortak sesine kulak vererek bir beyin fırtınası yapacağız.
Sorunlar neler?
Vatandaş ne bekliyor?
Yaz sıcakları itti bitiyor.
Sonbahar kapıda.
Ardından kış var.
Ve... Bu kış bu sıcaklara göre dondurucu geçecektir.
Bu nedenle herkes kış hazırlıklarını ona göre yapsın.
Mesela Doğalgaz yazın bedava idi.
Kışın sanırım diğer fiyatlarla orantılandığında birçok kişi ne yazık ki vanayı bile açamayacaktır.
SORUNLARA DAİR…
Türkiye’nin ciddi bir güvenlik sorunu var öncelikle.
Eskiden Terör örgütleri ile ilgili olan sorun bu kez ister adına sığınmacı, ya da işgalci deyin şu anda Türkiye’nin ciddi bir toplumsal güvenliğe dair endişeli bir tablosu var.
Her an her şey olabilir.
Ekonomiye dair tabloyu herkes can evinden yaşıyor.
Bunu anlatmaya bile gerek yok sanırım.
Eğitim ve öğretime dair sorular var.
Bizim çocuklarımız Üniversiteleri kazanmak için gecelerini gündüzlerine katarken, elin oğlu geliyor “Ben ülkemde Tıp okuyordum” diyor ve hop anında Tıp fakültesi 3. Sınıftan başlıyor.
Ne bir sorgu, ne bir denetim, ne de bir güvenlik soruşturması var.
Bizim çocuklar için kılı kırk yaranlar, elin oğlu için kapıları sonuna kadar dayamışlar, bir de çalışmayanlarını da maaşa bağlamışlar.
CENNETE GİTMEK İÇİN
CEHENNEMİ YAŞATMAK!
Emekliye zam vermeyenler, sözüm ona misafir adı altındakileri beslemek için takla atıyorlar.
Kendileri cennete gitmek uğruna ülke vatandaşına Dünya da cehennemi yaşatmak pahasına.
Ev kiraları malum.
Karayolu taşımacılığı, şehirler arası otobüs fiyatlarını bileniniz var mı acaba?
Çocuk okutmanın maliyetini.
Depremde evini barkını, sevdiklerini kaybetmenin faturasını.
Peki hesap veren var mı?
Hamasi söylemlere devam.
“Bizden başkası yapamaz!”
Avrupa ile pazarlık yapıyorlar.
Hatta tehdit edip, “Bunları bırakırız başına bela olurlar” diye de posta koyup daha da büyük rakamlara pazarlık kesiyorlar.
SATTIKÇA SATIYORLAR… BATTIKÇA BATIYORLAR…
Özelleştirmenin kralını yaptılar.
Hiçbir iktidarın görmediği paraları gördüler.
Hayalini bile kuramayacakları rakamlarla iktidar oldular ama ne yazık ki satışın sonu yok.
Toprak satılır mı?
Konut satılır mı?
Satılsa bile bu kadar abartılır mı?
Filistin için ağlıyorlar.
Türkiye’yi Filistin’e çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Ortada bunca yaşanmışlık, bunca acı, bunca tecrübe var ama ne yazık ki kimsenin hiçbirisinden ders falan aldığı yok.
Aynen devam.
Hem de dünden daha da beter.
ABD ile, İngiltere ile, AB ile İsrail ile kol kola edebiyata devam.
İçerine başka, dışarı da bambaşka.
BUNUN NESİNİ ANLAMIYOR SUNUZ?
En son o patladı.
Birçok meslektaşımız gibi de yazıyordu uzun zamandan bu yana zaten.
“Türkiye işgal ediliyor!
Afganistan’dan buraya 500 bin kişi gelerek, her gün gelmeye devam ediyorsa bu işgaldir, göç değildir, bunlar göçmen değildir.
Savaştan kaçan adam en yakındaki ülkeye kaçar.
1.500 km İran içinden geçip buraya gelmez!” Fatih Altaylı-Gazeteci
Sanırım artık herkesin sabır çanağı çatlamak üzere.
İçerideki işbirlikçiler ile dışarıdakilerin elbirliği ile ülkeyi getirdikleri tablo her geçen gün daha da vahimleşiyor ne yazık ki.
Ve… Artık topyekün uyanma zamanı.
Daha fazla geç olmadan inşallah…